TBMM gündemindeki en önemli konu yaş tashihi. Tashih, düzeltme anlamına gelir. Örneğin doğum tarihi yanlış yazılmış kişi bunun düzeltilmesi için yaş tashihi davası açar. Yani yaş büyütme ya da küçültme davaları olarak bilinen bu davalar yanında buna benzer isim ya da soyadı tashihi davaları da vardır. Şimdilerde yeni düzenlemeyle dava açmaya gerek kalmadan nüfus müdürlüklerine müracaatla ad değiştirilebilecektir.
Meclisin gündemindeki yaş tashihine gelince; ömrüne bereket üç aydan iki yaşına kadar gelen OHAL(Olağanüstü Hal) için yaş büyütme davası, "kalmak mı zor, gitmek mi zor" noktasında çıkmaza girdiğinde pazarlık başladı Erdoğan-Bahçeli arasında. MHP lideri Devlet Bahçeli OHAL kalsın derken, AKP lideri Erdoğan OHAL'i kaldırma sözü vermişti. Pazarlık sonucu yine Bahçeli'nin dediği olmuş ve OHAL daha da ağırlaştırılmış şartlarla, ismi gitmiş kendi kalmış yadigar misali "Terörle Mücadele" adı altında ve de bu kez 3 ay değil, 6 ay değil tas tamam üç yıl süreyle yaşı uzatılmış olarak arzı endam eylemiştir. Yaş tashihi Komisyon aşamalarından geçerek kabul görmüştü. Bu satırları okuduğunuzda tasarının TBMM Genel Kurulu'ndan da geçmiş olması kuvvetle muhtemel.
Hukukta "kanuna karşı hile" deyimi vardır. Yani kanun boşluklarından ya da yasa metnindeki kimi belirsizliklerinden istifade ederek yasaya aykırı yollara tevessül etmektir. OHAL yerine ikame edilmek istenen süreç yine hukukun askıya alındığı olağan olmayan bir süreçtir ve bu süreç Anayasa'da 4 ile 6 aydır (madde:121 ve 122). Anayasa'nın 15.maddesi ile değindiğimiz 121.ve 122. maddelerinde olağan olmayan haller: Sıkıyönetim, savaş, seferberlik ve OHAL'dir. Ve tüm bu hallerde süre aylarla sınırlıdır, uzatılabilir. Hepsi de hukukun istisna halidir; temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının durdurulmasıdır. Kaldı ki bu hukukun istisna halinin bile anayasadan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan bir hukuku vardır. Şimdi sürecin adını OHAL ya da diğer olağan olmayan (savaş, sıkıyönetim, seferberlik) adlarını koysalar bunların yaşını 3 yıl yapamazlardı. Çünkü anayasa buna izin vermiyor. Ne yaptılar, olağan dışı sürecin adını "terörle mücadele" şeklinde değiştirerek yani anayasayı dolanarak düzenlemeye gittiler, bunun adı resmen "anayasaya karşı hile"dir.
Şunu anlayabilirdik; anayasayı değiştirme önerisinde bulunabilir, anayasayı dolanmadan bir düzenlemeye gidebilirdi. Ama iki siyasi ortağın buna gücü yetmeyecekti. Zira anayasa değişikliği için en az 360 oya, ya da referandumsuz değişiklik için de 400 oya ihtiyaçları olacaktı.
Kolay yola başvuruldu, yarıdan bir fazla basit çoğunlukla yani 301 milletvekilinin oyu ile yasa geçebilirdi? İşte bu yol anayasayı dolanmaktır, anayasayı ihlâldir.
Büyük resme bakalım:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) Türkiye'ye;
İfade özgürlüğü ihlâli,
Cinsiyet ayrımcılığı ihlâli,
Adil yargılanma hakkı ihlâli,
Özgürlük ve güvenlik hakkı ihlâli,
Yaşam hakkı ihlâli
Kararları yağmaktadır.
Bu ihlâller yağmuru devam ederken güzel ülkemizi yönetenler!
Hukuku askıdan indirin artık!
Kararsızlık kötü şey; ya demokrasi ya kaos!