İmam Ali’den sözler -16-
Beyt'ul-Maldan hırsızlık yapan iki kişiyi Hz. Ali (a.s)'ın yanına getirdiler
08.08.2025 00:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Beyt'ul-Maldan hırsızlık yapan iki kişiyi Hz. Ali (a.s)'ın yanına getirdiler; onlardan birisi Beyt'ül-Maldan olan bir köle idi; diğeri ise halkın kölelerinden idi. İmam (a.s) onların hakkında şöyle buyurdu:
"Bu (köle) Beyt'ül-Maldandır, ona had uygulanmaz; zira Beyt'ül-Maldan olan, Allah'ın malı olandan bir miktarını yemiştir. Ama diğerine gelince ona şiddetli bir had uygulayın."
"Eğer ayaklarım bu sürçme yerlerinde sabit kalırsa (fitnelerden kurtulup hilafetim sarsmazsa), bir takım şeyleri değiştireceğim."
"Yakini bir ilimle bilin ki, bir kulun hilesi ne kadar büyük, talebi ne kadar şiddetli ve planı ne kadar güçlü olursa olsun, Allah'ın kitabında kendisine takdir edilmişten başkası ulaşmaz.
Zayıf ve tedbirsiz birine de, Allah'ın takdir ettiğinin ulaşmasına kimse engel olamaz.
Bunu bilen ve amel eden kimsenin huzur ve menfaati herkesten daha çoktur. Bu hakikati görmeyen ve şek edenin ise bela ve ziyanı herkesten daha çoktur.
Birçok insan hakkın nimetine mazhar olduğu halde nimet sebebiyle yavaş yavaş Allah'ın cezasına yakın olur. Birçok belaya duçar olan kimseye ise bu sıkıntıdan dolayı Allah'ın ihsanı ulaşır. Ey bu sözlerden yararlanan şükrünü arttır, acele davranma ve rızkının sonunda dur (takdire razı ol)."
"İlminizi cehalet, yakınınızı de şüphe haline getirmeyin. Öğrendiğiniz zaman amel edin, yakine eriştiğinizde teşebbüs edin."
"Tamah, insanı helake uğratandır, kurtaran değil; kefildir, vefa gösteren değil. Birçok su içen, suya kanmadan boğazına tıkanır. Rekabet edilen şey ne kadar büyük olursa, onu kaybetmenin musibeti daha büyük olur. Arzular basiret gözlerini köreltir ve nasip, peşinden koşmayana ulaşır."
"Allah'ım, zahirimin insanların gözünde güzel, batınımın ise senden gizlemeye çalıştıklarımla çirkin olmasından sana sığınırım. Senin de bildiğin şeyleri koruyarak zahirimin güzel, sana getireceğim amellerimin ise çirkin olmasından, böylece halka yakın, senin hoşnutluğuna uzak düşmekten sana sığınırım."
"Hayır, ardında aydın bir gün olan karanlık bir geceyi, gücü ve kuvvetiyle sona erdirdiğimiz Allah'a andolsun ki şöyle ve böyle olacaktır."
"Sürekli yaptığın az iş, usanacağın çok işten daha ümit vericidir."
"Nafileler farzlara zarar verdiğinde, onları terk edin."
"Kıyamet yolculuğunun uzaklığını düşünen hazırlıklı olur."
"Düşünmek, gözlerle görmek gibi değildir; zira bazen gözler sahibine yalan söyler; ama akıl kendisinden öğüt isteyene ihanet etmez."
"Sizinle öğüt arasında, gurur ve bencillik perdesi vardır."
"Cahilleriniz gereksiz yere işi arttırır; âlimleriniz ise olması gerekeni erteler."
"İlim, bahanecilere her türlü özür kapısını kapatmıştır."
"Ölümü acele irade edilenler, mühlet istiyorlar; mühlet verilenler ise ertelenmesini diliyorlar."
"Halkın "ne mutlu ona" dediği kimseye, zaman kötü bir günü gizler."
(Kaderden sorduklarında şöyle buyurdular:) "Karanlık bir yoldur, o yola girmeyiniz; derin bir denizdir, ona dalmayınız; ilahi bir sırdır, onu keşfetmek için kendinizi zahmete düşürmeyiniz."
"Allah bir kulu rezil ettiği zaman, ilmi ondan men eder (onu ilimden mahrum kılar)."
"Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü, onu benim gözümde büyütmüştü. Karnının esaretinden kurtulmuş, ulaşamayacağı şeyi arzu etmiyor, ulaştığı şeyde aşırıya gitmiyordu.
Çoğu zaman susuyordu; konuşunca konuşmacılara üstün geliyor, soranların susuzluğunu (marifetinin berraklığıyla) gideriyordu.
Görünüşte zayıf ve güçsüz sayıyorlardı. Ama ciddiyet zamanında kızgın bir aslan ve zehirli bir çöl yılanı kesilirdi.
Hâkimin yanına gelinceye kadar delil ikame etmezdi. Benzerinde özür bulduğu bir işte, özrünü dinleyinceye kadar hiç kimseyi kınamazdı.
Ağrısını, dindikten sonra söylerdi. Söylediği şeyi yapar, yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlup olsa da susmakta mağlup olmazdı.
Duymayı konuşmaktan daha çok isterdi. İki işle karşılaşınca, hangisinin nefsine daha yakın olduğuna bakar, ona muhalefet ederdi.
Bu çeşit huylara sanlın, onları elde etmek için yarışın, onların hepsine gücünüz yetmese de, bilin ki azını elde etmek çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır."
