logo
28 TEMMUZ 2025

Hz. Fatıma: ‘Allah’ın Kitabı elinizde olduğu halde nereye yöneliyorsunuz?’

Tahireliği ve doğruluğu ayetle sabit olan Hz. Fâtımâ (a.s.)’ın iddiasına ve yine doğruluğuna Allah’ın kefil olduğu Hz. Ali’nin şahitliğini kabul etmeyen Hz. Ebu Bekir’in, diğer bazı meselelerde şahit istemeden hareket ettiğini görüyoruz

08.02.2023 20:45:00
Hz. Fatıma: ‘Allah’ın Kitabı elinizde olduğu halde nereye yöneliyorsunuz?’
Hz. Fatıma: ‘Allah’ın Kitabı elinizde olduğu halde nereye yöneliyorsunuz?’
Tahireliği ve doğruluğu ayetle sabit olan Hz. Fâtımâ (a.s.)'ın iddiasına ve yine doğruluğuna Allah'ın kefil olduğu Hz. Ali'nin şahitliğini kabul etmeyen Hz. Ebu Bekir'in, diğer bazı meselelerde şahit istemeden hareket ettiğini görüyoruz.

Ala-i Hazremi tarafından Medine'ye bir miktar mal getirildiğinde, Ebu Bekir halka şöyle bir duyuru yaptı:

"Kimin Peygamber'den (s.a.v.) bir talebi varsa, ya da Hz. Peygamber ona bir söz vermişse, gelip alsın."

Câbir de bu kimselerdendi. O, Ebu Bekir'in yanına gidip, şöyle dedi: "Peygamber (s.a.v.) bana şu kadar dirhem yardım yapmak için söz vermişti."

Ebu Bekir de ona 3500 dirhem verdi.

Ebu said diyor ki: "Ebu Bekir tarafından böyle ilan edilince, bir grup Müslüman onun yanına gidip bir miktar para aldılar. Bu kimselerin arasında Ebu Beşer Mazeni de vardı. O Ebu Bekir'e şöyle dedi: 'Peygamber (s.a.v.) kendisi için bir mal getirildiğinde mal vermek için yanına gitmemi istemişti."

Bunun üzerine Ebu Bekir ona 1400 dirhem verdi." 

Hz. Fâtımânın ikinci adımı: "Fedek mirastır" savunması

Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fâtımâ'nın savunmaları karşısında yetersiz kalmalarına rağmen Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer Fedek'i Hz. Fâtımâ'ya vermemekte kararlı idi.

Getirdiği şahitleri kabul etmemişler, Fedek'in bağış olduğuna ikna olmamışlardı.

Bu sefer Hz. Fâtımâ (a.s.) ikinci bir adım atarak, Fedek'in Resulüllah (a.s.)'dan Kendisine kalan bir miras olduğu savunmasını yaptı.

Haşimoğulları'nın kadınlarını, hizmetçilerini ve akrabalarını yanına alarak Mescid-i Nebevi'ye geldi. Ebu Bekir sahabeler ile oturmakta idi.

O'nun, hakkını aramak için yaptığı bu konuşması, Fedek meselesinin bugün dahi üzerinde konuşulan bir konu olmasını sağlamıştır.

Bu konuşmasında Kur'an ayetlerini delil göstererek hakkı olan mirastan mahrum edildiğini sahabe kalabalığı önünde haykırdı.

Allah'a hamd ve senâ edip, Resulü'ne salat ederek söze başladı:

"Hamd olsun Allah'a, verdiği nimetler için. Şükürler olsun O'na, ilham ettikleri için. İlk defa var edip sunduğu engin nimetler için övgüler olsun O'na; bahşettiği eksiksiz ve bol bağışları için, sunmuş olduğu tüm nimetleri için.

Nimetleri sayılmaz, lütuflarının sonsuzluğunun şükrü edâ edilemez ve ebedi oluşları kavranabilmelerini imkansız kılar. Nimetlerini daha da arttırmak için insanları şükretmeye çağırmış, nimetlerini bollaştırarak kullarının kendisine hamd etmelerini istemiş ve (kıyamette) benzerlerine davet ederek ihsanını (sâlih kullara) iki kat arttırmıştır.

Tanıklık ederim ki, tek ve ortaksız, Allah'tan başka ilah yoktur. Bu bir sözdür ki, Allah ihlası, sırf kendisine yönelik kulluğu bunun te'vili (esası, özü) olarak öngörmüştür.

