İmam Bakır ve oğlu Cafer sürgüne gönderiliyor
İmam Bâkır, oğlu Câfer-i Sâdık ve beraberindekiler, halifenin emriyle yol boyunca mola vermeyen posta kervanıyla Medine’ye doğru yola çıkarlar
11.04.2022 23:50:00





İmam Bâkır, oğlu Câfer-i Sâdık ve beraberindekiler, halifenin emriyle yol boyunca mola vermeyen posta kervanıyla Medine'ye doğru yola çıkarlar. Yol üzerindeki şehir halkı bu istenmeyen kervanla kimsenin alış-veriş yapmaması, ekmek ve su satmaması konusunda uyarılır.
Hatta bazı rivayetlerde, halifenin adamları tarafından yol üzerindeki uğrak yerlerinin halklarına, İmam Bâkır ve oğlu Câfer'in Hristiyanlığı seçtiği ve İslam dininden çıktıkları duyurulur.
Halife, yollarının üzerindeki Medyen şehrinin valisine, onlara eziyet etmesini emreder. Konuyla ilgili halifenin valiye gönderdiği mektup şöyledir:
"Ebu Turab'ın büyücü oğulları Muhammed b. Ali ve oğlu Câfer, yalandan Müslüman gibi görünmektedirler. Bunlar bana gelmişlerdi. Onları, Medine'ye döndürdüğümde Hıristiyan papazlara ve rahiplere eğilim gösterdiler, Hıristiyanlığa meylederek onlara yaklaştılar.
Fakat ben akrabalıklarından dolayı onları cezalandırmak istemedim. Bu mektubu okuduğun zaman halkın içinde onlara bir şey satan veya bir şey alan veya onlarla musafaha eden yahut onlara selam veren kimseler üzerindeki zimmetimi kaldırdığımı duyur.
Çünkü onlar İslam'dan döndüler. Mü'minlerin emiri, onları, bineklerini, kölelerini ve onlarla beraber olanları en korkunç şekilde öldürmeni öngörmektedir. Vesselam."
Kafile Medyen şehrine varmıştır. Ancak kervanın su ve ekmeği tükenmiştir. Şehir halkı halifenin emri gereği kapılarını kapatmıştır. Ve bir şey satmaya yanaşmazlar. İmamın beraberindekiler açlık ve susuzluktan yakınmaktadır.
Bunun üzerine İmam Muhammed Bâkır yüksek bir tepenin üzerine çıkar ve şehir halkına şöyle haykırır:
"Ey zalimler şehrinin insanları! Allah'ın sizin için saklamış olduğu daha hayırlıdır. Eğer iman etmişseniz" ayetinde "saklamış olduğu" şeklinde ifade edilenden maksat benim."
İmam Bâkır'ın bu konuşması neticesi Medyen halkı, halifenin emrini hiçe sayarak kervana kapılarını açarlar.
İmam Bâkır, halifeye açık olarak bir direnişte bulunmasa da çeşitli defalar hak ve hakikati olduğu gibi söylemekten de kaçınmamıştır.
Bir sene Halife Hişam b. Abdülmelik hacca gitmişti. O sene İmam Muhammed Bâkır ve oğlu Câfer-i Sâdık da hac ziyaretinde idiler. İmam Câfer b. Muhammed sözlerinin arasında şunları söylemişti:
"Hz. Muhammed'i (s.a.v.) peygamber olarak gönderen ve bizi, O'nunla onurlandıran Allah'a hamd olsun. Biz, Allah'ın kulları arasında seçtiği seçkinleriz. Kullarının hayırlılarıyız. Dolayısıyla mutlu; bize tâbi olan, bedbaht da; bize karşı çıkandır.
Bazı insanlar vardır ki, bizi dost edindiklerini söylerken bizim düşmanlarımızı dost ediniyorlar. Düşmanlarımızı dost edinenleri ve onların arkadaşlarını seviyorlar. Böyle kimseler, Rabbimizin sözlerini duymamışlardır. Onlara göre amel etmemişlerdir."
(Halife bu olaydan sonra İmamı ve oğlunu Şam'a sürgün etmeye karar vermiştir).
İmam Bâkır'ın imamet döneminde Muaviye'nin başlattığı "Ali'ye sövme" geleneği kaldırıldı.
Siyasal gelişmelere paralel olarak düşünce alanında da gelişmeler meydana geldi. Peygamber Efendimizin hadislerinin derlenmesi yasağı ortadan kalktı.
Böylece Hadis Ekolü, Rey Ekolü'nden iyice ayrılmaya başladı. O dönemde Medine'de yayılmaya başlayan Hadis Ekolü'ne karşı oluşan Rey Ekolü'ne Ebu Hanife öncülük ediyordu.
Yine bu dönemde Mutezile Ekolü ortaya çıktı. Buna Basra'da bulunan Vasıl b. Ata öncülük ediyordu. Mutezile Ekolü, toplum nezdinde fazla rağbet görmeyen Hariciliğin tadil edilmiş hali sayılırdı.
