İmam Rıza’nın imamet dönemi
İmam Rıza imamet vazifesini üstlendiğini açıkça ilan etmedi. Babasının vasiyetine uyarak bunu gizli tuttu. Ancak dört yıl sonra ilan etti
22.01.2024 20:18:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





İmam Rıza imamet vazifesini üstlendiğini açıkça ilan etmedi. Babasının vasiyetine uyarak bunu gizli tuttu. Ancak dört yıl sonra ilan etti.
İmam Rıza'nın imamlığını gizli tuttuğu dönem Hicri 183-187 yılları arasına denk gelir. Bu dönemde, Medine'de hutbe irad etmek veya genel buluşmalar tertip etmek gibi açıktan bir faaliyet içine girmedi. Halka açık genel yerlerde bulunmadı.
İmam Kâzım Hicri 183 senesinde zehirlenerek şehit edildi. Harun Reşid zehirlenme olayının İslam toplumunda duyulmasından endişe ediyordu. Bu sebeple bir plan hazırladı. Ordu komutanlarını, katipleri, kadıları ve Hâşimoğulları'nı topladı.
Sonra İmam'ın yüzünü açtı. Ve "Ona bir suikast düzenlendiğine veya zehirlendiğine dair bir belirti görüyor musunuz?" diye sordu. Onlar da, "Hayır!" dediler.
Aynı olay bir başka kaynakta şöyle anlatılmaktadır: "Sindi b. Şahik, fakihleri ve Bağdat'ın ileri gelenlerini içeri aldı. İmam'ın naaşını incelesinler diye... Naaşa baktılar. Bir yara izi veya boğularak öldürüldüğüne dair bir belirti tespit edemediler. Halife ardından İmam'ın eceliyle öldüğüne onları şahit tuttu. Onlar da buna şahitlik ettiler.
İmam Kâzım'ın mübarek naaşı çıkarıldı. Bağdat'ta bir köprünün üzerine konuldu. Bir münadi şöyle seslendi: Bu Mûsa b. Câfer'dir. Eceliyle ölmüştür. Ona bakın!"
Her şeye rağmen Harun Reşid'in içi rahat değildi. Halkın intikam duygularının galeyana gelip saltanatı için bir tehlike oluşturmaması için, İmam Rıza'nın ve ailesinin etrafındaki kuşatmayı gevşetti.
Kendisine İmam Rıza'yı öldürmesi için yapılan telkinlerin hiçbirine kulak asmadı. Hatta İsa b. Câfer bir gün halifeye şöyle demişti: "Ebu Tâlib ailesi hakkında ettiğin yemini hatırla. Mûsa'dan sonra imamlık iddiasında bulunan biri çıkarsa mutlaka boynunu vuracağına yemin etmiştin. İşte oğlu Ali imamlık iddiasında bulunuyor. Babası hakkında söylenenler onun hakkında da söyleniyor."
Harun ona öfkeyle bakmış ve şöyle demişti: "Ne düşünüyorsun? Hepsini öldürmemi mi istiyorsun?" Halid b. Yahya el-Bermekî, Harun'u, İmam Rıza'yı öldürmeye teşvik ettiğinde Harun şu cevabı vermişti: "Babasına yaptıklarımız yeter! Hepsini öldürmemizi mi istiyorsun?"
Harun Reşid'in bu tavrı halkın intikam duygularını yatıştırma isteğinden olduğu kadar, casuslarının bütün takibatlarına rağmen İmam Rıza'nın yönetim aleyhine bir tavır içinde olmamasından da kaynaklanıyordu.
Bu dönemde Harun Reşid onu takip ediyor ve casuslarından gelen haberler doğrultusunda olaylardan uzak durduğu sonucunu çıkarıyordu. Bu hususta aşağıdaki rivayet dikkat çekicidir:
"Ali Rıza pazara geldi. Bir köpek, bir koç ve bir horoz satın aldı. Harun'un ajanı bunu kendisine iletince Harun şöyle dedi: Bu onun tehlikesinden emin olduğumuz anlamına gelir."
Harun Reşid, gizli ajanlarının dışındaki kanallardan gelen ihbarlara itibar etmiyordu. Mesela, Zübeyir b. Avvam'ın torunlarından bir tanesi kendisine şu haberi iletmişti: "Rıza, kapısını açmış insanları kendisine tâbi olmaya çağırıyor."
Bu haber karşısında halife Harun Reşid şu tepkiyi gösterdi: "Bu adama hayret ediyorum! Hem Ali Rıza'nın bir köpek, bir koç ve bir horoz satın aldığını haber veriyor, ardından da hakkında böyle şeyler söylüyor!"
Yani halife bu gibi haberleri ciddiye almıyor, İmam'ı kendi haline bırakıyordu. Nihayet, İmam Kâzım'ın şehadetinin üzerinden dört sene geçti ve İmam Rıza, babasının vasiyeti uyarınca imamlık vazifesini üstlendiğini açıkladı.
Hicri 187 yılında bu olay gerçekleşti. Bu yıl Harun Reşid, Ehl-i Beyt'in amansız düşmanlarından olan, Bermekîleri öldürmüştü.
