II. Meşrutiyet dönemi ve Kolağası Mustafa Kemal -2-
Celal Bayar, hatıratında bu teklif konusunda şunu yazar
12.07.2025 00:50:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Celal Bayar, hatıratında bu teklif konusunda şunu yazar:
"Ankara'da Atatürk'ün sofrasında bulunduğumuz sıralarda bizzat kendisi bu bahsi açmış:
'O zaman yapmış olduğum bu teklif tam mânâsıyla kabul ve tatbik olunmuş bulunsaydı, birçok felaketlerin önü alınabilirdi' demişti."
Aynı süreçte, Mustafa Kemal Selanik'te kumandanlıkları böyle kişilerin elinden kurtarmak, ordunun durumunu düzeltmek maksadıyla gizli bir cemiyet kurdu.
"… Cemiyetin ilk idare heyetinde (yönetim kurulunda) Nuri Bey (Nuri Conker), Fuat Bey (Fuat Bulca), Rasim Bey (Bilecik Mebusu), Mahmut Bey (Mahmud Soydan), Topçu Hamdi Bey bulunuyorlardı.
… Teşkilat bitmeden Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'dan gelen bir telgrafnamede Mustafa Kemal Bey'in acilen İstanbul'a izamı (yollanması) emrediliyordu.
…Mustafa Kemal Bey'in, Selanik'teki faaliyeti, Selanik'teki kıtaat (askerî birlik) üzerindeki nüfuzu bazılarını korkutuyordu…"
Bu gizli cemiyeti kurmadan evvel, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin mensupları onu öldürmek için birini tutar.
"... Mustafa Kemal Bey, bir gün ordu Erkan-ı Harbiye Dairesi'ndeki vazifesinde meşgul olurken birdenbire odaya bir mülazım, Mustafa Kemal Bey'in kongrede ortaya attığı ve sonrada üzerinde ehemmiyetle durduğu 'ordunun siyasetle alakasını kesmek' tezi üzerinde kendisiyle uzun uzadıya görüşmüş.
Mustafa Kemal Bey kuşkulanmış, masasının çekmecesinde hazır bulunan tabancayı lüzumu anında kolaylıkla kullanabilmesi için çekmecenin gözünü usulcacık çekmiş ve mülazım efendinin sorduklarına bu şekilde cevap vermiş.
Mustafa Asım Efendi, hayret ve dikkatle dinledikten sonra;
'Mustafa Kemal Bey! Ben ne yazık ki, seni öldürmek vazifesi ile buraya gelmiştim. Anladım ki çok haklısın. Şimdi ben onları öldürmek isterim' demiş ve gitmiştir."
Bu satırları okuduğunuzda, Mustafa Kemal Paşa'nın hayatının her döneminde vatan ve millet bağımsızlığının derdinde olduğunu ve hiçbir tehditten etkilenmediğini göreceksiniz.
Mustafa Kemal'in bağımsızlık fikrine bir örnek…
Bu şartlarda orduyu ve memleketi kurtarma hevesi ile Salih Bozok'a şunları yazmıştır:
"Salihciğim,
Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye 1. Şube'ye memur edildim… Herkes birbirinden korkuyor. Abdülhamit devrinde olduğu gibi!
Orduyu, memleketi kurtarmak için çok fedakârane çalışmak lazım, başka çare yok…"
Aynı azim ve kararlılıkla Derne'de müdafaalarda bulunmuş, 25-26 Nisan 1912'de Trablusgarp Savaşı esnasında, Ayn-ı Mansur Karargâhı'ndan gönderdiği mektubunu büyük bir asker edası ile;
"Vatan mutlaka selamet bulacak. Millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin selamet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
Derne Kuvvetleri Kumandanı M. Kemal" diye bitiriyordu.
"İstanbul'a giden yüksek rütbeli bir kurmay subayı, merhum Mahmut Şevket Paşa'ya Mustafa Kemal'in faaliyetini kötü anlamlara büründürerek jurnal etmişti.
Telaşa düşen Nezaret de derhal Mustafa Kemal'i Yemen'e Asir Fırkası (tümeni) Kurmaylığına tayin etmişse ne adı geçen makam ne de Selanik garnizonuna bu nakil ve tayin işittirilmemiştir.
İstanbul'a varınca bu vazifeden vazgeçilmiş, Umumî Kurmay Heyeti şubelerinden birinde masasız ve sandalyesiz bir memuriyete naklolunmuştu.
İtalya'nın, Garp Trablus vilayetimize ani hücumu ile hükûmetten zorla izin alıyor ve Mısır yolu ile Tanin gazetesi muhabiri olarak Sirenaik'e (bugünkü Libya'dır) ulaşıyor.
Derne çöllerinde bin bir mahrumiyet içinde, yerli askerlerle İtalyanları bir yıl şehirlerden dışarı çıkarmıyor…
Osmanlı'nın İtalyanlarla sulh akdi yaptığı sıralarda gene Mısır istikametinden anavatana dönüyor.
… İskenderiye'de vapur beklerken Balkan felaketini öğreniyor… İtalya ve Romanya yollarıyla anavatana kavuşan Mustafa Kemal, düşmanı Çatalca ve Bolayır cephelerinde buldu.
Bolayır cehpesinde Bay Fethi Okyar'ın reis bulunduğu kuvvetlerin kurmay heyetinin harekât dairesine tayini tercih eden Mustafa Kemal, Balkan sulhune kadar Rumeli'nin istihlasına (kurtarılmasına) çalışanlar arasında Trakya'da muvaffakiyetli hareketler ifşa etmişti.
