Prof. Dr. Haydar Baş, 'İmam Musa Kâzım' eserinde, döneminde izlenen siyasî tutumlar hakkında bilgilerine şöyle devam ediyor:
"Muhammed b. Ali b. Hâlid el-Cevvaz anlatıyor: "Bir gün Ebû'l-Hasan'ın yanına gittim. Remliye'deki evinde bulunuyordu. Ona baktığım zaman kendi kendime dedim ki: 'Anam-babam sana fedâ olsun, mazlum, öfkeye mâruz kalmış ve baskı altında tutulmuş efendim!' Sonra ona yaklaştım, alnından öptüm ve önünde oturdum. Bana döndü ve şöyle dedi: 'Ey İbn Hâlid! Biz bu işi daha iyi biliriz. Kendi içinden öyle düşünme.' Dedim ki: 'Sana fedâ olayım, Allah'a yemin ederim ki bununla herhangi bir şey kastetmedim.' Bunun üzerine şöyle dedi: 'Biz bu işi bizden başkasından daha iyi biliriz. Eğer istersek bize izin verilir. Bu kavim için belirlenmiş bir müddet ve ulaşmaları gereken bir son vardır, mutlaka bu sona varacaklardır.' Dedim ki: 'Artık bir daha içimden böyle bir şey geçirmeyeceğim.' 'Bir daha asla böyle bir şeye yeltenme' buyurdu." (Besâiru'd-Derecât, s. 126).
Hasan b. Abdullah'ın Ehl-i Beyt İmamlarına bağlanması ve ilmi sadece onlardan alması ile ilgili öğüdü de önemlidir. Hasan b. Abdullah, dünyadan el çekmiş, zâhid bir kişi idi. Kimsenin kınamasından korkmazdı. Bu hâlleri ile ilgili İmam Kâzım (a.s.) kendisine şöyle buyurdu: "Ey Ebû Ali! Senin hâlini ne çok seviyorum. Üzerinde bulunduğun durumdan dolayı seviniyorum ama sen de mârifet yok, mârifet öğren." Hasan b. Abdullah, "Marifet nedir?" diye sorduğunda, İmam, "Fakih ol ve hadis öğren" buyurdular. İbn Abdullah, gidip, Mâlik'ten ve Medine fukahasından dinlediği hadisleri yazmaya başladı. Sonra getirip İmam'a bunları gösterdi. İmam Mûsâ b. Ca'fer memnun kalmadı. Ona Ehl-i Beyt fıkhını, fıkhî hükümlerini Ehl-i Beyt'ten almayı, Ehl-i Beyt'in İmamlığını kabul etmeyi anlattı. (el-Menâkıb, İbn Şehraşub, c. 4, s. 312).
Hak İmam olarak kendisine biat etmeleri için bir zorlama kullanmayan İmam Kâzım'ın, kerametleri ile halkı etkilediği ve kendine gönülden bağladığı başka rivâyetler de vardır. Bir kısım kerametler gelecekten haber vermekteydi ki, bu daha önce belirttiğimiz gibi İmamların imamet vasıflarındandır.
İshak b. Ammar şöyle rivâyet eder: "İmam Mûsâ Kâzım'ın bir seveninin ölümü ile ilgili haber verdiğini gördüm. Kendi kendime, 'Yârenlerinden bir adamın ne zaman öleceğini mi biliyor?' diye düşündüm. Bana kızmış gibi baktı ve şöyle dedi: Ey İshak! Rüşeyd el-Hacerî -Hz. Ali'nin ashabındandı ve Muaviye şehit etmişti- bile ölüm ve belâları bilirdi. Oysa İmam bunları bilmeye daha layıktır.' Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ey İshak! İstediğini yap! Çünkü senin ömrün iki seneden az kalmıştır.' Ve İmam'ın dediği gibi İshak kısa bir zaman sonra öldü." (el-Menâkıb, İbn Şehraşub, c. 4, s. 312).
İmam Mûsâ b. Ca'fer Efendimizin, halifeleri reddeden tutumu, zindanda geçen dönemlerinde dahi değişmemiştir. Zira İmam zindanda kaldığı son dönem, oğlu İmam Rızâ'yı yerine tayin etmiştir. Onu dedesi Resûlullah'ın ümmetinin mercii olarak göstermiştir. İmam Kâzım (a.s.) zindanda iken, ondan bize levhalar gelirdi ve üzerinde şu ifadeler yazılıydı: "Benim yetkilerim en büyük oğluma aittir." (Uyûn-i Ahbari'r-Rızâ, c.1, s. 130; Müsnedu'l-İmam el-Kâzım, c. 2, s. 147).
