Hz. Ali’nin şehadeti ve Hz. Hasan
İmam Hasan babasına bakarak şöyle dedi: “Ey baba! Senden sonra biz kiminle mutlu oluruz, seni kaybetmenin elemi bizim için Resulüllah’ı kaybetmenin elemi gibidir
09.07.2023 08:56:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Hasan babasına bakarak şöyle dedi: "Ey baba! Senden sonra biz kiminle mutlu oluruz, seni kaybetmenin elemi bizim için Resulüllah'ı kaybetmenin elemi gibidir."
İmam Ali oğlunu kucaklayarak şöyle dedi: "Allah kalbini sabırla sakinleştirsin. Beni kaybetmenin acısı miktarınca senin ve kardeşlerini ecrini arttırsın."
İmam Hasan babasını tedavi etmeleri için bir doktorlar grubu topladı. Bunların en yetkili uzmanı Usayr b. Amr es-Sukunî idi.
Bu doktor sıcak bir koyun ciğeri istedi. Bu ciğerden çıkardığı bir damarı imamın yarasına soktu. Sonra da damara üfleyip onu geri çıkardı. Çıkan damara beynin ak maddesinin bulaştığını gördü.
Çünkü imamın aldığı darbe beynin içine ulaşmıştı. Doktor gördükleri karşısında irkildi ve imama dönerek ümitsiz bir sesle, "Ey Emirü'l-Mü'minin, vasiyetini yap çünkü öleceksin" dedi.
Bunları duyan İmam Hasan babasına baktı. Gözyaşları durmadan akıyordu. "Babacığım belimi kırdın, seni bu halde görmeye nasıl dayanabilirim?" dedi.
İmam Ali, ona doğru baktı. Şunları söyledi: "Baban için bu günden sonra keder ve üzüntü söz konusu değildir. Çünkü bugün deden Muhammed Mustafa'ya, büyük annen Hatice'ye ve annen Fatıma'ya kavuşuyorum. Cennet hurileri babanı bekliyor, her an onu gözlüyorlar. O halde üzülmene sebep yok oğlum, ağlama..."
İmamın kanı zehirlenmişti. Bu sebeple yüzü sararmaya başladı. Buna rağmen sakin huzurlu idi. Gözlerinin içi gülümsüyordu. Gökyüzünün ufuklarına bakarak sürekli biçimde Allah'ı zikrediyor, O'nu tesbih ediyor, O'na sığınarak dua ediyor ve şöyle diyordu:
"Allah'ım, senden peygamberler ve vasiler ile birlikte olmayı ve en yüce dereceleri istiyorum."
Az sonra bayıldı. Bunu gören İmam Hasan tekrar ağlamaya başladı. Az sonra ayılan İmam Ali şunları söyledi:
"Ey oğlum! Nedir bu ağlaman? Baban için bu günden sonra keder ve üzüntü söz konusu değildir. Ey oğulcuğum! Sen zehirlenerek öldürüleceksin, kardeşin ise kılıçla öldürülecektir..."
İmam Ali o dakikalarda evlatlarına iyi ahlaklı olmalarını tavsiye etti. Önlerine yüce örnekler koydu. Kendilerine paha biçilmez dersler verdi. Öğütlerini öncelikle Hasan ve Hüseyin'e yöneltti. Arkasından diğer oğulları ile bütün Müslümanlara seslendi:
"Size, Allah'tan korkmanızı ve dünya peşinize düşse bile onun peşinden koşmamanızı, elinizden giden hiçbir şeye üzülmemenizi, hak için konuşmanızı, sevap kazanmak için amel etmenizi tavsiye ederim. Zalime düşman, mazluma destek olun.
Siz ikinize, bütün evlatlarıma aileme ve bu yazımın eline ulaştığı herkese Allah'tan korkmanızı, işlerinizi düzgün yapmanızı, aranızı uyuşturmanızı tavsiye ederim. Çünkü ben dedenizin, "İnsanların arasını uyuşturmak, nafile namazdan ve oruçtan daha hayırlıdır!" dediğini duydum.
Yetimler hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Ağızlarını yemeksiz bırakmayın. Sizin varlığınız ile mahvolmasınlar.
Komşularınız hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Çünkü onların hakkını gözetmek Peygamberin tavsiyesidir. Onları bize o kadar ısrarla tavsiye etti ki onları bize mirasçı yapacağını zannettik.
Kur'an hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Onunla amel etmekte başkaları sizin önünüze geçmesin.
Namaz hakkında size Allah'ı hatırlatırım. O, dininizin direğidir.
Rabbinizin evi hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Var olduğunuz sürece onu boş bırakmayın, çünkü o boş bırakılırsa sizden intikam alınır.