Bermekîlerin öldürülmesiyle İmam Rıza aleyhinde yapılan dedikodular ve jurnaller de son bulmuş oldu. Ehl-i Beyt mensuplarının öldürülmesini en çok onlar teşvik ederdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
İmam Rıza'nın imamlığını gizli tuttuğu dönem Hicri 183-187 yılları arasına denk gelir. Bu dönemde, Medine'de hutbe irad etmek veya genel buluşmalar tertip etmek gibi açıktan bir faaliyet içine girmedi. Halka açık genel yerlerde bulunmadı.
İmam Kâzım Hicri 183 senesinde zehirlenerek şehit edildi. Harun Reşid zehirlenme olayının İslam toplumunda duyulmasından endişe ediyordu. Bu sebeple bir plan hazırladı. Ordu komutanlarını, katipleri, kadıları ve Hâşimoğulları'nı topladı.
Sonra İmam'ın yüzünü açtı. Ve "Ona bir suikast düzenlendiğine veya zehirlendiğine dair bir belirti görüyor musunuz?" diye sordu. Onlar da, "Hayır!" dediler.
Aynı olay bir başka kaynakta şöyle anlatılmaktadır: "Sindi b. Şahik, fakihleri ve Bağdat'ın ileri gelenlerini içeri aldı. İmam'ın naaşını incelesinler diye... Naaşa baktılar. Bir yara izi veya boğularak öldürüldüğüne dair bir belirti tespit edemediler. Halife ardından İmam'ın eceliyle öldüğüne onları şahit tuttu. Onlar da buna şahitlik ettiler.
İmam Kâzım'ın mübarek naaşı çıkarıldı. Bağdat'ta bir köprünün üzerine konuldu. Bir münadi şöyle seslendi: Bu Mûsa b. Câfer'dir. Eceliyle ölmüştür. Ona bakın!"
Her şeye rağmen Harun Reşid'in içi rahat değildi. Halkın intikam duygularının galeyana gelip saltanatı için bir tehlike oluşturmaması için, İmam Rıza'nın ve ailesinin etrafındaki kuşatmayı gevşetti.
Kendisine İmam Rıza'yı öldürmesi için yapılan telkinlerin hiçbirine kulak asmadı. Hatta İsa b. Câfer bir gün halifeye şöyle demişti: "Ebu Tâlib ailesi hakkında ettiğin yemini hatırla. Mûsa'dan sonra imamlık iddiasında bulunan biri çıkarsa mutlaka boynunu vuracağına yemin etmiştin. İşte oğlu Ali imamlık iddiasında bulunuyor. Babası hakkında söylenenler onun hakkında da söyleniyor."
Harun ona öfkeyle bakmış ve şöyle demişti: "Ne düşünüyorsun? Hepsini öldürmemi mi istiyorsun?" Halid b. Yahya el-Bermekî, Harun'u, İmam Rıza'yı öldürmeye teşvik ettiğinde Harun şu cevabı vermişti: "Babasına yaptıklarımız yeter! Hepsini öldürmemizi mi istiyorsun?"
Harun Reşid'in bu tavrı halkın intikam duygularını yatıştırma isteğinden olduğu kadar, casuslarının bütün takibatlarına rağmen İmam Rıza'nın yönetim aleyhine bir tavır içinde olmamasından da kaynaklanıyordu.
Bu dönemde Harun Reşid onu takip ediyor ve casuslarından gelen haberler doğrultusunda olaylardan uzak durduğu sonucunu çıkarıyordu. Bu hususta aşağıdaki rivayet dikkat çekicidir:
"Ali Rıza pazara geldi. Bir köpek, bir koç ve bir horoz satın aldı. Harun'un ajanı bunu kendisine iletince Harun şöyle dedi: Bu onun tehlikesinden emin olduğumuz anlamına gelir."
Harun Reşid, gizli ajanlarının dışındaki kanallardan gelen ihbarlara itibar etmiyordu. Mesela, Zübeyir b. Avvam'ın torunlarından bir tanesi kendisine şu haberi iletmişti: "Rıza, kapısını açmış insanları kendisine tâbi olmaya çağırıyor."
Bu haber karşısında halife Harun Reşid şu tepkiyi gösterdi: "Bu adama hayret ediyorum! Hem Ali Rıza'nın bir köpek, bir koç ve bir horoz satın aldığını haber veriyor, ardından da hakkında böyle şeyler söylüyor!"
Yani halife bu gibi haberleri ciddiye almıyor, İmam'ı kendi haline bırakıyordu. Nihayet, İmam Kâzım'ın şehadetinin üzerinden dört sene geçti ve İmam Rıza, babasının vasiyeti uyarınca imamlık vazifesini üstlendiğini açıkladı.
Hicri 187 yılında bu olay gerçekleşti. Bu yıl Harun Reşid, Ehl-i Beyt'in amansız düşmanlarından olan, Bermekîleri öldürmüştü.
Bermekîlerin öldürülmesiyle İmam Rıza aleyhinde yapılan dedikodular ve jurnaller de son bulmuş oldu. Ehl-i Beyt mensuplarının öldürülmesini en çok onlar teşvik ederdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.