İki çıplak bir hamama yakışır...

Kim ne derse desin eskilerin deyimiyle seçim sathı mailine girmiş durumdayız. Siyaset esnafının attığı çığlıklara pardon nutuklara bakılırsa tüm partiler seçime hazırlanmaya başladı. Bu hazırlık çok başka. Zira seçim döneminin sonuna kadar kalmak için deniz aşırı talimatlarla milletin sırtında tepinenler milletin oyuna talip olacaklar. Bununda onlar için ne kadar zor bir iş olacağını varın siz hesap edin.

Önce Kemal Derviş'in ortaya attığı seçim ekonomiyi etkilemez lafı pek çoğuna sinyali çakmış olacak ki etekleri tutuştu. Sayın Yılmaz, tek kurtuluş ipi olduğuna inandığı AB borusunu öttürdükçe öttürüyor. Zira bu konuda Türkiye'ye yol aldırırsa (yolun sonuna vardırırsa), bir de HADEP'in desteğiyle barajı aşıp ANAP tezgahını seçim sonrası açmayı düşlüyor.

Bahçeli'nin daha doğrusu MHP'nin durumu ise daha vahim. 'Terörist başını asacağız' diye söylenip dururken bu söylemlerinin de buharlaşmasıyla kahroluyorlar. Bu nedenle idamın kaldırılması ile ilgili çalışmalara karşın, 'ne olur bize acıyın' diyorlar. Onların şansı ANAP'tan da kötü. Türkiyedeyken sesi çıkmaz ve istikrarın en uyumlu lideri olan sayın Bahçeli, Çin'e gidince sesini arttırarak Türkiye'ye mesajlar yolladı. Hatta çeşitli şartları olduğunu da söyledi, AB süreci için. Ardından terörist başının asılması gerektiğini belirterek asmayanları kınadı.

Buyrun cenaze namazına demezler mi şimdi? Sahiden yargının verdiği idam kararı dosyası nerede bekliyordu? Ben üç liderin kararıyla başbakanlıkta olduğunu biliyordum. Bakın aklıma ne geldi. IMF'ye verilen on altı sayfalık iyiniyet mektubunun içeriğini görünce sayın Bahçeli yine feryadı koparmıştı. Ancak altında kendi imzası olduğu da hatırlatılınca kendisinin iki sayfalık bir metin imzaladığını söylemişti. Anlaşılan birileri sayın Bahçeli'ye açığa imza attırarak altını dolduruyordu. Bunu da bildiğimiz için 'acaba idam dosyası da böyle mi bekletildi?' diye aklımıza gelmedi değil. Eee... bu da başka tür bir yönetim anlayışı demek ki...

Şimdi bu uzun hülasadan sonra yeniden seçim gündemine dönelim. Evet, seçim yaklaştıkça Sayın Müslüm Karabacak ağabeyin deyimiyle ihraç fazlası liderlerden ilginç açıklamalar gelmeye başladı. Ben yine ithal diyeyim. İthal bakanımız Derviş'in seçime yönelik tartışmaları açmasından sonra yepisyeni, ultra değişimci, piru pak, yeni yetme, iktidar düşleri gören siyasetçimiz; Dervişi fevkalade beğendiğini ve kendi politikalarının zeminini oluşturduğunu ve kendisini aralarında görmekten mutluluk duyacaklarını söyledi.

Kimi kastettiğimi çok iyi anladınız. Tayyip Bey, yeni yetme dememe kızmamalı. Yıllardır siyaset yaptığı savunmasına ise hiç girmemeli. Zira kendisi Ağustos 2001'den öncesini silip atmış durumda. Geçmişi ile ilgili sorulara 'bana onları sormayın, 2001 den sonrasını sorun' diyor.

O zamanlar iktidara gelmek için papaz elbisesi bile giyeceğini söyleyen Tayyip Bey, Ağustas 2001 den sonra da papaz duası yaparak 'Tanrı Amerika halkını ve başkanı korusun' diyordu. Biz yine kendisine itibar edelim ve son versiyon Tayyip Beyin iktidar söylemine bakalım.

Şişirile şişirile iktidar adayı olarak gösterilen Tayyip Bey'e soruluyor.

- Efendim bu ülkeyi düzeltecek programınız var mı?

- Cevap biz İstanbul belediyesini yönetirkeeeen. (Hoop. Olmadı o 2001 den önceydi)

- Değişim planınız nedir?...

- Eeeee...

Evet maalesef ilk seçimde iktidarız diyen Tayyip Bey'in Türkiye'nin kangrenleşmiş sorunlarına hiçbir programı yok. Ancak referansları var...

Bakınız Tayyip Bey ne diyor: Kemal Derviş'in ekonomi politikalarını büyük oranda benimsiyorum. Bir bakıma iktidara geldiğimizde bizim uygulayacağımız ekonomi programının zeminini oluşturuyor. Derviş, bizim partiye çok yakışır.

Tayyip Beyin kurtuluş planı Dervişin uyguladığı politikaların zemini üzerine inşa edilecekmiş. Özetle İMF dünya bankası ve küresel güçlerin dürtüklemeleriyle oluşan bir ekonomi idaresi olacak. Eski hamama yeni tasa ne gerek var öyleyse.

Derviş, iki yıldır ekonominin başında cenaze haline gelmiş reel ekonominin son çırpınışlarını gelişme diye yutturuyor kamu oyuna. Bu gelişmelerdeki başarıları sonucunda da gönderildiği kuruluşlarca en başarılı ekonomist seçiliyor.

Tayyip Bey de Dervişin kendi partisine çok yakışacağını söylüyor. Ne diyelim atalarımız söylemiş söyleyeceğini...