AKP Hükümetinin IMF ile başlattığı müzakere süreci devam ediyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF ile bir tur daha yapacaklarını söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF ile görüşmeler ve gelinen noktaya ilişkin, Orta Vadeli Program (OVP) temelinde IMF ile bir tur görüşme daha yapacaklarını söyledi ve "Bu görüşmelerin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşırsak böyle bir düzenleme yapmayı tercih ederiz" dedi. Babacan, Orta Vadeli Programı açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ali Babacan "IMF ile nasıl bir perspektifte görüşmeleri sürdürüyorsunuz. Bir anlaşma olacak mı? son durum nedir?" şeklindeki soruya karşılık, Fon ile bir süredir süredir temas halinde olduklarını hatırlattı. Açıkladıkları OVP'nin bundan sonraki dönemde Türkiye'nin neyi yapacağını, neyi yapmayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Babacan, IMF'nin de bu programı inceleyeceğini ve bunun ardından program temelinde Fon ile bir tur daha görüşme yapacaklarını söyledi. Babacan, bu görüşmenin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşılırsa böyle bir düzenleme yapmayı tercih edeceklerini, ancak şartlarında ve çerçevesinde mutabık kalınması gerektiğini ifade etti. Kriz döneminde IMF'nin kaynaklarının güçlendirildiğini anımsatan Babacan, Türkiye'nin şu anda IMF'ye 7-8 milyar dolar civarında borcu bulunduğunu ve bu borca yıllık yüzde 2,1 oranında faiz ödendiğini kaydetti. IMF kaynaklarının piyasa şartlarından daha uygun kaynaklar olduğunu, sadece bu açıdan bile bakıldığında Türkiye'ye uygun dış şartlarda kaynağın ülke ekonomisine katkıda bulunacağını anlatan Babacan şöyle devam etti: "Ancak OVP'ye baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Hazırlıklarımızı yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak kullandırılacak kaynaklar direk olarak piyasaya kullanıma sunulacak kaynak olacaktır. Bizim iç borçlanma ihtiyacımız IMF'den sağlanacak kaynakla azalacaktır. Dolayısıyla içerden borçlanacağımız rakam kadar gideceğiz dışardan borçlanacağız ve bu kaynak Türk bankacılık sektörünün özel tüketim ve yatırım için kullandırabileceği kaynak haline gelecektir. Bu konuyla alakalı temaslarımız önümüzdeki dönemde de devam edecek.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF ile görüşmeler ve gelinen noktaya ilişkin, Orta Vadeli Program (OVP) temelinde IMF ile bir tur görüşme daha yapacaklarını söyledi ve "Bu görüşmelerin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşırsak böyle bir düzenleme yapmayı tercih ederiz" dedi. Babacan, Orta Vadeli Programı açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ali Babacan "IMF ile nasıl bir perspektifte görüşmeleri sürdürüyorsunuz. Bir anlaşma olacak mı? son durum nedir?" şeklindeki soruya karşılık, Fon ile bir süredir süredir temas halinde olduklarını hatırlattı. Açıkladıkları OVP'nin bundan sonraki dönemde Türkiye'nin neyi yapacağını, neyi yapmayacağını ortaya koyduğunu vurgulayan Babacan, IMF'nin de bu programı inceleyeceğini ve bunun ardından program temelinde Fon ile bir tur daha görüşme yapacaklarını söyledi. Babacan, bu görüşmenin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşılırsa böyle bir düzenleme yapmayı tercih edeceklerini, ancak şartlarında ve çerçevesinde mutabık kalınması gerektiğini ifade etti. Kriz döneminde IMF'nin kaynaklarının güçlendirildiğini anımsatan Babacan, Türkiye'nin şu anda IMF'ye 7-8 milyar dolar civarında borcu bulunduğunu ve bu borca yıllık yüzde 2,1 oranında faiz ödendiğini kaydetti. IMF kaynaklarının piyasa şartlarından daha uygun kaynaklar olduğunu, sadece bu açıdan bile bakıldığında Türkiye'ye uygun dış şartlarda kaynağın ülke ekonomisine katkıda bulunacağını anlatan Babacan şöyle devam etti: "Ancak OVP'ye baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Hazırlıklarımızı yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; eğer IMF ile bir anlaşma yaparsak kullandırılacak kaynaklar direk olarak piyasaya kullanıma sunulacak kaynak olacaktır. Bizim iç borçlanma ihtiyacımız IMF'den sağlanacak kaynakla azalacaktır. Dolayısıyla içerden borçlanacağımız rakam kadar gideceğiz dışardan borçlanacağız ve bu kaynak Türk bankacılık sektörünün özel tüketim ve yatırım için kullandırabileceği kaynak haline gelecektir. Bu konuyla alakalı temaslarımız önümüzdeki dönemde de devam edecek.