Dünkü yazımızda Mozambik, Zaire, Çad, Kamerun ve Rusya'nın IMF ile ilişkiye girdikten sonra getirildikleri vahim manzarayı tahlil etmeye çalıştık. Bugün de Enerji Yapı Yol Sendikası Yayın Kurulunun yayımladığı bir araştırmadan alıntılarla IMF'nin karnesindeki başarısızlıklara devam edelim.Bolivya:IMF'nin bir diğer kurbanı olan Bolivya'da tarım ürünleri ihracatı 1980'lerde rekor düzeyde arttı. Bu mucize(!) artışın istatistikî sonuçları ise 1990 yılında alındı. Yoksulluk sınırının altında yaşayan köylülerin oranı yüzde 95'e fırladı. Yabancı şirketlerin verimli toprakları ele geçirmesine olanak tanındı. Toprakları ellerinden alınan çiftçiler, ölümcül heyelanlara açık bayırlarda tarım yapmaya veya ormanları yakıp kendilerine alan açmaya zorlandılar. Köyden kente göçte patlama yaşandı. Küçük çiftçilere verilen devlet desteği kesilirken, tarımda tekelleşme hızlandı. Tarım alanında sendikalaşma, devlet baskısıyla önlendi. Yabancı tekeller, yerli halklar tarafından yüzlerce yılda geliştirilen tarım tekniklerinin patentini aldılar. Tamamen ihracata dayalı tarım politikaları kimyasal tarım tekniklerini geliştirdi. Toprak zehirlendi. Kolombiya:IMF ve DB politikaları nedeniyle Kolombiya tarihindeki en büyük krize girdi. İşsizlik oranı %19'a çıktı. IMF ile imzalanan 2,7 milyon dolarlık kredi anlaşmasında Kolombiya'dan özelleştirmenin hızlandırılması, maaşların dondurulması ve zaten yetersiz olan sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesi istendi.Guyana:DB ve IMF'nin dayatmaları sonucu, bugün ülkenin kesilebilir ormanlarının yarısı yabancı tekellerin eline geçti.Guatemala:Dünya Bankası 1982 yılında ABD destekli Guatemala diktatörlüğüyle işbirliği yaparak Chixoy Barajı'nın yapımını destekleyeceğini ilan etti. Barajın önündeki tek engel, Rio Negro köyüydü. Köylüler topraklarından çıkmayı reddedince, ordu birlikleri çoğu kadın ve çocuk 400 köylüyü katletti. DB katliamla ilgili sessizliğini uzun süre korudu. Kamuoyu baskısı sonucunda 1996'da açılan iç soruşturma ise, banka yönetiminin aklanmasıyla sonuçlandı.El Salvador:El Salvador'un 4000 işçisi bulunan telefon şirketi ANTEL, çok kârlı bir kamu işletmesiydi. Ancak kasıtlı olarak kurumun başına yöneticiler, kısa zamanda zengin olurken şirketi de batma noktasına getirdiler. İşçi sendikası verimliliği artırmak için özelleştirme yerine, ANTEL yönetiminin görevden alınması gerektiğine ilişkin bir kampanya başlattı. Ancak Dünya Bankası'nın tercihi özelleştirme idi.ANTEL, DB'nin desteğiyle El Salvadorlu bir holding ile Fransa Telekom tarafından oluşturulan konsorsiyuma devredildi. Halka ucuz hizmet götüreceği iddia edilen özelleştirmeden bir süre sonra telefon ücretlerine yüzde 400 zam yapıldı. DB, bu özelleştirmeden sonra sağlık sisteminin tamamen özelleştirilmesi için baskı yapmaya başladı. Meksika:1994-1995 yıllarında yüksek enflasyon ve rezervlerin erimesi nedeniyle IMF'den kredi aldı. IMF programına karşın ülkede pek çok işyeri kapandı, yoğun işten çıkarmalar yaşandı. Meksika'da bugün gelir adaletsizliği ve yoksulluk sürüyor ve gün geçtikçe artıyor.Haiti:DB ve IMF Haiti hükümetinin asgari ücreti artırmasını önlediler. Ardından kârlı kamu kuruluşlarının derhal özelleştirilmesini istediler. IMF baskısıyla, özellikle eğitim ve sağlık alanındaki kamu harcamaları yüzde 50 oranında azaltıldı. Güney Kore:50 yıl boyunca büyük özveriyle dev bir sanayi kuran Güney Kore sermayesi, 1997'de patlak veren Asya ekonomik krizi ile o güne dek kaydettiği bütün ilerlemeleri kaybetti. Japonya'nın ardından bir de iyice gelişen Güney Kore sanayisi ile rekabet etmek istemeyen ABD, fırsatı iyi değerlendirdi. Krizi bitirmek bahanesiyle ülkeye akıtılan 30 milyar dolarlık dev IMF kredisinin karşılığı ülke tarihinde görülen en ağır "yapısal uyum paketi" uygulandı. Bu paketi harfiyen uygulayan Güney Kore hükümeti, iki yıl içinde ülkeyi adeta bir harabeye çevirdi. Ekonomi küçülüp halkın alım gücü büyük ölçüde düşerken yüz binlerce işçi işten atıldı. Neredeyse ABD ile rekabet edecek duruma gelmiş Koreli şirketler, başta otomotiv sektörü olmak üzere çoğunluğu ABD'li olan şirketlerin eline geçti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024