Balkan sulhundan sonra Sofya Ateşemiliterliği ile ordudan uzaklaştırılan Mustafa Kemal, umumi harbin başlaması ile vazife istemiş ve 19. Ordu Komutanlığı ile orduya dönmüştü." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
"Ankara'da Atatürk'ün sofrasında bulunduğumuz sıralarda bizzat kendisi bu bahsi açmış:
'O zaman yapmış olduğum bu teklif tam mânâsıyla kabul ve tatbik olunmuş bulunsaydı, birçok felaketlerin önü alınabilirdi' demişti."
Aynı süreçte, Mustafa Kemal Selanik'te kumandanlıkları böyle kişilerin elinden kurtarmak, ordunun durumunu düzeltmek maksadıyla gizli bir cemiyet kurdu.
"… Cemiyetin ilk idare heyetinde (yönetim kurulunda) Nuri Bey (Nuri Conker), Fuat Bey (Fuat Bulca), Rasim Bey (Bilecik Mebusu), Mahmut Bey (Mahmud Soydan), Topçu Hamdi Bey bulunuyorlardı.
… Teşkilat bitmeden Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'dan gelen bir telgrafnamede Mustafa Kemal Bey'in acilen İstanbul'a izamı (yollanması) emrediliyordu.
…Mustafa Kemal Bey'in, Selanik'teki faaliyeti, Selanik'teki kıtaat (askerî birlik) üzerindeki nüfuzu bazılarını korkutuyordu…"
Bu gizli cemiyeti kurmadan evvel, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin mensupları onu öldürmek için birini tutar.
"... Mustafa Kemal Bey, bir gün ordu Erkan-ı Harbiye Dairesi'ndeki vazifesinde meşgul olurken birdenbire odaya bir mülazım, Mustafa Kemal Bey'in kongrede ortaya attığı ve sonrada üzerinde ehemmiyetle durduğu 'ordunun siyasetle alakasını kesmek' tezi üzerinde kendisiyle uzun uzadıya görüşmüş.
Mustafa Kemal Bey kuşkulanmış, masasının çekmecesinde hazır bulunan tabancayı lüzumu anında kolaylıkla kullanabilmesi için çekmecenin gözünü usulcacık çekmiş ve mülazım efendinin sorduklarına bu şekilde cevap vermiş.
Mustafa Asım Efendi, hayret ve dikkatle dinledikten sonra;
'Mustafa Kemal Bey! Ben ne yazık ki, seni öldürmek vazifesi ile buraya gelmiştim. Anladım ki çok haklısın. Şimdi ben onları öldürmek isterim' demiş ve gitmiştir."
Bu satırları okuduğunuzda, Mustafa Kemal Paşa'nın hayatının her döneminde vatan ve millet bağımsızlığının derdinde olduğunu ve hiçbir tehditten etkilenmediğini göreceksiniz.
Mustafa Kemal'in bağımsızlık fikrine bir örnek…
Bu şartlarda orduyu ve memleketi kurtarma hevesi ile Salih Bozok'a şunları yazmıştır:
"Salihciğim,
Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye 1. Şube'ye memur edildim… Herkes birbirinden korkuyor. Abdülhamit devrinde olduğu gibi!
Orduyu, memleketi kurtarmak için çok fedakârane çalışmak lazım, başka çare yok…"
Aynı azim ve kararlılıkla Derne'de müdafaalarda bulunmuş, 25-26 Nisan 1912'de Trablusgarp Savaşı esnasında, Ayn-ı Mansur Karargâhı'ndan gönderdiği mektubunu büyük bir asker edası ile;
"Vatan mutlaka selamet bulacak. Millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin selamet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
Derne Kuvvetleri Kumandanı M. Kemal" diye bitiriyordu.
"İstanbul'a giden yüksek rütbeli bir kurmay subayı, merhum Mahmut Şevket Paşa'ya Mustafa Kemal'in faaliyetini kötü anlamlara büründürerek jurnal etmişti.
Telaşa düşen Nezaret de derhal Mustafa Kemal'i Yemen'e Asir Fırkası (tümeni) Kurmaylığına tayin etmişse ne adı geçen makam ne de Selanik garnizonuna bu nakil ve tayin işittirilmemiştir.
İstanbul'a varınca bu vazifeden vazgeçilmiş, Umumî Kurmay Heyeti şubelerinden birinde masasız ve sandalyesiz bir memuriyete naklolunmuştu.
İtalya'nın, Garp Trablus vilayetimize ani hücumu ile hükûmetten zorla izin alıyor ve Mısır yolu ile Tanin gazetesi muhabiri olarak Sirenaik'e (bugünkü Libya'dır) ulaşıyor.
Derne çöllerinde bin bir mahrumiyet içinde, yerli askerlerle İtalyanları bir yıl şehirlerden dışarı çıkarmıyor…
Osmanlı'nın İtalyanlarla sulh akdi yaptığı sıralarda gene Mısır istikametinden anavatana dönüyor.
… İskenderiye'de vapur beklerken Balkan felaketini öğreniyor… İtalya ve Romanya yollarıyla anavatana kavuşan Mustafa Kemal, düşmanı Çatalca ve Bolayır cephelerinde buldu.
Bolayır cehpesinde Bay Fethi Okyar'ın reis bulunduğu kuvvetlerin kurmay heyetinin harekât dairesine tayini tercih eden Mustafa Kemal, Balkan sulhune kadar Rumeli'nin istihlasına (kurtarılmasına) çalışanlar arasında Trakya'da muvaffakiyetli hareketler ifşa etmişti.
Balkan sulhundan sonra Sofya Ateşemiliterliği ile ordudan uzaklaştırılan Mustafa Kemal, umumi harbin başlaması ile vazife istemiş ve 19. Ordu Komutanlığı ile orduya dönmüştü." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.