(dünden devam?)
Cenab-ı Hak ayet-i kerimede, "Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür" (Zümer: 39/9) buyuruyor.
"Geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse" işte gerçek ilim sahibi odur.
Bunun için diyoruz ki, bilginin özü ve aslı Allah'ı tanımaktır, Allah'ı bilmektir. Marifet, bilmek marifetullah ise Allah'ı bilmek, tanımak demektir. Eğer ilim, insanı Allah'a taşıyorsa, o bilginin o ilmin fonksiyonu var demektir. O ilmin kıymeti vardır. Aksi takdirde o ilim, ilim değildir. İnsanı Allah'tan uzaklaştıran, Allah'a gitmesine mani olan bilginin, ilmin ilim olması mümkün değildir.
İlim öyle bir Burak'tır ki, insan ona bindiği zaman onu Cenab-ı Hakk'a taşıya. İşte böyle bir taşıma olursa, o taşımanın neticesinde tanıdığı Allah'a da kul olur. Ubudiyette, ibadette bulunur.
Birçok hadisi şerifte ilim öğrenmenin gerekliliği/farziyeti beyan edilirken, birçok hadis-i şerifte de ilim meclislerine katılmanın, ilim öğrenmenin faziletleri anlatılmıştır.
İşte o hadisi şeriflerden bazıları:
İbn Abbâs radiyallahu anh'dan;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cennet bahçelerine uğradığınız zaman faydalanın!" Dediler ki: "Ey Allah Resûlü! Cennet bahçeleri nedir?" Şöyle buyurdu: "Âlimlerin meclisleri." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim ilim talep etmek için bir yola girerse, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır." (Tirmizî ve Ebû Dâvud).
"Kim mescide bir şey öğrenmeye veya öğretmeye giderse haccı kabul edilmiş bir hacının aldığı sevap kadar sevabı olur." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Her kim ilim taleb etmek için bir yola girerse, cennet yollarından birine girmiş olur. Melekler kanatlarını ilim tâlibine, ondan hoşlandıkları için gererler. İlim talep edene, göklerdekiler, yerdekiler ve su içindeki balıklar bile günahlarının affı için Allah'tan mağfiret dilerler." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim bu mescidime bir hayır öğrenmek veya öğretmek için girerse Allah yolundaki mücahid gibi olur. Kim de sırf insanları dinlemek için girerse, başkasına ait olan bir şeyle gönül eğlendiren kimse gibi olur." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim ilim tahsil ederse, bu onun geçmiş (günahları için bir) keffâret olur."
"Kim ilim tahsili için yola çıkarsa, dönünceye dek Allah yolundadır." (Tirmizî).
"Sabahleyin çıkarken, ya âlim, ya ilim tâlibi, ya dinleyici, ya da onlara karşı sevgi besleyerek çık! Sakın beşincisi olma, helâk olursun."
(Râvi) Atâ der ki: Bana Mis'ar (b. Kidâm), "Sen bizde (yani rivayetlerimizde) olmayan beşincisini zikrettin, o ne ola ki?" deyince; "Beşincisi; ilme ve ehline nefret duyulmasıdır" diye cevap verdi. (Taberânî, el-Mu'cem'inde ve Bezzâr).
Allah Resûlü (s.a.a.), mescidde otururlarken üç kişi geldi. İkisi Allah Resûlünün yanında durdu; sonra biri halkada bir açıklık bulup oturdu. Diğeri de onun arkasına oturdu. Üçüncüsü ise arkasını dönüp gitti. Allah Resûlü (s.a.a.) (işini) bitirince, şöyle buyurdu: "Size bu üç kişinin durumunu bildireyim mi? Biri Allah'a iltica etti ve Allah onu barındırdı. Diğeri utandı, Allah da ondan hayâ etti. Ötekisi ise Allah'tan yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi." (Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Tirmizî).
"Kim birine bir ilim öğretirse, onunla amel edenin ecrini, öbürünün ecrinden hiçbir şey eksilmeksizin alır." (İbn Mâce).
"Şüphe yok ki; Allah, melekleri, gökler ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve denizdeki balıklar bile insanlara hayrı öğretene salât ederler." (Tirmizî).
"Vallahi hidâyet gayretinle birinin doğru yolu bulması, senin için kırmızı deve sürülerinden daha hayırlıdır." (Ebû Dâvud).
"Kim bildiği bir ilmi, kendisine sorulduğunda gizlerse, Allah da onu ateşten bir gemle gemler." (Tirmizî ve Ebû Dâvud).
"İnsanlara iyiliği öğretip de kendini unutan kişi, insanları aydınlatıp kendini yakan mum gibidir." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr).
"Kim ilmi, Allah'tan başkası için öğrenip onunla Allah'tan başkasının rızasını amaçlarsa ateşteki yerine hazırlansın." (Tirmizî).
"Kim, ilmi, sırf âlimlerle tartışmak, alçaklarla münâkaşa etmek ve onları mağlup edip insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah onu cehenneme koyar." (Tirmizî).
Cenab-ı Hak ayet-i kerimede, "Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür" (Zümer: 39/9) buyuruyor.
"Geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse" işte gerçek ilim sahibi odur.
Bunun için diyoruz ki, bilginin özü ve aslı Allah'ı tanımaktır, Allah'ı bilmektir. Marifet, bilmek marifetullah ise Allah'ı bilmek, tanımak demektir. Eğer ilim, insanı Allah'a taşıyorsa, o bilginin o ilmin fonksiyonu var demektir. O ilmin kıymeti vardır. Aksi takdirde o ilim, ilim değildir. İnsanı Allah'tan uzaklaştıran, Allah'a gitmesine mani olan bilginin, ilmin ilim olması mümkün değildir.
İlim öyle bir Burak'tır ki, insan ona bindiği zaman onu Cenab-ı Hakk'a taşıya. İşte böyle bir taşıma olursa, o taşımanın neticesinde tanıdığı Allah'a da kul olur. Ubudiyette, ibadette bulunur.
Birçok hadisi şerifte ilim öğrenmenin gerekliliği/farziyeti beyan edilirken, birçok hadis-i şerifte de ilim meclislerine katılmanın, ilim öğrenmenin faziletleri anlatılmıştır.
İşte o hadisi şeriflerden bazıları:
İbn Abbâs radiyallahu anh'dan;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cennet bahçelerine uğradığınız zaman faydalanın!" Dediler ki: "Ey Allah Resûlü! Cennet bahçeleri nedir?" Şöyle buyurdu: "Âlimlerin meclisleri." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim ilim talep etmek için bir yola girerse, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır." (Tirmizî ve Ebû Dâvud).
"Kim mescide bir şey öğrenmeye veya öğretmeye giderse haccı kabul edilmiş bir hacının aldığı sevap kadar sevabı olur." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Her kim ilim taleb etmek için bir yola girerse, cennet yollarından birine girmiş olur. Melekler kanatlarını ilim tâlibine, ondan hoşlandıkları için gererler. İlim talep edene, göklerdekiler, yerdekiler ve su içindeki balıklar bile günahlarının affı için Allah'tan mağfiret dilerler." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim bu mescidime bir hayır öğrenmek veya öğretmek için girerse Allah yolundaki mücahid gibi olur. Kim de sırf insanları dinlemek için girerse, başkasına ait olan bir şeyle gönül eğlendiren kimse gibi olur." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de).
"Kim ilim tahsil ederse, bu onun geçmiş (günahları için bir) keffâret olur."
"Kim ilim tahsili için yola çıkarsa, dönünceye dek Allah yolundadır." (Tirmizî).
"Sabahleyin çıkarken, ya âlim, ya ilim tâlibi, ya dinleyici, ya da onlara karşı sevgi besleyerek çık! Sakın beşincisi olma, helâk olursun."
(Râvi) Atâ der ki: Bana Mis'ar (b. Kidâm), "Sen bizde (yani rivayetlerimizde) olmayan beşincisini zikrettin, o ne ola ki?" deyince; "Beşincisi; ilme ve ehline nefret duyulmasıdır" diye cevap verdi. (Taberânî, el-Mu'cem'inde ve Bezzâr).
Allah Resûlü (s.a.a.), mescidde otururlarken üç kişi geldi. İkisi Allah Resûlünün yanında durdu; sonra biri halkada bir açıklık bulup oturdu. Diğeri de onun arkasına oturdu. Üçüncüsü ise arkasını dönüp gitti. Allah Resûlü (s.a.a.) (işini) bitirince, şöyle buyurdu: "Size bu üç kişinin durumunu bildireyim mi? Biri Allah'a iltica etti ve Allah onu barındırdı. Diğeri utandı, Allah da ondan hayâ etti. Ötekisi ise Allah'tan yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi." (Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Tirmizî).
"Kim birine bir ilim öğretirse, onunla amel edenin ecrini, öbürünün ecrinden hiçbir şey eksilmeksizin alır." (İbn Mâce).
"Şüphe yok ki; Allah, melekleri, gökler ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve denizdeki balıklar bile insanlara hayrı öğretene salât ederler." (Tirmizî).
"Vallahi hidâyet gayretinle birinin doğru yolu bulması, senin için kırmızı deve sürülerinden daha hayırlıdır." (Ebû Dâvud).
"Kim bildiği bir ilmi, kendisine sorulduğunda gizlerse, Allah da onu ateşten bir gemle gemler." (Tirmizî ve Ebû Dâvud).
"İnsanlara iyiliği öğretip de kendini unutan kişi, insanları aydınlatıp kendini yakan mum gibidir." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr).
"Kim ilmi, Allah'tan başkası için öğrenip onunla Allah'tan başkasının rızasını amaçlarsa ateşteki yerine hazırlansın." (Tirmizî).
"Kim, ilmi, sırf âlimlerle tartışmak, alçaklarla münâkaşa etmek ve onları mağlup edip insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah onu cehenneme koyar." (Tirmizî).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016




















































