Allah yolunda mallarınızla, bedenlerinizle ve dillerinizle cihat etmek hususunda size Allah'ı hatırlatırım.
Mutlaka birbirinizle yakın ilişkide olun ve birbirinize mali yardımda bulunun. Sakın birbirinizle çekişmeyin, yakınlık ilişkinizi kesmeyin.
İyiliği emredip kötülükten sakındırmayı bırakmayın. Yoksa aranızda kötüler başa geçer de dua ederisiniz ama dualarınız kabul edilmez.
İmam Ali daha sonra ailesine ve akrabalarına şöyle seslendi:
Ey Abdulmuttaliboğulları! "Mü'minlerin Emiri öldürüldü, Mü'minlerin Emiri öldürüldü" diyerek sakın sizi Müslümanların kanına girmiş bulmayayım.
Bana karşılık katilimden başkasını öldürmeyin, bekleyin ben onun darbesi yüzünden öldüğümde ona darbesi karşısında bir darbe indirin. Adama müsle yapmayın. Çünkü ben Peygamberimizin, "Kudurmuş köpek bile olsa hiçbir canlı¬ya müsle yapmayın" dediğini duydum."
İmam Ali bu son anlarında oğlu Hasan'a özellikle dinin temel esaslarını gözetmesini, şöyle tavsiye etti:
"Ey oğlum! Sana, Allah'tan korkmanı, namazı vaktinde kılmanı, zekatı emredildiği yerlere vermeni, abdesti güzel almanı tavsiye ederim. Çünkü temizlenmeden namaz kılınmaz.
Yine sana suçları affetmeni, öfkeni bastırmanı, akrabalarınla iyi ilişkiler içinde olmanı, cahillere karşı hoşgörülü olmanı, dinle ilgili bilgini geliştirmeni, ele aldığın işte sebatkar davranmanı, Kur'an'a bağlı olmanı, komşularınla iyi geçinmeni, iyiliği emredip kötülükten sakındırmanı, çirkin davranışlardan ve sözlerden kaçınmanı tavsiye ederim."
Ramazanın yirminci günü kalabalık bir halk topluluğu imamın evinin önünde toplandı. Onu ziyaret etmek istiyorlardı. Hepsine genel bir izin verildi. Herkes içeri girip oturdu.
İmam Ali ziyaretine gelenlere, "Beni kaybetmeden önce sorularınızı sorun. Fakat imamınızın başına gelen felaketi göz önünde bulundurarak sorularınızı hafif tutun" dedi.
Ama ağır yarasının verdiği acıyı göz önünde tutan ziyaretçileri kendisine soru sormaktan çekindiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
İmam Ali oğlunu kucaklayarak şöyle dedi: "Allah kalbini sabırla sakinleştirsin. Beni kaybetmenin acısı miktarınca senin ve kardeşlerini ecrini arttırsın."
İmam Hasan babasını tedavi etmeleri için bir doktorlar grubu topladı. Bunların en yetkili uzmanı Usayr b. Amr es-Sukunî idi.
Bu doktor sıcak bir koyun ciğeri istedi. Bu ciğerden çıkardığı bir damarı imamın yarasına soktu. Sonra da damara üfleyip onu geri çıkardı. Çıkan damara beynin ak maddesinin bulaştığını gördü.
Çünkü imamın aldığı darbe beynin içine ulaşmıştı. Doktor gördükleri karşısında irkildi ve imama dönerek ümitsiz bir sesle, "Ey Emirü'l-Mü'minin, vasiyetini yap çünkü öleceksin" dedi.
Bunları duyan İmam Hasan babasına baktı. Gözyaşları durmadan akıyordu. "Babacığım belimi kırdın, seni bu halde görmeye nasıl dayanabilirim?" dedi.
İmam Ali, ona doğru baktı. Şunları söyledi: "Baban için bu günden sonra keder ve üzüntü söz konusu değildir. Çünkü bugün deden Muhammed Mustafa'ya, büyük annen Hatice'ye ve annen Fatıma'ya kavuşuyorum. Cennet hurileri babanı bekliyor, her an onu gözlüyorlar. O halde üzülmene sebep yok oğlum, ağlama..."
İmamın kanı zehirlenmişti. Bu sebeple yüzü sararmaya başladı. Buna rağmen sakin huzurlu idi. Gözlerinin içi gülümsüyordu. Gökyüzünün ufuklarına bakarak sürekli biçimde Allah'ı zikrediyor, O'nu tesbih ediyor, O'na sığınarak dua ediyor ve şöyle diyordu:
"Allah'ım, senden peygamberler ve vasiler ile birlikte olmayı ve en yüce dereceleri istiyorum."
