




Ey aklı kıt, bizim işaret ettiğimizi temenni edersin; şu tarafa da döner dilencilik yaparsın. Halkın, çevreni sarmasını istersin. Topladığın şeylerin daha da artmasını umarsın. Bu hâlinle nasıl senin için felah ümidi olur?
Nedir bu hâlin? Şaha bir kapıcı olsaydın, onu arayanlara, yerinde olduğunu haber vermek şerefini kazansaydın, olmaz mıydı? Ve soranlara onun hikâyesini nakletseydin, olmaz mıydı? Onun vahdet âlemini bulsaydın, olmaz mıydı? Halkı bir aile ocağın sayıp onlardan ayrı bir yerde yaşasaydın; kapına geldikleri zaman kendilerine yarar eşyayı bulup alsalardı, olmaz mıydı?
Senin için ev, halkın gözünden uzak olan âlemdir. Senin için yuva, kalbindir. Senin için yer, iç âlemdir. Senin için yurt, Rabb'inle sohbet, emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçmaktır. Ve O'nun kader icabına, ettiğine uymaktır.
Yaptığın duada ve sarf edeceğin gayrette halkın nasibi vardır. Olur ki, bir göz için bin göze ikram edilir.
Gizli olarak büyük, kerîm zatlara iyilik edersen, Rabb'ine tâat etmiş olursun. Allah yolcularına ikram eder, nefsini ortaya atmazsan, sana kerîm sıfatı verilir. Sen kerîm olursan, hürmetine bin göz kurtulur. Aile efradına bela inmez. Hatta senin hürmetine komşuların, bulunduğun ülke halkı bile kurtulur.
Artık nasibin, olmayacak işler peşinde koşmak oldu; durmadan zahmet çekici oldun. Ömrünün sonuna kadar kapı kapı dolaşacaksın. Senin nasibin bu! Hâlin böyle! Ya senin için ne zaman zahmet çekilecek? Halk, ne zaman sana koşacak ve manevî gıdasını talep edecek? Halk, senden manevî bir fayda almak için ne zaman kapını aşındırmaya başlayacak? Senin için ne zaman ağyara veda edilecek? Ne zaman çevrende çadırlar kurulacak? Ne zaman şahın katına bezenip varacaksın? Temizliğin, ehliyetin, liyakatin ne zaman açığa çıkacak? Şahın huzuruna alınmaya ne zaman lâyık olacaksın? İlâhî hazineden ne zaman lakabın çıkacak? Hakk'ın seninle iftihar ettiği ne zaman belli olacak? Ne zaman Peygamber'in temiz sülâlesine tertemiz olarak katılacak ve onun bereketini almaya lâyık olacaksın?
İlim sahipleri, sözde, işte, hâlde, Peygamber'in (s.a.v) vârisleridir. İsim ve şöhretle ona vâris olmak olmaz; yalnız isimle, ondan sırf maddî bir lakap kapmakla işler yürümez.
'AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR'
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.