'Benzer ikizler : İran -Türkiye' seslendirme dosyası:
Şii dünyanın lideri İran, Sünni dünyanın lideri ise Türkiye'dir desek yanılmış olmayız galiba. Bu iki ülkenin aralarının iyi olması aslında İslam dünyasının yararınadır en başta. Bu iki ülkenin savaşı ise her iki ülke halkı ve tüm ümmet için korkunç sonuçları olan bir savaş olacaktır.
Ülkemizde İran ile alakalı hemen hemen her platformda ezbere bilgiler dolaşmaktadır. İlk söylenen söz şudur "Biz İran'a güvenemeyiz…Müslümanlar daima İran'dan zarar görmüştür vb…" Hiç gitmedim ama eminim İran'da taassup sahibi mezhepçiler aynı şeyi Sünni dünya için yada Türkiye için söylüyorlardır. Çünkü; oyunu kuran güç bunun böyle olmasını istiyor. Tıpkı Hindistan'da inek kesip bunu Müslümanların üstüne , domuz kesip Hinduların üstüne atarak çıkardıkları çatışmalar gibi.
Bu konuda İran'ın dini lideri Hamaney "Mezhepçilik yapan düşmanın sözcüsüdür" demektedir. Devletimizin de hiçbir dönemde bu konuda oyuna gelmediğini söylemek mümkündür.
*
Aklıselim her mümine göre İran ile ittifak yaşadığımız coğrafyada bir seçim değil zorunluluktur. Çünkü emperyalist Batı, İran ile Türkiye'nin planları önünde en büyük iki engel olduğunu düşünmektedirler. Darmadağın İslam dünyasında bu iki ülke, devlet tecrübesi olan tek derli toplu ülkelerdir diyebiliriz.
Sıralamasını bilemem ama batı bu iki ülkeyi parçalama planlarını oldu bitti yapmaktadırlar. Belki önce İran sonra Türkiye, ya da önce Türkiye sonra İran…
*
Kışkırtıcı mezhepçileri ve bunun getirdiği sıkıntıları bir tarafa koyarsak bu İki ülkenin ortak çıkarları çatışma sebeplerinden daha fazladır. İran'la Türkiye; Kasr-ı şirin anlaşmasından (1639) sonra bir daha hiç savaşmamışlardır.
"Daha sonraki tarihlerde çıkan İran-Osmanlı savaşlarında ortaya çıkan sınır meseleleri hep Kasr-ı Şirin Antlaşması temelinde çözümlendi. O tarihlerde Doğu Anadolu Bölgesi'nden başlayıp Basra Körfezinde sona eren 2185 km'lik Osmanlı - Safevî sınırını belirleyen bu antlaşma aynı zamanda bugünkü Türkiye-İran ve İran-Irak sınırlarını da büyük ölçüde belirlemiştir." (Vikipedia).
En zorlu günlerde, en sıkıntılı günlerde bile bu sınır asla değişmemiştir.
*
İran'ın büyük bir çoğunluğunun Azeri Türkü, Kürt, Arap olduğunu hesap edersek Farsiler aslında yönetimde olmalarına rağmen azınlıktadırlar.
Kaldı ki Pehlevi hanedanı dönemine kadar İran'ı yine Türk asıllı aileler yönetmişlerdir.
"Meselâ İran'ın şu anda güçlü ismi olan dinî lider Ayetullah Ali Hamaney baba tarafından Âzerî'dir ve Türkçe'yi Âzerî şivesi ile mükemmelen konuşur! " İran, 11. asırdan 1925'e, yani Rıza Şah'ın iktidara gelmesine kadar neredeyse bin sene boyunca İranlı hanedanlar değil Selçuklular, Safevîler, Avşarlar ve Kaçarlar gibi Türk aileler tarafından idare edilmiştir. (Murat Bardakçı-Habertürk)
Bugünkü İranın temeli olan Safeviler bir Türk imparatorluğu olarak anılmaktadır. Dolayısıyla gerek İran'da, gerekse Türkiye'de mezhepçiliği öne sürerek savaş çıkarmak isteyen insanlara dikkat etmek lazımdır. Bunlar kesinlikle İngiliz sömürge bakanlığının adamlarıdır. Bu minvalde düşünmekte fayda vardır.
