Devlet kalıcı ancak hükümetler ise geçicidir.
O yüzden devlet seçimle değişmez, ancak hükümetler seçimle değişir.
İcraatları hükümet yapar, milleti memnun edemez ve ülke sorunları karşısında aciz kalan hükümet, ilk seçimde sandığa gömülme tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
Büyük devletlerin değişmez politikaları olur.
Hangi hükümet gelirle gelsin o devlet politikaları değişmez. Değişmesi gerekirse buna yine devlet mekanizması karar verir, asla hükümet değil.
Zira geçici olan bir hükümet, kalıcı bir karar vermesi eşyanın tabiatına ayıkırıdır.
Devlet ile hükümet arasındaki ayrımı ortaya koymak için daha ç.ok şey söylenebilir.
Bunları ülkemizde devlet ile hükümet arasında çizgi karman çorman durumda olduğu için yazıyorum.
Hükümetler değiştiğinde değişmeyecek, devlet gibi kalıcı olan kurumlar, devletin kurumları değil de hükümetin kurumları gibi davranıyor.
Bu artık ülkemiz için olağan bir hâle gelmiş durumda.
Eskiden, devletin bölünmez bütünlüğünü ifade eden 'devlet ebed müddet' kavramı adeta yerini 'hükümet ebed müddet'e bırakmış durumda.
Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) bahsediyorum.
Efendim malumunuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜİK dün Kasım ayı enflasyon rakamlarını açıkladıktan sonra, 'TÜİK'ten randevu istedim, vermediler. Saat 11.00'de geliyorum, haberiniz olsun' açıklaması yapmış ve dediği saatte dün TÜİK'e gitmişti.
Ancak Türkiye'de milyonlarca vatandaşın parlamentodaki temsilcisi olan ana muhalefet partisinin lideri TÜİK binasına alınmadı.
TÜİK binasının önünde açıklama yapan Klıçdaroğlu, haklı olarak "TÜİK devlet kurumu olmaktan çıkmış Saray kurumu haline gelmiştir" dedi.
Bu hadisede yaşanan skandal bir değil, çok…
Ana muhalefet partisi liderinin randevu talebine TÜİK tarafından olumsuz yanıt verilmesi bir skandal.
Resmi tatil olmadığı halde dün saat 11.00'da TÜİK'in kapılarının kapatılması ikinci skandal.
Dün işi varsa herhangi bir vatandaşın rahatlıkla girebildiği bir devlet kurumuna CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun alınmaması da başka bir skandaldır.
Yani hükümet bir olaya üç skandalı birden sığdırmıştır.
Devlet kurumlarının vatandaşa ve muhalif siyasetçilere yasaklanması da Türkiye tarihinde bir ilktir ve bunun Ak Parti hükümeti tarihe geçmiştir.
TÜİK otomotiv sektörüne girmeli!
Kasım ayında yıllık enflasyonu yüzde 21.31 açıklayan TÜİK'e göre Kasım ayında sıfır araçlara aylık zam yüzde 6-12 ile sınırlı kalmış. Oysa sektör temsilcilerine göre, sıfır otomobile sadece son bir ayda 31 zam geldi.
Açıkladığı zam fiyatlarını uygulayıp satış yapacaksa TÜİK hemen otomotiv sektörüne girsin bence.
Şaka bir yana, TÜİK'e göre yıllık enflasyon yüzde 21.31 olsa da temel gıda maddelerindeki yıllık zamlar TÜİK'in verilerini kat kat geçiyor.
Son bir yılda margarin yüzde 58, tavuk eti yüzde 57, ayçiçek yağı ve mercimek yüzde 49, nohut yüzde 47, makarna yüzde 45, süt, salam, sucuk ve sosis yüzde 40, un yüzde 37, mısırözü yağı yüzde 35, ekmek yüzde 30, dana eti yüzde 33, reçel yüzde 28, şeker ise yüzde 27 artmış.
Bu duruma bakılırsa TÜİK'in sadece otomotiv sektörüne el atması da yeterli olmayacak.
Temel gıda maddeleri satışına da TÜİK'in başlamasına fayda var.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024