İnadım inat? diyor ve Gezi Parkı'na kışlayı yapacağım diye tutturuyor. Kim mi? Şu Gezi takıntısından kurtulamayan AKP tayfası tabii. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi, Taksim'e yeniden kışla yapımını Kentsel Tasarım Projesine yerleştiriverdi. Nasıl aymazlıktır bu; çölde vaha gibi, beton yığınlarının ortasında tek nefes alacak parkın da ellerinden gitmesini önlemek için canlarını verenler, yaralanıp sakat kalanlar, kin ve nefretle beslenen güçlerin insanlarımıza uyguladığı şiddetin ödenmeyecek faturası önlerindeyken, tekrar bir yıkıma girişme niyetlerinin arkasındaki güç sermaye olmasın! Amaç kışla değil, bu görüntüde alışveriş merkezi (AVM) inşa etmek. Gezi direnişinden hiç mi ders almadı bunlar? AKP iktidarının yaftalamasıyla çapulcu muydu gençlerimiz, yoksa neidüğü belirsiz üstelik topraklarımızdan davul zurnayla geçen güruh muydu asıl çapulcu takımı? Yöneten ama aslında yönetemeyenlerin "ayırdetme" sorunları mı var, bilemiyoruz. İşin bu yönünü medikal teşhise bırakıyoruz.Konunun hak hukuk bakımından tahliline gelince:Gündemdeki zeytinliklerin kıyımı gibi bir durum olmasın diye Gezi Parkındaki ağaçların sökülüp alanın talan edilmemesi için 28 Mayıs 2013'de başlatılan yıkıma karşı direnen insanlarımız haksız işlemi durdurmuştu. Üstelik İstanbul 6. İdare Mahkemesi de yürütmeyi durdurma kararı veriyordu. 6000 adet zeytin ağacının kesilmesinden sonra gelen yürütmeyi durdurma kararının "geç gelen adalet, adalet değildir" fotoğrafının aksine, direnerek felâketi önleyenlerin aldığı yargı kararının kıymeti harbiyesi vardı.AKP iktidarı çılgına dönmüştü hele hele dönemin başbakanı? Bas bas bağırıyordu meydanlarda; mahkemeden aleyhimize karar çıkarsa "reddi reddedeceğiz" diye. Oysa karşısında avucunun içine almak istediği yargı değil, dayanışma ve direnişten oluşan bir Gezi hukuku vardı. Tayyib Erdoğan paniğe mi kapılmıştı ne, bu kez de mahkemeden nasıl karar çıkarsa çıksın vatandaşın reyine başvuracağız demeye başlamıştı. Sonunda nasıl olduysa mahkemeden istedikleri karar çıktı? Hani vatandaşın oyu istenecekti? Hangi sözlerinin arkasında durdular ki, bunu yerine getirsinler; nitekim İBB Meclisi'nden vatandaşa sorulmadan kışla (AVM) kararı çıktı.Peki, "Kent Konseyi" ne işe yarar? Kente dair alınan kararlarda söz sahibi olacaktır, halkın yerel yönetimlere ve hizmetlere aktif olarak katılımının mekânı olacaktır. Belediye Kanunu ve Kent Konseyi Yönetmeliği bunları söylüyorsa da uygulamada bu mümkün görülmüyor. Sözünü ettiğimiz Belediyenin kışla kararının, ahali neresinde bulunuyor? Hiçbir yerinde. Yasa ve Yönetmelik, ahali kentle ilgili karara karışır, dese de demokrasi kültürü olmayanların anlayabileceği bir şey değildir bu.Kent Konseyinden vazgeçtik, insanadönelim:* Yaşama hakkı* Kent hakkı* Çevre hakkı* Sağlık hakkıHerkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, devletten çevrenin geliştirilmesini, çevre sağlığının korunmasını ve çevre kirlenmesinin önlenmesini isteme hakkı vardır.Devlet bu konuda görevini savsaklıyor ve de anayasal hakların güvencesini veremiyorsa, karşısında dayanışma ve direniş hukukunu bulması kaçınılmazdır. Gezi Parkındaki muhalefetin forumlar aracılığıyla bir tür mahalle örgütlenmesi olarak, insanların nabzını tutabilecek, kamuoyu oluşturabilecek bir demokrasi aracı olduğunu söyleyebiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023