"Allah, kendisine karşı yapılan günaha azap vaat etmeseydi bile, nimetlerine şükretmek için isyan edilmemesi gerekirdi." (Nehc'ul Belağa'dan)
"Bu (köle) Beyt'ül-Maldandır, ona had uygulanmaz; zira Beyt'ül-Maldan olan, Allah'ın malı olandan bir miktarını yemiştir. Ama diğerine gelince ona şiddetli bir had uygulayın."
"Eğer ayaklarım bu sürçme yerlerinde sabit kalırsa (fitnelerden kurtulup hilafetim sarsmazsa), bir takım şeyleri değiştireceğim."
"Yakini bir ilimle bilin ki, bir kulun hilesi ne kadar büyük, talebi ne kadar şiddetli ve planı ne kadar güçlü olursa olsun, Allah'ın kitabında kendisine takdir edilmişten başkası ulaşmaz.
Zayıf ve tedbirsiz birine de, Allah'ın takdir ettiğinin ulaşmasına kimse engel olamaz.
Bunu bilen ve amel eden kimsenin huzur ve menfaati herkesten daha çoktur. Bu hakikati görmeyen ve şek edenin ise bela ve ziyanı herkesten daha çoktur.
Birçok insan hakkın nimetine mazhar olduğu halde nimet sebebiyle yavaş yavaş Allah'ın cezasına yakın olur. Birçok belaya duçar olan kimseye ise bu sıkıntıdan dolayı Allah'ın ihsanı ulaşır. Ey bu sözlerden yararlanan şükrünü arttır, acele davranma ve rızkının sonunda dur (takdire razı ol)."
"İlminizi cehalet, yakınınızı de şüphe haline getirmeyin. Öğrendiğiniz zaman amel edin, yakine eriştiğinizde teşebbüs edin."
"Tamah, insanı helake uğratandır, kurtaran değil; kefildir, vefa gösteren değil. Birçok su içen, suya kanmadan boğazına tıkanır. Rekabet edilen şey ne kadar büyük olursa, onu kaybetmenin musibeti daha büyük olur. Arzular basiret gözlerini köreltir ve nasip, peşinden koşmayana ulaşır."
"Allah'ım, zahirimin insanların gözünde güzel, batınımın ise senden gizlemeye çalıştıklarımla çirkin olmasından sana sığınırım. Senin de bildiğin şeyleri koruyarak zahirimin güzel, sana getireceğim amellerimin ise çirkin olmasından, böylece halka yakın, senin hoşnutluğuna uzak düşmekten sana sığınırım."
"Hayır, ardında aydın bir gün olan karanlık bir geceyi, gücü ve kuvvetiyle sona erdirdiğimiz Allah'a andolsun ki şöyle ve böyle olacaktır."
"Sürekli yaptığın az iş, usanacağın çok işten daha ümit vericidir."
"Nafileler farzlara zarar verdiğinde, onları terk edin."
"Kıyamet yolculuğunun uzaklığını düşünen hazırlıklı olur."
"Düşünmek, gözlerle görmek gibi değildir; zira bazen gözler sahibine yalan söyler; ama akıl kendisinden öğüt isteyene ihanet etmez."
"Sizinle öğüt arasında, gurur ve bencillik perdesi vardır."
"Cahilleriniz gereksiz yere işi arttırır; âlimleriniz ise olması gerekeni erteler."
"İlim, bahanecilere her türlü özür kapısını kapatmıştır."
"Ölümü acele irade edilenler, mühlet istiyorlar; mühlet verilenler ise ertelenmesini diliyorlar."
"Halkın "ne mutlu ona" dediği kimseye, zaman kötü bir günü gizler."
(Kaderden sorduklarında şöyle buyurdular:) "Karanlık bir yoldur, o yola girmeyiniz; derin bir denizdir, ona dalmayınız; ilahi bir sırdır, onu keşfetmek için kendinizi zahmete düşürmeyiniz."
"Allah bir kulu rezil ettiği zaman, ilmi ondan men eder (onu ilimden mahrum kılar)."
"Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü, onu benim gözümde büyütmüştü. Karnının esaretinden kurtulmuş, ulaşamayacağı şeyi arzu etmiyor, ulaştığı şeyde aşırıya gitmiyordu.
Çoğu zaman susuyordu; konuşunca konuşmacılara üstün geliyor, soranların susuzluğunu (marifetinin berraklığıyla) gideriyordu.
Görünüşte zayıf ve güçsüz sayıyorlardı. Ama ciddiyet zamanında kızgın bir aslan ve zehirli bir çöl yılanı kesilirdi.
Hâkimin yanına gelinceye kadar delil ikame etmezdi. Benzerinde özür bulduğu bir işte, özrünü dinleyinceye kadar hiç kimseyi kınamazdı.
Ağrısını, dindikten sonra söylerdi. Söylediği şeyi yapar, yapmadığı şeyi söylemezdi. Sözde mağlup olsa da susmakta mağlup olmazdı.
Duymayı konuşmaktan daha çok isterdi. İki işle karşılaşınca, hangisinin nefsine daha yakın olduğuna bakar, ona muhalefet ederdi.
Bu çeşit huylara sanlın, onları elde etmek için yarışın, onların hepsine gücünüz yetmese de, bilin ki azını elde etmek çoğunu terk etmekten daha hayırlıdır."
"Allah, kendisine karşı yapılan günaha azap vaat etmeseydi bile, nimetlerine şükretmek için isyan edilmemesi gerekirdi." (Nehc'ul Belağa'dan)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.