İmam Bakır (a.s.) ahireti hatırlayarak hüzünlenirdi
Câbir bin Abdullah diyor ki: “İmam Bâkır (a.s.) bir gün evden dışarı çıktıklarında şöyle buyurdular
16.09.2023 18:08:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Câbir bin Abdullah diyor ki: "İmam Bâkır (a.s.) bir gün evden dışarı çıktıklarında şöyle buyurdular:
'Ey Câbir, Allah'a and olsun ki, kalbim meşgul ve mahzun olduğu halde sabahladım.'
İmam'a (a.s.), 'Canım sana feda olsun, hüznün nedir? Kalbinin meşguliyeti nedir? Bunların hepsi dünya için midir?' diye sorduğumda, buyurdular ki: Hayır, ya Câbir, ahiret gamı ve hüznü içindir."
"Kimin kalbine imanın hâlis hakikati girerse, dünya süslerinden yüz çevirir. Gerçekten dünya süsleri oyuncak ve eğlencedir. Ama ahiret evi, odur gerçek hayat.
Ey Câbir! Mü'mine, dünya hayatının şatafatına ve yaldızına yönelip bel bağlaması yakışmaz. Bil ki, dünyaya uyanlar, gaflet, gurur ve cehalet ehlindendirler.
Ahiret tâlipleri ise inanan, amel eden, dünyaya meyilsiz olan, ilim ve fıkıh ehli, düşünüp ibret almaktan ve Allah'ı anmaktan bıkmayan kimselerdir.
Ey Câbir! Bil ki, takva ehli olan kimseler, gerçek kimselerdir. Dünya malından az bir miktar onları ihtiyaçsız kılar; masrafları azdır.
Hayrı unuttuğunda hatırlatırlar. Hayır, iş görmek istediğinde de sana yardımda bulunurlar; şehvet ve lezzetlerini geriye atar, Rablerinin itaatine öncelik verirler, hayır yola ve Allah'ın dostlarının velayetine yönelirler. Onları severler ve velayetlerini kabul edip onlara uyarlar.
Dünyayı bir saat kalacağın ve sonra da göçüp gideceğin bir menzil veya uykuda hoşnut olup da uyandığında elinde kalmayan bir mal farzet. Bu misali söylemem, Allah'ın tevfîkiyle akıl edip amel etmen içindir.
Ey Câbir! Allah'ın dini ve hikmetinden emanet verdiğim şeyi koru. Kendi hayrını düşün ve hayatında, Allah'ın senin nazarından olan mevkiine dikkat et. Çünkü sana, kıyamet günü Allah'ın nezdinde buna göre davranılacaktır.
Bak, eğer dünya, nazarında, vasfettiğim gibi olmazsa, artık bugünden itibaren Allah'ın râzı olduğu eve doğru yönel. Nice insanlar vardır ki, dünya metaına hâris olup, ona ulaşmışlar; ulaştıklarında da bu meta onlara vebal olup bedbahtlıklarına sebep olmuştur.
Yine nice insanlar vardır ki, ahiret işlerinden birini sevmedikleri halde ona ulaşmışlar; ona ulaşmakla da saadete ermişlerdir."
Tuhafu'l-Ukûl'da yer alan ahiretle ilgili bir nasihati de şöyledir:
"Ey insanlar! Siz bu dünyada, ölüm oklarının hedefisiniz. Hiçbir kimse ömründen bir gün eksilmeksizin yeni bir güne ulaşmıyor.
Bu dünyada boğaz tıkamayacak bir lokma var mıdır? Nefes yolunu tıkamayacak bir yudum su var mıdır? Göçüp gideceğiniz yurdu bayındır edin. Zira bugün ganimettir.
Yarının kimin olacağını bilmiyorsun. Dünya ehlinin tümü yolcudurlar; yüklerinin düğümlerini diğer cihanda çözeceklerdir.
Bizler elimizden çıkan köklerin dallarıyız. Kök olmadıktan sonra dal ne kadar bâki kalabilir? Ömür ve arzuları sizden daha fazla olanlar nerededir?
Ey Ademoğlu! Geri çeviremeyeceğin peşine takılmış ve geri dönmesi de imkânsız olan ömür elinden çıkmıştır. Geçici hayatı hayat sayma. Çünkü seni ecel ve ölüme yaklaştıran lezzetten başka ondan sana bir nasip kalmaz.
Neredeyse sen de kaybedilen bir dost ve cansız bir gövde olmuşsun. Kendini düşün ve onun hâricindeki her şeyi terk et. Allah'tan yardım dile, Allah da sana yardım etsin."
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: "Allah-u Teâlâ, dünyayı hem sevdiğine, hem de sevmediğine verir, ama dinini ancak sevdiğine verir."
İmam Bâkır (a.s.) ahiret hayatı ile ilgili şunları buyurmuştur:
"Cennet zorluk ve sabır ile kuşatılmıştır. Öyleyse, kim dünyada zorluklara sabrederse cennete girer.