Kalplere O'na bağlılığını yerleştirmiştir. Aklın kavranabilmesi için tevhid düşüncesini aşikar etmiştir.

O Allah ki, gözlerin O'nu görmesi, dillerin O'nu vasfetmesi ve tasavvurların keyfiyetini algılaması imkansızdır.

Varlıkları ilk defa var etti, öncesinde var olan bir şeyden değil. Benzeyen bir örneği karşısına almadan onları meydana getirdi. Onları kudretiyle oluşturdu. Dilemesi ile onları yeşertti.

Bunların olmasına ihtiyacı olduğu için değil. Onlara şekil vermede kendisine bir faydası olduğu için değil.

Sadece hikmetini gerçekleştirmek (sağlamlığını bildirmek)için; ibadetine, itaatine dikkatleri çekmek için; kudretini göstermek için, mahlukatının kulluğunu sergilemek (ve onları kulluğa çağırmak) için, davetinin üstünlüğünü ortaya koymak için (onları var etti).

Sonra kullarını intikamından uzaklaştırmak ve onları toplayıp cennetine sevk etmek için ödülü, kendisine yönelik itaatin karşılığı kıldı ve cezayı, kendisine karşı gelinmesinin karşılığı kıldı.

Tanıklık ederim ki, babam Muhammed (s.a.v.) O'nun elçisidir. O'nu henüz mahlukatlar gayb aleminde gizliyken, korku veren perdelerin gerisinde koruma altındayken ve yokluk sınırının eşiğinde bulunuyorken elçi olarak göndermeden önce seçti, kendi risaleti için ayırmadan önce isimlendirdi, göndermeden önce tercih etti.

Çünkü Allah, işlerin varacakları sonu bilir. Zamanın içerdiği hadiseler O'nun bilgisinin kuşatması altındadır. Olgunların konumlarına dair malumat O'nun katındandır.

Allah, O'nu emrini tamamlamak, hükmünü yürürlüğe koymaya verdiği karar ve takdir ettiği rahmetini etkin kılmak için gönderdi.

Çünkü milletlerin çeşitli dinlere bölündüklerini, ateşlere tapındıklarını, putlara kulluk sunduklarını bildikleri halde Allah'ı inkar etiklerini gördü.

Allah, babam Muhammed (s.a.v.) aracılığıyla mahlukatın içinde bulundukları karanlıkları aydınlattı, kalpleri kıskacına alan buhranları ortadan kaldırdı, gözlerin önündeki bulut perdeleri dağıttı.

Böylece insanlara hidayeti gösterdi. Onları sapıklıktan kurtardı. Onları kör iken görür kıldı. Dosdoğru dine iletti, onları doğru yola çağırdı.

Sonra Allah, şefkatinin ve kendisine özgü kılmanın, seçiminin bir göstergesi olarak O'nun ruhunu kabzetti. O'nu tercih ettiğini, yanına almayı arzuladığını gösterdi.

Muhammed (s.a.v.) şu dünyanın sıkıntılarından rahat etmiştir; seçkin melekler tarafından kuşatılmış, gafur/bağışlayıcı olan Rabbin hoşnutluğu O'nu sarmış ve muktedir sultan, ulu Allah'ın civarına yerleşmiştir.

Allah'ın peygamberi, vahyinin emini, mahlukatın içinde en hayırlısı ve en seçkini babam Muhammed (s.a.v.)'e salat olsun. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi O'nun üzerine olsun."

Sonra Hz. Fâtımâ (a.s.) orada bulunan dinleyicilere döndü ve şöyle dedi:

"Siz ey Allah'ın kulları! O'nun emrinin ve yasağının muhatabısınız. Dininin ve vahyinin taşıyıcıları sizsiniz.

Allah'ın, kendi nefislerine emin kıldığı kimselersiniz. Allah'ın dinin diğer milletlere tebliğ etmekle yükümlüsünüz.

O'ndan gelen Hakk'ın lideri (Kur'an) sizin içinizdedir. Çünkü O, Allah'ın size sunduğu bir ahittir ve size halef olarak bıraktığı bir emanettir. O, Allah'ın konuşan kitabı, doğru söyleyen Kur'an, ışıldayan nuru ve parlak ışığıdır.

