"Sen ancak bir uyarıcısın. Her kavim için de bir yol gösteren vardır." (Rad, 7) ayetini Kur'an'ı hatmeden herkes illaki okumuştur.
Bu ayet hakkında İmam Muhammed Bakır şöyle diyor: "Uyarıcı Resûlullah'dır. Bizden her zaman insanları Allah'ın peygamberinin getirdiği şeylere hidayet eden bir yol gösterici vardır. Resûlullah'dan sonra yol gösterici Ali'dir ve O'nun ardından birbirinden sonra gelen vasilerdir." (Rad, 7)
Evet, Peygamber Efendimizden, Ümmeti Muhammed'in hidayet önderi İmam Ali'dir. İmam Ali hakkında 300'den fazla ayet nazil olduğu, binlerce hadisi şerif olduğu Sünni kaynaklarda mevcuttur. Ben sadece burada sadece üç hadis-i şerifi aktaracağım.
Resûlullah (s.a.v) buyurdu ki; "Ben öğrendiğim her şeyi mutlaka Ali'ye de öğrettim. O, Benim ilim şehrimin kapısıdır."
"Sen, Benim ilmimin kapısısın. Senin evlatların Benim evlatlarımdır. Senin etin Benim etimdir. Senin kanın Benim kanımdır."
"Ben ilmin şehriyim. Ali onun kapısıdır. Allah (c.c) şöyle buyurdu; "Evlere kapılarından girin" (Bakara, 185) O halde kim, ilim istiyorsa kapısından girsin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh, 47-48)
Milletimizin erkek evlatlarına en çok verdikleri ikinci isim Ali'dir. Ama bizler, milletimiz İmam Ali Efendimizi tanıyor muyuz veya ne kadar tanıyoruz? İki bölümlük bu yazımda İmam Ali Efendimizi, Prof. Dr. Haydar Baş'ın aynı adlı eserinden özetle anlatmaya çalışacağım;
"Hz. Ali Efendimiz, bizzat Hz. Peygamber'in elinde büyümüştür. Çocukluk yıllarını anlatırken şöyle der:
"Çocukluğum Resûlullah'ın evinde geçti. Beni, O büyüttü. Beni şefkatle kucağına alır, lokmayı çiğneyip ağzıma koyardı. Onun o güzelim kokusu elvan, elvan ruhumu okşardı. Sözlerimde yalana, davranışlarımda bir kusur ve cahilliğe asla rastlamadı.
Yüce Allah, gece ve gündüz O'nunla birlikte olup dünyanın yücelikleri ve iyilikleri konusunda O'nu eğitmesi için süt çağından hemen sonra büyük melekleri Resûlllah'ın yanına verdi. Ben de tıpkı süt çağındaki bir bebek gibi Peygamber'e uymakta ve O'nu izlemekteydim.
İslam henüz hiçbir eve girmemişken, sadece Resûlullah'la Hatice'nin Müslüman olduğu dönemde Ben üçüncü Müslüman'dım" diye buyurur.
Tarihi gerçekler göstermektedir ki Peygamberimiz, Hz. Ali'yi evine götürdüğü ilk günden beri, O'nu asla kendi başına bırakmamıştır.
Hz. Ali, her zaman Peygamberle beraberdi. Hz. Peygamber ibadet için şehir dışındaki dağlara ve çöllere gittiği vakit bile Hz. Ali'yi yanında götürdü.
Resûlullah, üç yıl boyunca genel bir davette bulunmadı. Sadece kabul edeceğine inandığı kişilere tebliğ yapmıştır.
"Ve en yakın akrabalarını korkut. İnananlardan Sana uyanlara karşı sevgi kanadını indir, mütevazı ol. Sana isyan ederlerse, de ki; şüphe yok ki, Ben sizin için yaptıklarınızdan uzağım." (Şuara, 214-216)
Bu ayetin nazil olmasının ardından Allah Resulü, kendisine yardımcı olması için Hz. Ali'yi çağırdı ve Ben-i Haşim'in büyüklerinden 40 kişiyi yemeğe davet etti.
Aralarında amcaları Ebu Talib, Ebu Leheb, Hamza, Abbas da vardı.
Peygamberimiz onlarla konuşmak istediğinde, Ebu Leheb atılarak, "Arkadaşınız sizi büyüledi" dedi ve topluluk dağıldı. Bunun üzerine Peygamber ertesi gün yine davet verilmesini kararlaştırdı. Belirlenen vakitte herkes geldi.
Hz. Peygamber (s.a.v), "Ey Abdulmuttaliboğulları! Kendisinden başka tapacak ilah bulunmayan Allah'a and olsun ki Ben, size ve tüm insanlara Allah'ın elçisi olarak gönderildim. Allah'ım Bana emir verdi ki, sizi Allah'ın birliğine ve Benim risaletime davet edeyim." şeklinde bir konuşma yaparak, içinizden kim, 'Bana bu yolda yardım edip, kardeşim, vasim ve Benden sonra halife olmak ister?' diye sordu. Kimse müspet bir cevap vermedi. O tarihte henüz 15 yaşında bile olmayan Hz. Ali, "Ey Allah'ın Peygamberi! Sana bu yolda ben yardım edeceğim" diye üç kez söz aldı.
Ancak Resûlullah, O'na oturmasını emretti ve oradakilere tekrar sordu. Hz. Ali, tekrar ayağa kalkarak kendinin yardım edeceğini beyan etti.
Hz. Ali'den başka hiç kimse ayağa kalkmadı. Bunun üzerine Resûlullah, Hz. Ali'nin elini sıkıp şöyle buyurdu: "Bu Ali, Benim kardeşim, vasim ve halifemdir. O'nu dinleyin, O'na itaat edin."
Yine Taif'de Hz. Peygamber, çocuklar ve köleler tarafından taşlanırken, Hz. Ali ve Zeyd b. Harise atılan taşlara siper olmuşlardır."
(yarın devam edelim)…
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019