Yine bu dönemde "imanla birlikte büyük günahlar insana zarar vermez" düşüncesine sahip olan Mürcie Ekolü ortaya çıktı.
İmam Câfer, babası Muhammed Bâkır döneminde bu ve benzeri meseleler ile karşı karşıya kalmıştı." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eserinden)
Hatta bazı rivayetlerde, halifenin adamları tarafından yol üzerindeki uğrak yerlerinin halklarına, İmam Bâkır ve oğlu Câfer'in Hristiyanlığı seçtiği ve İslam dininden çıktıkları duyurulur.
Halife, yollarının üzerindeki Medyen şehrinin valisine, onlara eziyet etmesini emreder. Konuyla ilgili halifenin valiye gönderdiği mektup şöyledir:
"Ebu Turab'ın büyücü oğulları Muhammed b. Ali ve oğlu Câfer, yalandan Müslüman gibi görünmektedirler. Bunlar bana gelmişlerdi. Onları, Medine'ye döndürdüğümde Hıristiyan papazlara ve rahiplere eğilim gösterdiler, Hıristiyanlığa meylederek onlara yaklaştılar.
Fakat ben akrabalıklarından dolayı onları cezalandırmak istemedim. Bu mektubu okuduğun zaman halkın içinde onlara bir şey satan veya bir şey alan veya onlarla musafaha eden yahut onlara selam veren kimseler üzerindeki zimmetimi kaldırdığımı duyur.
Çünkü onlar İslam'dan döndüler. Mü'minlerin emiri, onları, bineklerini, kölelerini ve onlarla beraber olanları en korkunç şekilde öldürmeni öngörmektedir. Vesselam."
Kafile Medyen şehrine varmıştır. Ancak kervanın su ve ekmeği tükenmiştir. Şehir halkı halifenin emri gereği kapılarını kapatmıştır. Ve bir şey satmaya yanaşmazlar. İmamın beraberindekiler açlık ve susuzluktan yakınmaktadır.
Bunun üzerine İmam Muhammed Bâkır yüksek bir tepenin üzerine çıkar ve şehir halkına şöyle haykırır:
"Ey zalimler şehrinin insanları! Allah'ın sizin için saklamış olduğu daha hayırlıdır. Eğer iman etmişseniz" ayetinde "saklamış olduğu" şeklinde ifade edilenden maksat benim."
İmam Bâkır'ın bu konuşması neticesi Medyen halkı, halifenin emrini hiçe sayarak kervana kapılarını açarlar.
İmam Bâkır, halifeye açık olarak bir direnişte bulunmasa da çeşitli defalar hak ve hakikati olduğu gibi söylemekten de kaçınmamıştır.
Bir sene Halife Hişam b. Abdülmelik hacca gitmişti. O sene İmam Muhammed Bâkır ve oğlu Câfer-i Sâdık da hac ziyaretinde idiler. İmam Câfer b. Muhammed sözlerinin arasında şunları söylemişti:
"Hz. Muhammed'i (s.a.v.) peygamber olarak gönderen ve bizi, O'nunla onurlandıran Allah'a hamd olsun. Biz, Allah'ın kulları arasında seçtiği seçkinleriz. Kullarının hayırlılarıyız. Dolayısıyla mutlu; bize tâbi olan, bedbaht da; bize karşı çıkandır.
Bazı insanlar vardır ki, bizi dost edindiklerini söylerken bizim düşmanlarımızı dost ediniyorlar. Düşmanlarımızı dost edinenleri ve onların arkadaşlarını seviyorlar. Böyle kimseler, Rabbimizin sözlerini duymamışlardır. Onlara göre amel etmemişlerdir."
(Halife bu olaydan sonra İmamı ve oğlunu Şam'a sürgün etmeye karar vermiştir).
İmam Bâkır'ın imamet döneminde Muaviye'nin başlattığı "Ali'ye sövme" geleneği kaldırıldı.
Siyasal gelişmelere paralel olarak düşünce alanında da gelişmeler meydana geldi. Peygamber Efendimizin hadislerinin derlenmesi yasağı ortadan kalktı.
Böylece Hadis Ekolü, Rey Ekolü'nden iyice ayrılmaya başladı. O dönemde Medine'de yayılmaya başlayan Hadis Ekolü'ne karşı oluşan Rey Ekolü'ne Ebu Hanife öncülük ediyordu.
Yine bu dönemde Mutezile Ekolü ortaya çıktı. Buna Basra'da bulunan Vasıl b. Ata öncülük ediyordu. Mutezile Ekolü, toplum nezdinde fazla rağbet görmeyen Hariciliğin tadil edilmiş hali sayılırdı.
Yine bu dönemde "imanla birlikte büyük günahlar insana zarar vermez" düşüncesine sahip olan Mürcie Ekolü ortaya çıktı.
İmam Câfer, babası Muhammed Bâkır döneminde bu ve benzeri meseleler ile karşı karşıya kalmıştı." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.