Hz. Ali efendimizin ömrünün son dönemlerindeki hali Ebu Salih'den şöyle nakledilir:"Ali'yi gördüm. Mushaf'ı başı üzerine sertçe ses çıkartarak koydu ve şöyle dedi: "Allah'ım, Ben onlardan bunun içindekileri yapmalarını istedim. Ancak onlar bana mani oldular. Allah'ım! Ben onlardan bıktım, onlar Benden bıktılar.Ben onlara buğz ettim, onlar da bana buğz ettiler. Güzel ahlakımın aleyhine döndüler. Onlara benden daha şerlisini, Bana da onlardan daha hayırlısını nasip et. Onların kalplerini tuzun suda erittiği gibi erit."Hz. Hasan şöyle anlatır:"Hz. Ali bana dedi ki: Resûlullah bu gece rüyama girdi. O'na, "Ya Resûlullah, ümmetinden gördüğüm bu sıkıntı ve düşmanlık nedir?" diye sordum. Onlara beddua et buyurdular.Ben de: "Allah'ım Bana onlardan daha hayırlısını, onlara da Benden daha şerlisini nasip et" dedim.Hz. Ali, hilafet onun hakkı iken, Şıkşıkıye hutbesinde ifade ettiği gibi, "dinin devamı için" elinden alınmasına sabretmiş, diğer halifelere yardım etmiş ve hiçbir dönemde Hakk'tan zerre sapmamıştır.Onun bu ölçü dolu tavrı, ümmet tarafından anlaşılamamıştır.Oysa Hz. Peygamber henüz hayatta iken, Hz. Ali'de peygamberlik dışında her vasfın olduğunu defaatle ifade etmiştir.Kendisinin gösterdiği pek çok hal de buna delildir. Bunlardan biri Hayber Kalesi'nin fethi sırasındaki kahramanlıkları ve Hz. Peygamberin bundan sonra buyurduğu övgüleridir.Hayber'in fethi sırasında şiddetli bir baş ağrısına tutulan Resûlullah efendimiz, sancağı her gün birine veriyor, kaleyi fethe gönderiyordu.Hz. Ebubekir'e verdiğinde o fethi gerçekleştiremeden geri döndü.Resûlullah ikinci gün Hz. Ömer'e verdi ve kaleleri ele geçirmesini emretti o da başarısız oldu.Hz. Resûl, o gece "yarın, sancağı öyle birine vereceğim ki, O Allah ve Resûlünü sever; Allah ve Resûlü de onu sever. Döne döne vuruşur, asla düşmana sırt çevirip kaçmaz. Allah onun önünü açar. Cebrail sağında, Mikail solunda olur."Herkes başını kaldırdı, boynunu uzattı. Bütün herkesin dileği bu kişinin kendisi olmasıydı.Gün ağarınca Peygamberimiz, sancağın getirilmesini emretti. Resûlullah, Hz. Ali'yi çağırdı, oradakiler, "gözleri ağrıyor" dedilerse de çağrısını yineledi.Hz. Ali gözlerine sargı bağlamıştı. Resûlullah ağzının suyunu alıp, Hz. Ali'nin gözlerine sürdü. O anda İmam Ali'nin gözleri sapasağlam oldu. Sonra Allah Resûlü şöyle dua etti:"Allah'ım! Sıcak ve soğukta O'na yardımcı ol."Sonra demir zırhını ona giydirdi. Kendi kılıcı Zülfikar'ı beline bağladı. Sancağı eline verdi ve kaleye gönderdi. Ona şu tavsiyelerde bulundu:"Onlara doğru hareket et. Kaleye varınca onları önce İslam'a davet et, onlara Allah'a karşı olan vazifelerini hatırlat. Allah'a and olsun ki, Allah onlardan birini Senin elinle hidayete erdirirse bu Senin için kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır."Resûlullah şöyle devam etti:"Cebrail seninle olacak! Zafer senindir. Rabbim onların yüreğine korku salmıştır. Ya Ali! Bilesin ki onlar kendilerini mağlup edecek kimsenin adını kendi kitaplarında okumuşlardır. Onun adı İlya'dır Ali'dir. O halde git ve karşılarına dikilip adının Ali olduğunu söyle. Rabbinin izniyle dehşete düşüp hakir olduklarını göreceksin.""Ali yola çıktı. Allah'a yemin olsun ki, seğreterek yürüyordu. Biz de arkasında koşuyorduk. Nihayet sancağını kalenin dibindeki bir taş yığınının ortasına dikti. Kalenin burcundaki bir Yahudi, onu fark ederek kim olduğunu sordu. Hz. Ali, "Ben Ali b. Ebu Talib'im" dedi. Yahudi arkadaşlarına dönerek, "Musa'ya indirilene and olsun ki, yenildiniz." Pek çok Yahudi'yi öldürdükten sonra, kalenin kapısına yöneldi. Kapıyı açıncaya kadar zorladı. Kapıyı kavrayarak yerinden söktü. Onu hendeğin üzerine bir köprü gibi yerleştirdi ardından Müslümanlar kapının üzerinden karşı tarafa geçtiler."İbn Amr şöyle dedi:"Biz, yüce Allah'ın Hayber'i Ali aracılığıyla bize açmasına şaşırmadık. Ama Ali'nin tek başına kale kapısını yerinden sökmesine, kapıyı zira arkaya fırlatmasına şaşırdık."Bu olay Peygamberimize haber verildiğinde:"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, O'na kırk tane melek yardım ediyordu."Hz. Ali efendimiz hakkında Peygamberimiz devr-i saadetlerinde bu şekilde müjdelerden sıklıkla bahsetmiştir.Yine Uhud günü gösterdiği kahramanlıklar karşısında gökten, Ali gibi kahraman, Zülfikar gibi kılıç bulunmaz" nidaları duyulmuştu. Sahabe sesin kimden geldiğini Hz. Resûl'e sorduğunda, "Bu Cebrail'dir" buyurmuştur.Hz. Peygamber, "İslam, Hatice'nin malı, Ali'nin kılıcı üzerine bina edilmiştir" diyerek, Hz. Ali'nin İslam dininin kökleşmesinde ve devamındaki üstün hizmetlerine işaret etmiştir.Ne hazin tecelli ki, Allah'ın ve Peygamberinin övdüğü bu mübarek insan, son dönemlerinde ümmetten çektiği eziyetler karşısında, "Allah'ım ben onlardan, onlar benden bıktılar" diyecek noktaya gelmiştir.Ne mutlu bu mübarek insanı, Allah'ın aslanını seven ve anlayanlara! (Kaynak, Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018