Kanıtları apaçık ortadadır. Sırları açıktadır. Açık yönleri de göz kamaştırıcıdır. O'na uyanlara gıpta olunur. O'na tâbi olmak insanı Allah'ın hoşnutluğuna götürür.

O'nu dinlemek kurtuluşa vesile olur. O'nun aracılığı ile Allah'ın aydınlık kanıtlarına, ayrıntılı olarak açıklanmış azimet gerektiren hükümlerine, yasaklanmış haramlarına, parlak açıklamalarına, yeterli kanıtlarına, teşvik edilen faziletlerine, bağışlamış ruhsatlarına, yazılmış şeriatlarına ulaşılır.

Allah sizin için imanı, şirkten arınmak; namazı büyük günahlardan temizlenmek; zekatı nefsi temizlemek ve rızkı genişletmek; orucu ihlası kalıcılaştırmak; haccı dini ayakta tutmak ve adaleti, kalpleri uzlaştırma aracı kıldı.

Bize (Ehl-i Beyt'e) itaati, din için bir düzen (halkın düzene girmesi için) farz kıldı; imametimizi tefrikadan korumak için koydu. Cihadı İslam'ın onur ve üstünlük göstergesi; sabrı ilahi ödüle kavuşmaya yardımcı; marufu emretmeyi, kötülükten sakındırmayı, halkın genelinin maslahatı icabı farz kıldı.

Anne ve babaya iyiliği, ilahi gazaba uğramaktan korunmanın yolu; akrabalık bağlarını gözetmeyi, ömrün uzanmasına ve sayının artmasına vesile kıldı.

Kısası kanların dökülmesini önlemek; adakları yerine getirmeyi, bağışlanmak, ölçü ve tartıyı eksiksiz yapmayı, haksızlığı ortadan kaldırmak için farz kıldı.

İçki içmeyi yasaklamayı, pislikten arınma aracı kılmış; (zina vb.) iftira atmaktan uzak durmayı, lanete uğramaktan korunmak için; hırsızlığı terk etmeyi iffetliliğin ve toplumda emniyeti hakim kılmanın bir gereği olarak farz kıldı.

Allah, Rablığın sırf kendisine özgü kılınmasının bir göstergesi olarak da şirk koşmayı haram kılmıştır.

'O halde Allah'tan gereği gibi korkup sakının. Ancak Müslüman olarak ölün.'

'Emrettiklerine ve yasakladıklarına uymak suretiyle Allah'a itaat edin. Çünkü ancak alim kulları Allah'tan korkar.'

Biliniz ki, Ben Fâtımâ'yım ve babam da Muhammed (s.a.v.)'dir. Dönüp dönüp tekrar söylüyorum. Söylediklerimde yanlış bir şey yoktur. Yaptıklarımı haksızlık olarak yapmıyorum.

'And olsun, size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, mü'minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.'

Eğer O'nun soyunu araştırıp, tanırsanız, kadınlarınızın değil, Benim Babam olduğunu; sizin erkeklerinizin değil; Benim amcamın oğlunun (Hz. Ali) kardeşi olduğunu görürsünüz. Gerçekten O'nun soyundan olmak, O'nunla aynı nesepten olmak çok güzeldir.

O, risaleti açıklayarak tebliğ etmiş, insanları uyarmıştır. Müşriklerin yolundan, hayat tarzlarından ise yüz çevirmiştir. Müşriklerin belini kırmış, nefes borularını kesmiştir.

Hikmetle ve güzel öğütle insanları Rabbinin yoluna davet etmiştir. Putları parçalamış, şirkin ele başlarını yerle bir etmiştir. Nihayet birlikleri dağılmış olarak gerisin geri kaçtılar.

Derken, gece sabahından ayrıldı, hak en yalın şekliyle ortaya çıktı. Dinin lideri konuşunca, şeytanın şakşakçılarının dili tutuldu.

Münafıklığın hasis temsilcisi helak ile burun buruna geldi (nifakın tacı yere düştü).

Küfrün ve hak karşıtlığının düğümleri çözüldü. Karınları (oruçtan) aç, yüzleri ak toplulukla birlikte ihlas kelimesini söylemeye başladınız.

Bundan önce siz bir ateş çukurunun tam kenarında duruyordunuz. Kolayca içilen bir yudumluk su kadar önemsiz ve aç insanın bir kerede yutacağı az bir lokma gibi değersizdiniz.

