İstanbul'da düzenlenen 31'inci İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda İKÖ Dönem Başkanlığı'nı Türkiye devraldı.
Üç gün süren toplantıda Genel Sekreterliğe Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu getirildi.
Lefkoşe ve Ankara'yı siyasal açıdan en çok sevindiren karar ise Kıbrıs Türkü'nün tanınması oldu.
1965'lerde kurulan İKÖ'ye birkaç yıllık rötarla 1969'da katılan Türkiye, Ada'daki Türkler'i cemaat olarak gören İKÖ'de devlet bazında temsil ettirebilmek için yaklaşık 40 yıllık süreçte kararlı bir tavır takınamadı.
Müslüman-Arap çoğunluklu İKÖ, Ankara'ya sürekli temkinli yaklaştı.
Zaman zaman İran ve Irak ile yaşanan güç mücadedeleri, zaman zaman Arabistan'la ve Suriye ile yaşanan siyasal gelgitler bir yana; Ankara'yı Batı'nın piyonu olarak gören çoğu İKÖ temsilcisi ülke, İsrail karşısında Türkiye'nin kendi safında olmasını istedi.
Bir zamanlar Filistin Yönetimi adına Birleşmiş Milletler'de söz alarak Filistin davasını savunan Arafat'ın o zamanki pozisyonu hafızalarımıza kazanmış durumda.
Birleşmiş Milletler, Filistin'i ayrı bir devlet olarak tanımamasına rağmen Arafat'a böyle bir hakkı vermişti.
Kıbrıs Türkü de yıllardan beri İKÖ'de temsilci bulunduruyordu.
Kıbrıs Türk Yönetimi'ni, Dışişleri seviyesinde temsil eden Serdar Denktaş'ın konuşması anlamlıydı.
Serdar Denktaş karar için " Biz buraya Müslüman bir ümmetin parçası olarak geldik, buradan bir devlet olarak ayrılıyoruz'' dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısında, KKTC'nin, Annan Planı'nda öngörüldüğü gibi "Kıbrıs Türk Devleti" olarak anılması yönüne alınan kararın, "muhakkak bir ilerleme olduğunu" belirterek, bunun KKTC'nin yerini almadığını ve kendilerini istediği yere getirmediğini söyledi.
Bu noktada da tartışma odaklanıyor.
İKÖ ülkeleri KKTC'ye Annan gibi mi yaklaşacaklar yoksa; Ekonomik ve siyasal açılımlar yaparak Türkler'in kazanımlarını ileri bir boyuta taşıyabilecekler mi?
KKTC'nin tanınma konusundaki yatay kazanımının dikey bir kazanıma sokulması gerekiyor.
KKTC'ye verilen sözlerin ve vaadlerin gerçekliğini yakın zamanda göreceğiz.
İKÖ platformunda alınan zeminin sağlamlığını test etmiş olacağız.
Üç gün süren toplantıda Genel Sekreterliğe Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu getirildi.
Lefkoşe ve Ankara'yı siyasal açıdan en çok sevindiren karar ise Kıbrıs Türkü'nün tanınması oldu.
1965'lerde kurulan İKÖ'ye birkaç yıllık rötarla 1969'da katılan Türkiye, Ada'daki Türkler'i cemaat olarak gören İKÖ'de devlet bazında temsil ettirebilmek için yaklaşık 40 yıllık süreçte kararlı bir tavır takınamadı.
Müslüman-Arap çoğunluklu İKÖ, Ankara'ya sürekli temkinli yaklaştı.
Zaman zaman İran ve Irak ile yaşanan güç mücadedeleri, zaman zaman Arabistan'la ve Suriye ile yaşanan siyasal gelgitler bir yana; Ankara'yı Batı'nın piyonu olarak gören çoğu İKÖ temsilcisi ülke, İsrail karşısında Türkiye'nin kendi safında olmasını istedi.
Bir zamanlar Filistin Yönetimi adına Birleşmiş Milletler'de söz alarak Filistin davasını savunan Arafat'ın o zamanki pozisyonu hafızalarımıza kazanmış durumda.
Birleşmiş Milletler, Filistin'i ayrı bir devlet olarak tanımamasına rağmen Arafat'a böyle bir hakkı vermişti.
Kıbrıs Türkü de yıllardan beri İKÖ'de temsilci bulunduruyordu.
Kıbrıs Türk Yönetimi'ni, Dışişleri seviyesinde temsil eden Serdar Denktaş'ın konuşması anlamlıydı.
Serdar Denktaş karar için " Biz buraya Müslüman bir ümmetin parçası olarak geldik, buradan bir devlet olarak ayrılıyoruz'' dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısında, KKTC'nin, Annan Planı'nda öngörüldüğü gibi "Kıbrıs Türk Devleti" olarak anılması yönüne alınan kararın, "muhakkak bir ilerleme olduğunu" belirterek, bunun KKTC'nin yerini almadığını ve kendilerini istediği yere getirmediğini söyledi.
Bu noktada da tartışma odaklanıyor.
İKÖ ülkeleri KKTC'ye Annan gibi mi yaklaşacaklar yoksa; Ekonomik ve siyasal açılımlar yaparak Türkler'in kazanımlarını ileri bir boyuta taşıyabilecekler mi?
KKTC'nin tanınma konusundaki yatay kazanımının dikey bir kazanıma sokulması gerekiyor.
KKTC'ye verilen sözlerin ve vaadlerin gerçekliğini yakın zamanda göreceğiz.
İKÖ platformunda alınan zeminin sağlamlığını test etmiş olacağız.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005