İhlas, sevilen kulların kalbindedir
Peygamber Efendimiz bir kudsi hadisi şöyle anlatır: “Allah Teâlâ şöyle buyurur: İhlâs, sırrımın bir bölümüdür. Onu kullarım arasında, sevdiğimin kalbine emanet bıraktım”
29.11.2023 11:14:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Esas niyet meyli bir davete icabettir. Ya da bir gayeye yönelmek... Şu misalle bu durumu daha kolay izah mümkündür. Meselâ biri vardır; her yanını şehvet sarmış. Bunun için önce evlenmeyi iktidaya niyet için zorluyor. İyi çocuk sahibi olmayı niyetine alıyor. Böyle bir şey elbette niyet olmaz. Çünkü onun içinde niyet için bir meyil yoktu. O şehvet hisleriyle doluydu, o kadar.
Niyet işi hayli zordur. Anlatıldığına göre, geçmiş birçok zat, niyeti elde edemedikleri için Hakk'a yaklaştırıcı birçok hali tehir etmişlerdir.
Bundandır ki, İbn Şirin, Hasan Basrî'nin cenaze namazından geri kalmıştır. Sebebini sorana da şöyle demiştir: "Niyet, beni bu vazifeye hazırlayamadı."
Kûfe'nin gözde âlimlerinden Hammad b. Süleyman vefat etti. İmam Sevrî'ye, cenazede bulunup bulunmayacağı sorulunca şöyle dedi: "Bu hususta bir niyetim olursa elbet yaparım."
Tavus Hz. niyetsiz konuşmazdı. Ona bir şey sorulduğu zaman ses etmezdi. Sebebi sorulunca da, "Niyetsiz konuşmamı ister misiniz? Niyetim olursa yaparım" derdi.
Bir defa ona, "Bize dua et" dendi. Şu karşılığı verdi: "Eh, niyet bulunca dua ederim."
İşte niyet...
İhlâs konusuna gelince...
Önce, ihlasın önemini belirten iki ayet-i kerimeyi alalım:
"Onlara verilen emir; pâk, temiz, ihlâs sahibi olarak Allah'a kullukta bulunup ibadet etmeleridir. Yol O'na çıkar. Din O'nundur." (Beyyine, 5).
"Ayık olunuz, Allah'ın zatına ulaştıracak yol -din- pak, temiz içinde ihlâs olandır.." (Zümer, 3).
Peygamber Efendimiz bir kudsî hadisi şöyle anlatır:
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "İhlâs, sırrımın bir bölümüdür. Onu kullarım arasında, sevdiğimin kalbine emanet bıraktım."
İhlâs çok önemlidir. Derler ki: Maruf-i Kerhî Hz. kendini döver ve şöyle derdi: "Ey nefsim, ihlâs sahibi ol ki kurtulasın."
Şunu bilesin ki: Herhangi bir şeye, kendi cinsinden olmayan yabancı bir şeyin karışması sonunda, ortaya şüpheli bir durum çıkar. İşte, yapılan işe böyle bir şüphe karışmadığı takdirde, temiz olur ve halis adını alır. Ve bu temiz işin sahibine muhlis, işine de ihlâs denir.
İhlâs, kötüden uzak olup, iyinin de derecesini gösteren bir haldir. İhlasın esas manasını şu ayet-i kerime bize daha iyi anlatır: "Hayvanın tersi ile kanı arasından gelen halis süt, içenlerin boğazına hoşça akar." (Nahl, 66).
Bir iş, gösterişten azade ve Allah için olursa, adına halis denir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Esas niyet meyli bir davete icabettir. Ya da bir gayeye yönelmek... Şu misalle bu durumu daha kolay izah mümkündür. Meselâ biri vardır; her yanını şehvet sarmış. Bunun için önce evlenmeyi iktidaya niyet için zorluyor. İyi çocuk sahibi olmayı niyetine alıyor. Böyle bir şey elbette niyet olmaz. Çünkü onun içinde niyet için bir meyil yoktu. O şehvet hisleriyle doluydu, o kadar.
Niyet işi hayli zordur. Anlatıldığına göre, geçmiş birçok zat, niyeti elde edemedikleri için Hakk'a yaklaştırıcı birçok hali tehir etmişlerdir.
Bundandır ki, İbn Şirin, Hasan Basrî'nin cenaze namazından geri kalmıştır. Sebebini sorana da şöyle demiştir: "Niyet, beni bu vazifeye hazırlayamadı."
Kûfe'nin gözde âlimlerinden Hammad b. Süleyman vefat etti. İmam Sevrî'ye, cenazede bulunup bulunmayacağı sorulunca şöyle dedi: "Bu hususta bir niyetim olursa elbet yaparım."
Tavus Hz. niyetsiz konuşmazdı. Ona bir şey sorulduğu zaman ses etmezdi. Sebebi sorulunca da, "Niyetsiz konuşmamı ister misiniz? Niyetim olursa yaparım" derdi.
Bir defa ona, "Bize dua et" dendi. Şu karşılığı verdi: "Eh, niyet bulunca dua ederim."
İşte niyet...
İhlâs konusuna gelince...
Önce, ihlasın önemini belirten iki ayet-i kerimeyi alalım:
"Onlara verilen emir; pâk, temiz, ihlâs sahibi olarak Allah'a kullukta bulunup ibadet etmeleridir. Yol O'na çıkar. Din O'nundur." (Beyyine, 5).
"Ayık olunuz, Allah'ın zatına ulaştıracak yol -din- pak, temiz içinde ihlâs olandır.." (Zümer, 3).
Peygamber Efendimiz bir kudsî hadisi şöyle anlatır:
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "İhlâs, sırrımın bir bölümüdür. Onu kullarım arasında, sevdiğimin kalbine emanet bıraktım."
İhlâs çok önemlidir. Derler ki: Maruf-i Kerhî Hz. kendini döver ve şöyle derdi: "Ey nefsim, ihlâs sahibi ol ki kurtulasın."
Şunu bilesin ki: Herhangi bir şeye, kendi cinsinden olmayan yabancı bir şeyin karışması sonunda, ortaya şüpheli bir durum çıkar. İşte, yapılan işe böyle bir şüphe karışmadığı takdirde, temiz olur ve halis adını alır. Ve bu temiz işin sahibine muhlis, işine de ihlâs denir.
İhlâs, kötüden uzak olup, iyinin de derecesini gösteren bir haldir. İhlasın esas manasını şu ayet-i kerime bize daha iyi anlatır: "Hayvanın tersi ile kanı arasından gelen halis süt, içenlerin boğazına hoşça akar." (Nahl, 66).
Bir iş, gösterişten azade ve Allah için olursa, adına halis denir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.