İmam Muhammed Bakır’ın dünyayı teşrifleri
İmam Bâkır (a.s.), Medine-i Münevvere’de, Hicret’in 57. yılında dünyayı teşrif etmiştir
09.09.2023 18:46:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Bâkır (a.s.), Medine-i Münevvere'de, Hicret'in 57. yılında dünyayı teşrif etmiştir. Doğum zamanı olarak Receb ayının sonu veya Safer ayının üçü rivayet edilmektedir.
Babası, Ehl-i Beyt imamlarının dördüncüsü olan İmam Zeynelâbidin'dir (a.s.).
Annesi, Hz. Hasan (a.s.) efendimizin kızı Fâtıma'dır (a.s.).
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), anne ve baba tarafından Ehl-i Beyt soyundan gelen ilk kişidir.
Anne ve baba tarafından Ben-i Hâşim'e mensuptur.
İmamet zamanı
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), Cenab-ı Hak tarafından nasp edilmiş imamların beşincisidir.
İmameti, on dokuz yıl, on ay ve on iki gün sürmüştür.
Hakkı olan hilafet makamı, onun döneminde de tıpkı cedlerine yapıldığı gibi gasp edilmiştir.
İmam Bâkır (a.s.), Velid b. Abdülmelik, Süleyman b. Abdülmelik, Ömer b. Abdülaziz, Yezid b. Abdülmelik ve Hişam b. Abdülmelik'in hilafet makamını işgal etmesine şahit olmuştur.
Bunlardan Velid b. Abdülmelik, babası İmam Zeynelâbidin'i (a.s.) zehirleten kişidir.
Halifelerden Ömer b. Abdülaziz dönemi dışında diğer halifeler tarafından zulüm ve eziyetlere mâruz kalmıştır.
İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) künyesi ve lakapları
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) künyesi, Ebu Câfer'dir.
Bâkır: En bilinen lakabıdır. "İlmi yaran ve açıklayan" mânâsına gelir.
Câbir bin Abdullah-ı Ensârî şöyle diyor: "Resûlullah (s.a.v.) bana buyurdular ki:
"Sen o kadar yaşayacaksın ki, Hüseyin'in neslinden olup, ilmi yaracak olan Muhammed isimli evladımı göreceksin; onunla mülakat ettiğinde ona selamımı ilet."
Muhammed b. Mükerrem, "Bâkır" lakabı hakkında şunları yazmıştır:
"Fazla ilim ve mala sahip olmaya 'tabakku' derler. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali de ilmi yarıp onun temellerini teşhis ve ilmin dallarını temellerinden istinbat etme tarzını beyan ettiğinden dolayı ona 'Bâkır' denilmiştir."
Diğer lakapları: Emin (güvenilir), Şâkir (şükreden), Hâdi (hidayet eden), Sabir (sabreden), Şâhid (tanıklık eden) ve Şebih (Hz. Peygambere (s.a.v.) benzediği için).
Çocukları
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) yedi evladı vardır.
1. Ebu Abdullah Câfer b. Muhammed, künyesi "Ebâ Abdullah", lakabı "Sâdık" olan İmam Câfer (a.s.).
2. Abdullah b. Muhammed... Bu iki evladının annesi, Muhammed b. Ebubekir oğlu Kâsım kızı Ümmü Ferve'dir.
3. İbrahim.
4. Abdullah.
Bunların annesi Esid b. Muğayre Sakafî'nin kızı Ümmü Hekim'dir. Her ikisi de çocuk yaşta iken ölmüşlerdir.
5. Ali.
6. Zeyneb.
7. Ümmü Seleme.
Bunların annesi Ümmü Veled'dir.
İmam Bakır'ın (a.s.), oğlu Cafer'i evlendirmesi
İbn-i Ukkaşe, İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna vararak şöyle dedi: "Neden, Hz. Sâdık'ı (a.s.) evlendirmiyorsunuz? Oysa onun evlenme vaktidir."
İmam (a.s.) yanında mehriye için ayırmış olduğu bir kese parayı göstererek buyurdular ki:
"Yakında Berberîlerden bir köle satıcısı gelecek, 'Meymun' adlı şahsın evinde konaklayacak, ben de bu parayla ondan bir cariye satın alacağım."
Birkaç gün sonra o hazretin huzuruna vardığımda buyurdular: "Sana bahsettiğim köle satıcısından haber vereyim mi? O gelmiş, gidin onun yanındaki cariyeyi bu parayla satın alın."