Cehennem de zevk ve şehvetlerle kuşatılmıştır. O halde, kim istediği her çeşit zevk ve şehveti kendisine bağışlarsa cehennem ateşine girer." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
'Ey Câbir, Allah'a and olsun ki, kalbim meşgul ve mahzun olduğu halde sabahladım.'
İmam'a (a.s.), 'Canım sana feda olsun, hüznün nedir? Kalbinin meşguliyeti nedir? Bunların hepsi dünya için midir?' diye sorduğumda, buyurdular ki: Hayır, ya Câbir, ahiret gamı ve hüznü içindir."
"Kimin kalbine imanın hâlis hakikati girerse, dünya süslerinden yüz çevirir. Gerçekten dünya süsleri oyuncak ve eğlencedir. Ama ahiret evi, odur gerçek hayat.
Ey Câbir! Mü'mine, dünya hayatının şatafatına ve yaldızına yönelip bel bağlaması yakışmaz. Bil ki, dünyaya uyanlar, gaflet, gurur ve cehalet ehlindendirler.
Ahiret tâlipleri ise inanan, amel eden, dünyaya meyilsiz olan, ilim ve fıkıh ehli, düşünüp ibret almaktan ve Allah'ı anmaktan bıkmayan kimselerdir.
Ey Câbir! Bil ki, takva ehli olan kimseler, gerçek kimselerdir. Dünya malından az bir miktar onları ihtiyaçsız kılar; masrafları azdır.
Hayrı unuttuğunda hatırlatırlar. Hayır, iş görmek istediğinde de sana yardımda bulunurlar; şehvet ve lezzetlerini geriye atar, Rablerinin itaatine öncelik verirler, hayır yola ve Allah'ın dostlarının velayetine yönelirler. Onları severler ve velayetlerini kabul edip onlara uyarlar.
Dünyayı bir saat kalacağın ve sonra da göçüp gideceğin bir menzil veya uykuda hoşnut olup da uyandığında elinde kalmayan bir mal farzet. Bu misali söylemem, Allah'ın tevfîkiyle akıl edip amel etmen içindir.
Ey Câbir! Allah'ın dini ve hikmetinden emanet verdiğim şeyi koru. Kendi hayrını düşün ve hayatında, Allah'ın senin nazarından olan mevkiine dikkat et. Çünkü sana, kıyamet günü Allah'ın nezdinde buna göre davranılacaktır.
Bak, eğer dünya, nazarında, vasfettiğim gibi olmazsa, artık bugünden itibaren Allah'ın râzı olduğu eve doğru yönel. Nice insanlar vardır ki, dünya metaına hâris olup, ona ulaşmışlar; ulaştıklarında da bu meta onlara vebal olup bedbahtlıklarına sebep olmuştur.
Yine nice insanlar vardır ki, ahiret işlerinden birini sevmedikleri halde ona ulaşmışlar; ona ulaşmakla da saadete ermişlerdir."
Tuhafu'l-Ukûl'da yer alan ahiretle ilgili bir nasihati de şöyledir:
"Ey insanlar! Siz bu dünyada, ölüm oklarının hedefisiniz. Hiçbir kimse ömründen bir gün eksilmeksizin yeni bir güne ulaşmıyor.
Bu dünyada boğaz tıkamayacak bir lokma var mıdır? Nefes yolunu tıkamayacak bir yudum su var mıdır? Göçüp gideceğiniz yurdu bayındır edin. Zira bugün ganimettir.
Yarının kimin olacağını bilmiyorsun. Dünya ehlinin tümü yolcudurlar; yüklerinin düğümlerini diğer cihanda çözeceklerdir.
Bizler elimizden çıkan köklerin dallarıyız. Kök olmadıktan sonra dal ne kadar bâki kalabilir? Ömür ve arzuları sizden daha fazla olanlar nerededir?
Ey Ademoğlu! Geri çeviremeyeceğin peşine takılmış ve geri dönmesi de imkânsız olan ömür elinden çıkmıştır. Geçici hayatı hayat sayma. Çünkü seni ecel ve ölüme yaklaştıran lezzetten başka ondan sana bir nasip kalmaz.
Neredeyse sen de kaybedilen bir dost ve cansız bir gövde olmuşsun. Kendini düşün ve onun hâricindeki her şeyi terk et. Allah'tan yardım dile, Allah da sana yardım etsin."
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: "Allah-u Teâlâ, dünyayı hem sevdiğine, hem de sevmediğine verir, ama dinini ancak sevdiğine verir."
İmam Bâkır (a.s.) ahiret hayatı ile ilgili şunları buyurmuştur:
"Cennet zorluk ve sabır ile kuşatılmıştır. Öyleyse, kim dünyada zorluklara sabrederse cennete girer.
Cehennem de zevk ve şehvetlerle kuşatılmıştır. O halde, kim istediği her çeşit zevk ve şehveti kendisine bağışlarsa cehennem ateşine girer." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.