Suriye'de yaşananlar ve bundan sonra yaşanacak olanlar Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü Türkiye de, aynen Suriye gibi Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında dizayn edilmesi planlanan ülkelerden birisi.
Fakat şunu en başta belirtelim; BOP kapsamında hedefte olan ülkelerin bu dizayn süreci, her ülke için farklılık arz edebilir. Örneğin, Afganistan ve Irak'ta işgal yöntemi kullanılırken, Suriye'de terör örgütleri vekaletiyle bir dizayn süreci yaşandı.
Türkiye'yi BOP kapsamında şekillendirmek isteyen irade, bunu PKK terör örgütünün elebaşılarının ifade ettiği gibi "demokratik bir siyaset" süreciyle de yapabilir ya da fitilini ateşledikleri bir iç çatışmayla da yapabilir. Hangi yöntemleri uygulamak isteyeceklerini zaman gösterecek. Bunda başarılı olacaklar mı, olmayacaklar mı sorusunun cevabı ise, Türk milletinin tercihleriyle alakalı.
Dilerseniz, Türkiye'ye ve Türk milletine ibret olması açısından Suriye'de yaşanan son gelişmeleri biraz masaya yatıralım.
Malum, Suriye'de ABD'nin desteklediği HTŞ, 8 Aralık 2024'te Şam'ı ele geçirdi ve Esad yönetimini devirerek Suriye'nin yönetimini devraldı. Lideri Ahmed Şara ise Suriye'nin yeni lideri, yeni cumhurbaşkanı oldu. Ahmed Şara, son günlerde ülkedeki tüm diğer silahlı gruplara merkezi orduya katılmaları için 10 gün süre verdi ve doğal olarak tansiyon yükseldi. Verilen bu süre 27 Mayıs'ta dolacak.
Şara'nın bu tehdidinden sonra Fırat'ın doğusunda bulunan YPG/PKK, diğer ifadeyle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) silahlara sarıldı ve Ayn İsa, Deyrizor kırsalı, Münbiç-Deyr Hafır-Meskene hattı ile birlikte bütün temas noktalarına silah, tank, kamikaze İHA-SİHA, cephane ve militan sevk etmeye başladı. YPG'ye destek amaçlı Kandil'den de 100'ü aşkın silahlı terörist Suriye'ye taşındı.
Burada dikkatimizi çeken şu: Hani teröristbaşı Öcalan'ın çağrısıyla PKK terör örgütü silah bırakmıştı, topladığı kongrede kendini feshetmişti, Suriye'dekiler Şara yönetimiyle 8 maddelik anlaşma yapmıştı, bu anlaşma gereği Suriye ordusuna katılacaklardı vesaire, şimdi bu ne oluyor?
Hadi Suriye'dekiler zaten Öcalan'ın bu çağrısının kendileriyle alakalı olmadığını söyleyip, topu taca attılar, peki Kandil'dekilere ne demeli? Onlar da 100 silahlı teröristi Suriye'ye destek için gönderiyor! Buradan anlıyoruz ki, ne silah bırakan bir PKK var, ne de kendini fesheden bir PKK var. Hepsi bir kandırmacadan ibaret.
Hatta ilginç bir bilgi; PKK'lı yöneticiler, Almanya devletine dava açmışlar! "Bakın biz kendimizi feshettik artık legaliz" diye.
Davayı açan kim PKK? Kendini fesheden bir örgüt nasıl dava açabiliyor?
Biz yine dönelim Suriye gündemine…
ABD'den Suriye'deki gelişmelerle ilgili oldukça dikkat çekici bir açıklama geldi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Açıkçası, (Suriye'de) geçiş yönetiminin, karşı karşıya olduğu zorluklar göz önüne alındığında, potansiyel bir çöküşe ve muazzam boyutlarda topyekun bir iç savaşa, yani ülkenin bölünmesine birkaç ay değil, belki birkaç hafta uzakta olduğunu değerlendiriyoruz."
Rubio bu açıklamasıyla belki Şara yönetimine "Bak, bana her yönüyle muhtaçsın, aklını başını al, benim dediğimin dışına çıkma" mesajı veriyor ama bizi ilgilendiren asıl kısım, anlattıklarının mevcut bir Suriye gerçeğini ifade etmesidir.
Bugün Esad yönetiminden sonra Suriye'de, ABD'nin ve İsrail'in talepleri doğrultusunda yeni bir durum oluşturuldu ama oluşan bu parçalı Suriye, her bir parçanın diğeriyle çatışabileceği bir ortamı da beraberinde getirdi.
Zaten BOP'un asıl amacı da bu değil mi? Üniter devletlerin yok edilip, kontrol edilebilen parça parça devletçikler oluşturmak. İşte Suriye'yi bu noktaya taşıdılar.
Ahmed Şara ile ilgili ABD'den çarpıcı bir açıklama daha geldi.
ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Colani'nin (Ahmed Şara) yıllarca terör listelerinde yer alan bir figürken, İngiltere merkezli bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü inisiyatifle "siyasete kazandırıldığını" iddia etti. Şara'nın siyasete geçişinde "Batılı kurumların önemli rol oynadığını" söyleyen ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Ford, Şara ile temasa, 2023'te bir İngiliz sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü çatışma çözüm projesi kapsamında başladığını belirtti. Ford, bu girişimin bir Avrupa ekibi tarafından yürütüldüğünü, kendisinin de bu ekipte yer aldığını söyledi.
Ford, Şara ile ilk görüşmesini Mart 2023'te yaptığını, Eylül ayında ikinci bir buluşmanın gerçekleştiğini ve son olarak Ocak 2025'te Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya geldiklerini açıkladı. Ford, bu görüşmelerin Şara'nın siyasi dönüşüm sürecinde birer dönüm noktası olduğunu belirtti.
Suriye yönetimi bu iddiayı yalanlamadı. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, X'teki hesabından yaptığı paylaşımda, Ford'un Suriye'nin kuzeyine ziyaretlerinin diğer yabancı heyetlerin ziyaretlerinde olduğu gibi özgürleştirilmiş bölgelerdeki Suriye devrim deneyimini doğrudan gözlemek amaçlı olduğunu kaydetti.
Bütün bu gelişmeler neyi gösteriyor? Bundan sonra Suriye'de ABD-İsrail ikilisi neyi istiyorlarsa o gerçekleşecek, artık söz sahibi asla Suriye halkı olmayacak.
ABD'nin çıkarları neyi amaçlıyorsa, ABD'nin başa getirdiği Suriye'yi yönetenler ona göre pozisyon alacak. Bu iç çatışma da olabilir, başka bir şey de…
Türkiye'nin de böyle bir istikrarsızlığa sürüklenmesini istemiyorsak, Atatürk'ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyet'e, bağımsızlığımıza, üniter yapımıza ve bütün bunların tescili olan Lozan'a sonuna kadar sahip çıkmalıyız.
Bizleri Türk milleti olarak güvenli bir geleceğe taşıyacak temeller bunlardır.
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025