Ukkaşe diyor ki: "Oraya gittiğimde köle satan dedi ki: "Cariyeleri, iki hasta cariye dışında hepsini sattım. Onların biri diğerinden biraz daha iyi durumdadır."
Dedim ki: "O ikisini getir göreyim."
Getirdiğinde dedik ki: "Durumu iyi olanı kaça satıyorsun?"
Köle satan: "Yetmiş dinara" dedi.
Biz biraz ikramda bulunmasını istedik. O hiç eksiltemeyeceğini söyleyince, biz de dedik ki:
"Bu kesede ne kadar para olursa, o fiyata alıyoruz."
Oysa kesede ne kadar para olduğunu bilmiyorduk. Orada bulunan beyaz saç ve sakallı birisi, "Mührü açın ve dinarları sayın" dedi.
Tâcir, "Boşuna açmayın, yetmiş dinardan bir kuruş dahi eksik olsa satmayacağım" dedi.
Yaşlı adam, "Yakına gelin" dedi.
Biz de onun yanına giderek mührü açtık ve dinarları saydık. Dinarların yetmişten ne fazla ne de eksik olduğunu gördük."
Cariyeyi alıp İmam Bâkır'ın (a.s.) yanına döndük. İmam Sâdık (a.s.) da orada idi. Olayı anlattık. İmam (a.s.) Allah'a hamd ve senâ etti ve cariyeye ismini sordu. O da, "Hamide" diye cevap verdi.
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: "Dünyada Hamide'sin, ahirette de Mahmude (övülmüş kadın)."
Sonra buyurdu: "Söyle bakalım, bakire misin?"
Hamide bakire olduğunu söyledi.
Buyurdular ki: "Nasıl bakire kaldın? Halbuki, hiçbir cariye köle tâcirlerinin elinde sağlam kalmaz?"
Dedi ki: "Onlardan biri bana yaklaşmak istediğinde, Allah-u Teâlâ, saçı sakalı ağarmış birisini ona musallat ediyor ve benden uzaklaşıncaya kadar onu dövüyordu. Bu macera birkaç defa tekrarlandı."
İmam Bâkır (a.s.), İmam Sâdık'a (a.s.) hitaben buyurdular ki:
"Ey Câfer! Onu al ve bil ki, zemin ehlinin en üstünü (Mûsa b. Câfer), ondan dünyaya gelecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Babası, Ehl-i Beyt imamlarının dördüncüsü olan İmam Zeynelâbidin'dir (a.s.).
Annesi, Hz. Hasan (a.s.) efendimizin kızı Fâtıma'dır (a.s.).
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), anne ve baba tarafından Ehl-i Beyt soyundan gelen ilk kişidir.
Anne ve baba tarafından Ben-i Hâşim'e mensuptur.
İmamet zamanı
İmam Muhammed Bâkır (a.s.), Cenab-ı Hak tarafından nasp edilmiş imamların beşincisidir.
İmameti, on dokuz yıl, on ay ve on iki gün sürmüştür.
Hakkı olan hilafet makamı, onun döneminde de tıpkı cedlerine yapıldığı gibi gasp edilmiştir.
İmam Bâkır (a.s.), Velid b. Abdülmelik, Süleyman b. Abdülmelik, Ömer b. Abdülaziz, Yezid b. Abdülmelik ve Hişam b. Abdülmelik'in hilafet makamını işgal etmesine şahit olmuştur.
Bunlardan Velid b. Abdülmelik, babası İmam Zeynelâbidin'i (a.s.) zehirleten kişidir.
Halifelerden Ömer b. Abdülaziz dönemi dışında diğer halifeler tarafından zulüm ve eziyetlere mâruz kalmıştır.
İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) künyesi ve lakapları
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) künyesi, Ebu Câfer'dir.
Bâkır: En bilinen lakabıdır. "İlmi yaran ve açıklayan" mânâsına gelir.
Câbir bin Abdullah-ı Ensârî şöyle diyor: "Resûlullah (s.a.v.) bana buyurdular ki:
"Sen o kadar yaşayacaksın ki, Hüseyin'in neslinden olup, ilmi yaracak olan Muhammed isimli evladımı göreceksin; onunla mülakat ettiğinde ona selamımı ilet."