Yârenlerine büyük oğlu Rızâ'yı işaret eden İmam, zindanda iken, oğlu Rızâ'ya da ümmeti emanet etmiştir. Yârenlerinden oluşan bir topluluğun önünde, oğlu Rızâ'yı yerine sadakaları dağıtmakla, özel ve genel işlerini yönetmekle görevlendirmiştir. İmam Kâzım'ın, halifelere karşı dik duruşu ve onları reddedişi hiçbir şartta değişmemiştir. İmam'ın zindanda çıkmasını sağlamak için aracılık yapmak isteyenlere şu hadisi rivâyet etmekteydi: "Babam bana rivâyet etti ki, ceddimden şöyle duymuş: Allah, Dâvud Peygambere (a.s.) şöyle vahyetti: Ey Dâvud! Kullarımdan herhangi biri Beni bırakıp da kullarımdan birine sarılıp yardım isterse ve Ben de bunu bilirsem, onunla gökler arasındaki bütün sebepleri, bağları koparırım ve yeryüzünü ayağının altından kaydırırım." (Tarih-i Ya'kubî, c. 2, s. 361).
İmam'ın halifelere karşı siyasetinde dayandığı tek direk, Allah'a sığınmaktı. İmam Kâzım, şahsının ve Ehl-i Beyt sevenlerinin geleceğini garantiye almak için, yârenlerinden bazılarını önemli mevkilerde tutmuştur. Bu, imametine ve Ehl-i Beyt sevenlerine bir güvence olmuştur. Ali b. Yaktin gibi kişiler, takiyye yapmış, İmam'la olan bağlarını asla ifşâ etmemişlerdir. Ali b. Yaktin'in sarayda halifeye yakın konumu, İmam'ın yanındaki kişilerin zorluklarının hâlline yaramıştır.
Ehl-i Beyt'i ve Hz. Ali Efendimizi seven ama halife yanında çalışan kişilere nasihatleri de onun mevcut halifeye ve saraya bakışını göstermektedir. Halife Mansur'un adamlarından birine yaptığı şu nasihatler mânidârdır:
Ziyad b. Ebû Seleme anlatıyor: "Ebû'l-Hasan b. Mûsâ'nın yanında girdim. Bana dedi ki: 'Ey Ziyad, sen sultanın işini mi yapıyorsun?' 'Evet' dedim. Bana, 'Niçin?' diye buyurdu. Dedim ki: 'Ben onurlu bir adamım, kalabalık bir ailem var. Üstelik dayanabileceğim hiçbir şeyim de yok.' Bana dedi ki: 'Ey Ziyad! Şu boynumun üstündeki (kafam) koparılsa, parça parça kesilse, bu adamlardan birinin işini yapmaktan ya da birinin döşeğini sermekten daha iyidir. Ancak geçerli bir sebebi olması başka. Sence bu sebep ne olabilir?' 'Canım sana fedâ olsun,bilmiyorum' dedim. Buyurdu ki: 'Bir mü'minin sıkıntısını gidermek veya bir mü'mini esâretten kurtarmak yahut borcunu ödemek bunun sebebi olabilir. Ey Ziyad! Bunlar için bir iş yapmayı üstlenen bir adama Allah'ın uyguladığı en hafif ceza, bütün mahlûka-tın hesabını görene kadar onu ateşten bir çardağın altında bekletmektir. Ey Ziyad! Eğer onlardan birinin bir işini yaparsan, bunun karşılığında hemen bir kardeşine iyilik yap! Bir kötülüğe karşılık iyilik yapmış olursun. Bundan ötesi de Allah'a kalmıştır. Ey Ziyad! Sizden herhangi bir adam onlardan birinin işini yapar, sonra da sizinle onları bir tutarsa, ona deyin ki sen yalancı bir hırsızsın, (Ehl-i Beyt'i seven biri değilsin). Ey Ziyad! İnsanlar üzerinde olan gücün ve muktedir konumun aklına geldiği zaman derhal yarın Allah'ın sana neler yapabileceğini ve senin üzerindeki gücünü hatırla. Onlara vereceklerinin (yapacağın iyiliklerin) onlar açısından yok olacağını ama senin açından kalacağını düşün!'" (el-Kâfi, c.5,s.109-110; Bihâru'l-Envâr,c.48,s.172)."
(devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020