*
Rahmetli Haydar Baş hocayı burada bir kez daha minnetle anmak gerekiyor. Baş Hoca; İslam dünyasının en büyük belası Şii-Sünni çatışmasının ağır sonuçlarını önceden görmüş ve Ehl-i Beyt çatısı altında tüm Müslüman halkların birleşmesinin önemini anlatmıştır.
Buna benzer bir tehlikeyi önceden gören Rahmetli Atatürk'te Sadabat Paktı ile hem İran hem de bölge ülkeleri ile stratejik bir anlaşma yapmıştır.
Bu anlaşmadaki 7. Maddeye dikkatinizi çekmek istiyorum. 1979'a kadar herkes tarafından kabul gören paktın önemi 7. maddenin şu ifadelerinde saklıdır: "Bağıtlı taraflardan her biri, kendi sınırları içinde diğer bağıtlı tarafların kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak veya politik rejimini bozmak amacıyla silahlı çeteler, birlikler veya örgütlerin kurulmasını ve eyleme geçmelerini engellemeyi yükümlenir." Görüldüğü üzere bu madde ile Rahmetli Atatürk yıllar öncesinden geleceğini görmüş ve sanki BOP'a e engel olmak istemiştir.
*
1979 da İran Devrimi ile İran'ın, Paktın bittiğini ima eden sözlerinden sonradır ki İran ile Irak Sadabat Paktında özellikle vurgulanan Şatt-ül Arap su bölgesi ve diğer kışkırtmalar neticesinde uzun ve yıkıcı bir savaşa sürüklenmişlerdir.
*
İran ve Türkiye devletlerinin bugüne kadar fitne çalışmalarına karşı iyi refleks verdiğini görüyoruz. Yazının başında dediğimiz gibi devlet gibi devlet olma özelliğinden ileri geliyor bu.
Günümüzde Yemen üzerinden Sunni-Şii çatışması yaşanmaktadır. Basında yer alan haberlere göre Türkiye'nin de bu denkleme dahil edilmesi planlandığı görülüyor. Yemendeki böyle bir çatışma sadece orda kalmaz ve Allah korusun tüm bölgeyi ateşe atacak bir kıvılcıma dönüşebilir. Uçakları, tankları bile Amerikan askeri coniler tarafından kullanılan Suudi baronlarının başlattığı bu çatışmanın barışçıl yönden durdurulması için çaba sarf etmeliyiz. Kesinlikle taraf olmadan bu işin çözüm yolu bulunmalıdır. Müdahalemiz bu yönde olmalıdır.
*
İran'la stratejik ortak mı stratejik düşman mı olacağız?
Bu sorunun cevabını ben şöyle vermek isterdim. İki ülke birbirine çok benzer sosyal ve kültürel yapıya sahiptirler. Bizde olmayan onlarda, onlarda olmayan bizde var. Şartlarını iki ülkenin belirlediği yeni bir Sadabat paktı ile bir saldırmazlık ve ekonomik işbirliği anlaşması bu coğrafyada yaşayan Müslümanların elini güçlendireceği gibi bölge ile ilgili emperyalist yayılmacılığın hesaplarını en az bir yüzyıl geri plana itecektir.
Aksi takdirde mezhep tabanlı ihtilaflar, çatışmalar Müslümanları yerle bir ederken Batıya üstüne çökecekleri hazır lokma yeni bir vatan bırakır. Deccalın fitnesine karşı ortak noktaları ön plana çıkarma ve bunu her yerde dillendirme vaktidir. En önemli ortak noktamız ise mübarek Ehli-i Beyttir.
Günün sözü: "İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır..." İsmet Özel
Günün Dörtlüğü:
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana ya Rabbi
Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
Bileyim hangi suyun sakasıyım ya Rabbelalemin
Tütmesi gereken ocak nerde?
İsmet Özel
Hüseyin Muradoğlu / diğer yazıları
- Benzer ikizler : İran -Türkiye / 04.04.2021
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006