İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti sadece üzücü bir olay, bir yas ve haksız yere bir kanın dökülmesi olayı değildir. Eğer öyle olsaydı hiçbir zaman arkasından bu kadar etki meydana getirmezdi.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadetinin bu kadar etki meydana getirmesi, onun kıyamının büyük bir ilahi ve İslami hamaset (yiğitlik) içermesinden dolayıdır. Diğer bir ifadeyle Kerbela hadisesi yalnızca bir musibet, bir cinayet ve zalim bir topluluk tarafından yapılan bir canilik meselesi değildir. Bu hadise aynı zamanda kendine karşı bu denli cinayetlerin işlendiği kimsenin çok büyük bir kahramanlık sergilemesi meselesidir.
Aslında İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti İslam'a güç kazandırdı. Dinin usul ve füruatını canlandırdı. Çünkü hamasi (yiğitlik) kokan bir sözün veya bir tarihin ya da bir şahsiyetin özelliği, ruhlarda dalga yaratmasıdır. Hamiyet ve gayret vücuda getirmesidir. Şecaat ve direniş oluşturmasıdır. Çünkü öyle bir şahsiyet vücuttaki kanları harekete geçirip coşturur. Bedenleri tembellikten çıkarır, atılgan ve hareketli yapar.
Tarihte ve günümüzde nice kanlar akıtılmıştır. Fakat etkisi yalnızca halkın korkutulması olmuştur. Yalnızca insanların gücü eksiltilmiştir. Solukları göğüslerde daha fazla hapsedilmiştir. Fakat kimi şehadetler de vardır ki ardından toplumu mutluluklara taşımıştır ve aydınlığa kavuşturmuştur.
Yine gerek insanlık tarihinde ve gerek günümüzde kimi toplumsal gelişmeler vardır ki toplumun psikolojisini karartıp kederlendirir. Korku ve dehşet oluşturur. Topluma kölelik ve esirlik getirir. Fakat birtakım toplumsal gelişmeler de vardır ki topluma huzur verir, aydınlık kazandırır, toplumdan korkuyu yok eder, köleliği ve esaret imajını yok eder, topluma cesaret ve şahamet bahşeder.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehit olmasından sonra işte böyle bir durum meydana geldi. İslam'da bir parlaklık zuhur etti. Toplumda bu etkinin oluşmasının nedeni İmam'ın kahramanca hareketleriyle Müslüman halkın ruhunu canlandırmasıydı.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti, Halife Osman'ın son döneminde ve Muaviye döneminin tamamında İslam toplumunun ruhuna hâkim olan esaret ve kölelik duygularını zayıflattı, korkuyu ve ubudiyet (kölelik) duygularını yok etti.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti İslam toplumuna yeniden şahsiyet kazandırdı. İmam, toplumda öyle bir noktaya parmak bastı ki, toplum sonraları kendinde bir şahsiyet hissetti. Toplumun şahsiyet hissetmesi konusu çok önemlidir. Bir toplumun benliğini fark etmesi, bir ideale sahip olması, başka toplumlara bağımlı olmadığını hissetmesi o toplum için en büyük sermayedir.
Şayet bir toplum kendinde müstakil bir hayat felsefesinin bulunduğunu düşünürse, kendine ait olan o hayat felsefesiyle gurur duyup iftihar eder. Bu duyguyu yitiren toplumunsa vay haline! Böyle olmak bir hastalıktır. Bu hastalık da ahlaken kötü sayılan "bencillik" ve "egoistlik" ten başka bir şeydir.
Bir toplum eğer benliğini kaybeder, kendisine ait bir felsefenin bulunduğunu fakat o felsefesine bağlı olması gerektiğini hissetmezse ve yine kendi bağımsız yaşam felsefesine inanmazsa, her şeyini kaybetmiş olur. Fakat bir tek bu özelliğini korumuş olursa başka her şeyi elinden alınmış olsa dahi yine de kendi ayakları üzerinde durmayı başarır. Diğer bir ifadeyle, bir milletin diğer bir millete veya bir ferdin diğer bir ferde bağlanmasına engel olan tek güç, şahsiyet ve benliğini hissetme duygusudur.
Almanların ünlü bir sözü vardır: "Biz İkinci Dünya Savaşında her şeyimizi kaybettik. Kaybetmediğimiz tek şeyimiz benliğimiz ve şahsiyetimizdi. Şahsiyetimizi kaybetmediğimiz için de her şeyi ikinci kez yeniden elde ettik." İşte İmam Hüseyin (a.s.) da, şehadetiyle Müslüman ümmete şahsiyet ve benliğini yeniden kazanma duygusu bahşetti. Zira otuz yıl içerisinde Emeviler Müslümanlar üzerinde oluşturdukları baskı ve psikolojik savaş sonucu, onlarda şahsiyet ve benlik diye bir şey bırakmamışlardı.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadetinin bu kadar etki meydana getirmesi, onun kıyamının büyük bir ilahi ve İslami hamaset (yiğitlik) içermesinden dolayıdır. Diğer bir ifadeyle Kerbela hadisesi yalnızca bir musibet, bir cinayet ve zalim bir topluluk tarafından yapılan bir canilik meselesi değildir. Bu hadise aynı zamanda kendine karşı bu denli cinayetlerin işlendiği kimsenin çok büyük bir kahramanlık sergilemesi meselesidir.