Az sonra bayıldı. Bunu gören İmam Hasan tekrar ağlamaya başladı. Az sonra ayılan İmam Ali şunları söyledi:
"Ey oğlum! Nedir bu ağlaman? Baban için bu günden sonra keder ve üzüntü söz konusu değildir. Ey oğulcuğum! Sen zehirlenerek öldürüleceksin, kardeşin ise kılıçla öldürülecektir..."
İmam Ali o dakikalarda evlatlarına iyi ahlaklı olmalarını tavsiye etti. Önlerine yüce örnekler koydu. Kendilerine paha biçilmez dersler verdi. Öğütlerini öncelikle Hasan ve Hüseyin'e yöneltti. Arkasından diğer oğulları ile bütün Müslümanlara seslendi:
"Size, Allah'tan korkmanızı ve dünya peşinize düşse bile onun peşinden koşmamanızı, elinizden giden hiçbir şeye üzülmemenizi, hak için konuşmanızı, sevap kazanmak için amel etmenizi tavsiye ederim. Zalime düşman, mazluma destek olun.
Siz ikinize, bütün evlatlarıma aileme ve bu yazımın eline ulaştığı herkese Allah'tan korkmanızı, işlerinizi düzgün yapmanızı, aranızı uyuşturmanızı tavsiye ederim. Çünkü ben dedenizin, "İnsanların arasını uyuşturmak, nafile namazdan ve oruçtan daha hayırlıdır!" dediğini duydum.
Yetimler hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Ağızlarını yemeksiz bırakmayın. Sizin varlığınız ile mahvolmasınlar.
Komşularınız hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Çünkü onların hakkını gözetmek Peygamberin tavsiyesidir. Onları bize o kadar ısrarla tavsiye etti ki onları bize mirasçı yapacağını zannettik.
Kur'an hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Onunla amel etmekte başkaları sizin önünüze geçmesin.
Namaz hakkında size Allah'ı hatırlatırım. O, dininizin direğidir.
Rabbinizin evi hakkında size Allah'ı hatırlatırım. Var olduğunuz sürece onu boş bırakmayın, çünkü o boş bırakılırsa sizden intikam alınır.
Allah yolunda mallarınızla, bedenlerinizle ve dillerinizle cihat etmek hususunda size Allah'ı hatırlatırım.
Mutlaka birbirinizle yakın ilişkide olun ve birbirinize mali yardımda bulunun. Sakın birbirinizle çekişmeyin, yakınlık ilişkinizi kesmeyin.
İyiliği emredip kötülükten sakındırmayı bırakmayın. Yoksa aranızda kötüler başa geçer de dua ederisiniz ama dualarınız kabul edilmez.
İmam Ali daha sonra ailesine ve akrabalarına şöyle seslendi:
Ey Abdulmuttaliboğulları! "Mü'minlerin Emiri öldürüldü, Mü'minlerin Emiri öldürüldü" diyerek sakın sizi Müslümanların kanına girmiş bulmayayım.
Bana karşılık katilimden başkasını öldürmeyin, bekleyin ben onun darbesi yüzünden öldüğümde ona darbesi karşısında bir darbe indirin. Adama müsle yapmayın. Çünkü ben Peygamberimizin, "Kudurmuş köpek bile olsa hiçbir canlı¬ya müsle yapmayın" dediğini duydum."
İmam Ali bu son anlarında oğlu Hasan'a özellikle dinin temel esaslarını gözetmesini, şöyle tavsiye etti:
"Ey oğlum! Sana, Allah'tan korkmanı, namazı vaktinde kılmanı, zekatı emredildiği yerlere vermeni, abdesti güzel almanı tavsiye ederim. Çünkü temizlenmeden namaz kılınmaz.
Yine sana suçları affetmeni, öfkeni bastırmanı, akrabalarınla iyi ilişkiler içinde olmanı, cahillere karşı hoşgörülü olmanı, dinle ilgili bilgini geliştirmeni, ele aldığın işte sebatkar davranmanı, Kur'an'a bağlı olmanı, komşularınla iyi geçinmeni, iyiliği emredip kötülükten sakındırmanı, çirkin davranışlardan ve sözlerden kaçınmanı tavsiye ederim."
Ramazanın yirminci günü kalabalık bir halk topluluğu imamın evinin önünde toplandı. Onu ziyaret etmek istiyorlardı. Hepsine genel bir izin verildi. Herkes içeri girip oturdu.
İmam Ali ziyaretine gelenlere, "Beni kaybetmeden önce sorularınızı sorun. Fakat imamınızın başına gelen felaketi göz önünde bulundurarak sorularınızı hafif tutun" dedi.
Ama ağır yarasının verdiği acıyı göz önünde tutan ziyaretçileri kendisine soru sormaktan çekindiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.