Çabuk parlayıp, hemen sönüveren saman alevi gibi dayanıksızdınız. Başka toplumların ayakları altında eziliyordunuz.

Develerin kirlettikleri pis su birikintilerini içiyor, tabaklanmamış bir deri parçası idi yemeğiniz. İtilip kakılan, aşağılanan pespayelerdiniz. Çevrenizdeki toplumların sizi kapıp götürmelerinden korkuyordunuz.

Bütün bunlardan ve de nice güçlü erlerin belasına uğradıktan, Arap kurtlarına lokma olduktan ve Ehl-i Kitap'ın azgınlıklarına tutsak düştükten sonra, Allah, sizi, Muhammed (s.a.v.) ile kurtardı.

Onlar, her zaman savaş ateşini yakmak istedilerse, Allah, onu söndürdü. Ne zaman şeytan boynuzunu gösterdiyse ya da ne zaman müşriklerden bir grup ağzını açmak istediyse, kardeşini (Hz. Ali) tam ortasına attı.

O da onların başlarını ezmedikçe, yaktıkları fitne ateşini kılıcıyla söndürmedikçe onlardan vazgeçmezdi.

O, Allah'ın zâtı için var gücünü harcar, Allah'ın emri hususunda hiçbir çabadan geri durmazdı. Resulüllah (s.a.v.)'in yakını, Allah'ın velilerinin önderidir.

Kollarını sıvamış insanlara öğüt veriyordu. Çok çalışıyor, büyük emekler sarf ediyordu. Allah için bir iş yaptığında kınayanların kınamasından korkmazdı.

Siz ise, refah içinde konforlu hayatınızı sürdürüyordunuz; rahatınız yerinde, bir eliniz yağda, bir eliniz balda olmak üzere can güvenliğine sahip olmanın keyfini çıkarıyordunuz.

Bu arada başımıza bir felaket gelmesini dört gözle bekliyordunuz, bizim kara haberimizin bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordunuz. Savaş olunca geri durur, çatışmadan kaçardınız.

Allah'ın Peygamberinin (s.a.v.) nebiler yurduna ve seçkinler diyarına intikalini uygun görünce, içinizdeki nifak düşmanlığı açığa çıktı, din kisvesi eskidi. O güne kadar susan hainler konuşmaya başladı, adı sanı bilinmeyen kimseler öne geçmeye, bâtıl ehlinin soylu develeri (önderleri) böğürmeye başladılar.

Bunlar sizin meydanlarınızda itibar görmeye başladılar.

Şeytan bir kez daha başını deliğinden çıkardı, sizlere fısıldadı. Gördü ki, onun çağrısına icabet etmeye dünden razısınız, ona kanmayı içinizden geçiriyorsunuz. Derken sizi kışkırttı.

Baktı ki, çabuk tahrik oluyorsunuz. Sizi öfkelendirdi, hemen küplere bindiğinizi gördü. Böylece size ait olmayan bir deveye damganızı vurdunuz. Kendinize ait olmayan kaynağın başına kondunuz.

Bütün bunlar çok kısa bir sürede oldu. Henüz yaramız tazeydi ve kabuk bağlamamıştı. Daha Peygamberin (s.a.v.) naaşını kabre koymamıştık. 'Fitne çıkmasından korkuyoruz' diyerek bu işleri kaşla göz arasında kotardınız.

'Haberiniz olsun! Tam fitnenin ortasına düşmüşlerdir. Gerçekten cehennem kafirleri kuşatmıştır.'

Heyhat! Ne oldu size? Allah'ın Kitabı elinizde olduğu halde nereye yöneliyorsunuz?

Halbuki Allah'ın Kitabı'nın konuları açık, hükümleri parlak, bilgileri göz kamaştırıcı, yasakları göz önünde ve emirleri apaçık ortadadır. Ama siz O'nu arkanıza atmışsınız. Yoksa O'ndan yüz mü çevirmek istiyorsunuz?

'Zâlimler için bu ne fena bir değişmedir.'

'Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.'

Sonra fitnenin oluşturduğu panik biraz yatışıncaya ve kontrol edilebilir hâle gelinceye kadar kısa bir süre beklediniz. Hemen ardından fitne ateşini harlandırdınız, alevlendirdiniz. Yoldan çıkaran şeytanın telkinlerine icabet etmeye başladınız.