Aslında İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti İslam'a güç kazandırdı. Dinin usul ve füruatını canlandırdı. Çünkü hamasi (yiğitlik) kokan bir sözün veya bir tarihin ya da bir şahsiyetin özelliği, ruhlarda dalga yaratmasıdır. Hamiyet ve gayret vücuda getirmesidir. Şecaat ve direniş oluşturmasıdır. Çünkü öyle bir şahsiyet vücuttaki kanları harekete geçirip coşturur. Bedenleri tembellikten çıkarır, atılgan ve hareketli yapar.
Tarihte ve günümüzde nice kanlar akıtılmıştır. Fakat etkisi yalnızca halkın korkutulması olmuştur. Yalnızca insanların gücü eksiltilmiştir. Solukları göğüslerde daha fazla hapsedilmiştir. Fakat kimi şehadetler de vardır ki ardından toplumu mutluluklara taşımıştır ve aydınlığa kavuşturmuştur.
Yine gerek insanlık tarihinde ve gerek günümüzde kimi toplumsal gelişmeler vardır ki toplumun psikolojisini karartıp kederlendirir. Korku ve dehşet oluşturur. Topluma kölelik ve esirlik getirir. Fakat birtakım toplumsal gelişmeler de vardır ki topluma huzur verir, aydınlık kazandırır, toplumdan korkuyu yok eder, köleliği ve esaret imajını yok eder, topluma cesaret ve şahamet bahşeder.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehit olmasından sonra işte böyle bir durum meydana geldi. İslam'da bir parlaklık zuhur etti. Toplumda bu etkinin oluşmasının nedeni İmam'ın kahramanca hareketleriyle Müslüman halkın ruhunu canlandırmasıydı.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti, Halife Osman'ın son döneminde ve Muaviye döneminin tamamında İslam toplumunun ruhuna hâkim olan esaret ve kölelik duygularını zayıflattı, korkuyu ve ubudiyet (kölelik) duygularını yok etti.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadeti İslam toplumuna yeniden şahsiyet kazandırdı. İmam, toplumda öyle bir noktaya parmak bastı ki, toplum sonraları kendinde bir şahsiyet hissetti. Toplumun şahsiyet hissetmesi konusu çok önemlidir. Bir toplumun benliğini fark etmesi, bir ideale sahip olması, başka toplumlara bağımlı olmadığını hissetmesi o toplum için en büyük sermayedir.
Şayet bir toplum kendinde müstakil bir hayat felsefesinin bulunduğunu düşünürse, kendine ait olan o hayat felsefesiyle gurur duyup iftihar eder. Bu duyguyu yitiren toplumunsa vay haline! Böyle olmak bir hastalıktır. Bu hastalık da ahlaken kötü sayılan "bencillik" ve "egoistlik" ten başka bir şeydir.
Bir toplum eğer benliğini kaybeder, kendisine ait bir felsefenin bulunduğunu fakat o felsefesine bağlı olması gerektiğini hissetmezse ve yine kendi bağımsız yaşam felsefesine inanmazsa, her şeyini kaybetmiş olur. Fakat bir tek bu özelliğini korumuş olursa başka her şeyi elinden alınmış olsa dahi yine de kendi ayakları üzerinde durmayı başarır. Diğer bir ifadeyle, bir milletin diğer bir millete veya bir ferdin diğer bir ferde bağlanmasına engel olan tek güç, şahsiyet ve benliğini hissetme duygusudur.
Almanların ünlü bir sözü vardır: "Biz İkinci Dünya Savaşında her şeyimizi kaybettik. Kaybetmediğimiz tek şeyimiz benliğimiz ve şahsiyetimizdi. Şahsiyetimizi kaybetmediğimiz için de her şeyi ikinci kez yeniden elde ettik." İşte İmam Hüseyin (a.s.) da, şehadetiyle Müslüman ümmete şahsiyet ve benliğini yeniden kazanma duygusu bahşetti. Zira otuz yıl içerisinde Emeviler Müslümanlar üzerinde oluşturdukları baskı ve psikolojik savaş sonucu, onlarda şahsiyet ve benlik diye bir şey bırakmamışlardı.
Hasan Kanaatlı / diğer yazıları
- Neden yazıyoruz / 16.01.2018
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017
- Emevi mektebi / 26.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri-2 / 17.11.2017
- Ehl-i Beyt mektebinin nitelikleri / 14.11.2017
- Muaviye'nin geçmişine kısa bir bakış / 13.11.2017
- İmam Hüseyin'i (a.s.) tanımak / 09.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi??2 / 08.11.2017
- Şayet Hüseyin (a.s.) biat etseydi?-1 / 07.11.2017
- Kur'an açısından Allah adına ıslah / 06.11.2017
- İmam Hasan (a.s.)'ın barışının mahiyeti / 05.11.2017