Muhammed b. Mükerrem, "Bâkır" lakabı hakkında şunları yazmıştır:
"Fazla ilim ve mala sahip olmaya 'tabakku' derler. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali de ilmi yarıp onun temellerini teşhis ve ilmin dallarını temellerinden istinbat etme tarzını beyan ettiğinden dolayı ona 'Bâkır' denilmiştir."
Diğer lakapları: Emin (güvenilir), Şâkir (şükreden), Hâdi (hidayet eden), Sabir (sabreden), Şâhid (tanıklık eden) ve Şebih (Hz. Peygambere (s.a.v.) benzediği için).
Çocukları
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) yedi evladı vardır.
1. Ebu Abdullah Câfer b. Muhammed, künyesi "Ebâ Abdullah", lakabı "Sâdık" olan İmam Câfer (a.s.).
2. Abdullah b. Muhammed... Bu iki evladının annesi, Muhammed b. Ebubekir oğlu Kâsım kızı Ümmü Ferve'dir.
3. İbrahim.
4. Abdullah.
Bunların annesi Esid b. Muğayre Sakafî'nin kızı Ümmü Hekim'dir. Her ikisi de çocuk yaşta iken ölmüşlerdir.
5. Ali.
6. Zeyneb.
7. Ümmü Seleme.
Bunların annesi Ümmü Veled'dir.
İmam Bakır'ın (a.s.), oğlu Cafer'i evlendirmesi
İbn-i Ukkaşe, İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna vararak şöyle dedi: "Neden, Hz. Sâdık'ı (a.s.) evlendirmiyorsunuz? Oysa onun evlenme vaktidir."
İmam (a.s.) yanında mehriye için ayırmış olduğu bir kese parayı göstererek buyurdular ki:
"Yakında Berberîlerden bir köle satıcısı gelecek, 'Meymun' adlı şahsın evinde konaklayacak, ben de bu parayla ondan bir cariye satın alacağım."
Birkaç gün sonra o hazretin huzuruna vardığımda buyurdular: "Sana bahsettiğim köle satıcısından haber vereyim mi? O gelmiş, gidin onun yanındaki cariyeyi bu parayla satın alın."
Ukkaşe diyor ki: "Oraya gittiğimde köle satan dedi ki: "Cariyeleri, iki hasta cariye dışında hepsini sattım. Onların biri diğerinden biraz daha iyi durumdadır."
Dedim ki: "O ikisini getir göreyim."
Getirdiğinde dedik ki: "Durumu iyi olanı kaça satıyorsun?"
Köle satan: "Yetmiş dinara" dedi.
Biz biraz ikramda bulunmasını istedik. O hiç eksiltemeyeceğini söyleyince, biz de dedik ki:
"Bu kesede ne kadar para olursa, o fiyata alıyoruz."
Oysa kesede ne kadar para olduğunu bilmiyorduk. Orada bulunan beyaz saç ve sakallı birisi, "Mührü açın ve dinarları sayın" dedi.
Tâcir, "Boşuna açmayın, yetmiş dinardan bir kuruş dahi eksik olsa satmayacağım" dedi.
Yaşlı adam, "Yakına gelin" dedi.
Biz de onun yanına giderek mührü açtık ve dinarları saydık. Dinarların yetmişten ne fazla ne de eksik olduğunu gördük."
Cariyeyi alıp İmam Bâkır'ın (a.s.) yanına döndük. İmam Sâdık (a.s.) da orada idi. Olayı anlattık. İmam (a.s.) Allah'a hamd ve senâ etti ve cariyeye ismini sordu. O da, "Hamide" diye cevap verdi.
İmam Bâkır (a.s.) buyurdu ki: "Dünyada Hamide'sin, ahirette de Mahmude (övülmüş kadın)."
Sonra buyurdu: "Söyle bakalım, bakire misin?"
Hamide bakire olduğunu söyledi.
Buyurdular ki: "Nasıl bakire kaldın? Halbuki, hiçbir cariye köle tâcirlerinin elinde sağlam kalmaz?"
Dedi ki: "Onlardan biri bana yaklaşmak istediğinde, Allah-u Teâlâ, saçı sakalı ağarmış birisini ona musallat ediyor ve benden uzaklaşıncaya kadar onu dövüyordu. Bu macera birkaç defa tekrarlandı."
İmam Bâkır (a.s.), İmam Sâdık'a (a.s.) hitaben buyurdular ki:
"Ey Câfer! Onu al ve bil ki, zemin ehlinin en üstünü (Mûsa b. Câfer), ondan dünyaya gelecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.