Aynı dine mensup iki kişi birbirlerine mirasçı olamazlar mı demek istiyorsunuz? Acaba Ben ve Babam aynı dinin mensupları değil miyiz? Siz Kur'an'ın özel nitelikli hükümlerini ve genel nitelikli hükümlerini Babamdan ve amcamın oğlundan daha mı iyi bileceksiniz?

Ey Ebu Kuhafe'nin oğlu! Allah'ın Kitabı'nda, 'sen babanın mirasını alabilirsin fakat ben alamam' diye mi yazıyor?

'Süleyman, Davud'a vâris oldu'

'Katından bana bir veli ver ki bana vâris olsun, Yâkub hanedanına da mirasçı olsun.'

Yüce Allah adaletli taksimatı öngören açıklamaları yapmış, feraiz ve mirasa ilişkin hükmünü yasalaştırmıştır. Bu mirasta erkeklerin ve kadınların pay almasını mubah kılmıştır."

Hz. Fâtımâ (a.s.) ayetlere dayanan miras konusundaki savunmasını böyle tamamlamıştır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Bursa'daki orman yangınıyla ilgili 1 kişi gözaltına alındı
Adalet Bakanı Tunç açıkladı
Suriye Halk Meclisindeki koltuk sayısı 210'a çıkarılacak
Üyelerin 70'ini Cumhurbaşkanı atayacak
Hamas: Açlık sürerken müzakerelerin anlamı yok
"Gerçek adım, sınır kapılarının açılması"
Gazze'de kıtlık şiddetleniyor
İsrail soykırıma devam ediyor
İbrahim Tatlıses’in kızı Dilan Çıtak’tan bir skandal daha
Bodrum’da ‘dur’ İhtarına uymadı, aracını polisin üzerine sürdü
'Apo, PKK figüran. Senaryoyu ABD yazdı'
Prof. Dr. Haydar Baş öngörüsü yine sosyal medyayı sallıyor
Ebediyete uğurlandı
Sıcakta eğitim kurbanı olan askerlere veda
Daha sıcak olacak
Tropikal gece sıcakları geliyor
Numan Kurtulmuş tarih verdi
O komisyon Ağustos başında kuruluyor
Antalya turist rekoru kırdı
Tüm zamanların üzerine çıktı
İsrail artık açlıktan öldürüyor
Gazze'de 85'i çocuk 127 Müslüman daha açlıktan öldü
İsrail katliam sahasına kimseyi sokmuyor
Gazze’ye yardım götüren Hanzala gemisine müdahale etti
Tablo çok acı
İşte Bursa'da yanan bölge
Bursa'daki orman yangını şehir merkezinden böyle görüntülendi
Şimdi de Bursa
Orman yangını rekoru
Bursa'daki orman yangınıyla ilgili 1 kişi gözaltına alındı
Adalet Bakanı Tunç açıkladı
Suriye Halk Meclisindeki koltuk sayısı 210'a çıkarılacak
Üyelerin 70'ini Cumhurbaşkanı atayacak
Hamas: Açlık sürerken müzakerelerin anlamı yok
"Gerçek adım, sınır kapılarının açılması"
Gazze'de kıtlık şiddetleniyor
İsrail soykırıma devam ediyor
İbrahim Tatlıses’in kızı Dilan Çıtak’tan bir skandal daha
Bodrum’da ‘dur’ İhtarına uymadı, aracını polisin üzerine sürdü
'Apo, PKK figüran. Senaryoyu ABD yazdı'
Prof. Dr. Haydar Baş öngörüsü yine sosyal medyayı sallıyor
Ebediyete uğurlandı
Sıcakta eğitim kurbanı olan askerlere veda
Daha sıcak olacak
Tropikal gece sıcakları geliyor
Numan Kurtulmuş tarih verdi
O komisyon Ağustos başında kuruluyor
Antalya turist rekoru kırdı
Tüm zamanların üzerine çıktı
İsrail artık açlıktan öldürüyor
Gazze'de 85'i çocuk 127 Müslüman daha açlıktan öldü
İsrail katliam sahasına kimseyi sokmuyor
Gazze’ye yardım götüren Hanzala gemisine müdahale etti
Tablo çok acı
İşte Bursa'da yanan bölge
Bursa'daki orman yangını şehir merkezinden böyle görüntülendi
Şimdi de Bursa
Orman yangını rekoru
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.