Şeyh Galib şöyle diyor: "Hoşca bak zatına ki, zübdei alemsin sen Merdumi didei ekvam-ı ademsin sen.Cenabı Vacibül Vücud Hazretleri bu alemi esmai ilahisinin tecellisi ie halk etmiştir.
Dolayısıyla bu alemde ne ki var, hepsi Allah'ın tecellisidir. Sıfat-ı Barisinin, esmai ilahisinin tecellisiyle bu alem yaratılmıştır. Nitekim Hz. Ali (kv) Efendimiz:"Ben eşyada Cenabı Hakkı görürüm" buyurmaktadır. Çünkü Allah'ın tecellisi olan bir varlık, insana Allah'ı tanıtır. Nasıl eşya, kainat Allah'ın tecellisinden mülhem yaratılmışsa, insan da Allah'ın tecellisinden vücud bulmuş ilahi bir varlıktır. Hem öyle ki, hiçbir varlığa olmayan tecelli insanoğluna olmuştur. Allah'ın hem Zatı Barisinin hem sıfatı Barisinin, hem esmaı ilahisinin tecellisi insanda mevcuttur. Yani insanoğlunda alemdeki tecellilerin fevkinde tecelli vardır. Hatta alemde olmayan tecelliler insanoğlunda mevcuttur. Mesela alemde ruh yoktur, ama insanda ruh vardır. Zaten insanı da insan yapan, o manevi cevherdir, ruhudur. O ruh Cenabı Hak'tandır. Bu münasebetle Resulüllah'a bu konunun sorulması üzerine şu ayetler nazil olmuştur."Sana Ruhtan soruyorlar. De ki: O Allah'ın emridir. Bu hususta size çok az bir ilim verilmiştir" (İsra, 17/85)İnsanın özünün, cevherinin, zübdesinin ruh olması münasebetiyle, bizim benliğimiz ruhumuzdur, ruhumuzda gizlidir. Bunun da Cenabı Hakk'ın emri olması münasebetiyle insanı tanımak zor belki de imkansız gibi görünüyor. Bu münasebetle dikkat ederseniz insanı ele alıp ifade etmeye çalışan yazarlar ne kadar izah ederlerse etsinler onu anlatmada yeterli olamıyorlar.Çünkü onda Cenabı Hak'tan bir nefha var. "Ademoğluna kendi ruhumdan üfledim" (Hicr, 15/29;; Sad, 38/72) buyuruyor, Cenabı Hak. Yani bizdeki ruh Hakk'ın nefhasıdır, nefhai ilahidir.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Dolayısıyla bu alemde ne ki var, hepsi Allah'ın tecellisidir. Sıfat-ı Barisinin, esmai ilahisinin tecellisiyle bu alem yaratılmıştır. Nitekim Hz. Ali (kv) Efendimiz:"Ben eşyada Cenabı Hakkı görürüm" buyurmaktadır. Çünkü Allah'ın tecellisi olan bir varlık, insana Allah'ı tanıtır. Nasıl eşya, kainat Allah'ın tecellisinden mülhem yaratılmışsa, insan da Allah'ın tecellisinden vücud bulmuş ilahi bir varlıktır. Hem öyle ki, hiçbir varlığa olmayan tecelli insanoğluna olmuştur. Allah'ın hem Zatı Barisinin hem sıfatı Barisinin, hem esmaı ilahisinin tecellisi insanda mevcuttur. Yani insanoğlunda alemdeki tecellilerin fevkinde tecelli vardır. Hatta alemde olmayan tecelliler insanoğlunda mevcuttur. Mesela alemde ruh yoktur, ama insanda ruh vardır. Zaten insanı da insan yapan, o manevi cevherdir, ruhudur. O ruh Cenabı Hak'tandır. Bu münasebetle Resulüllah'a bu konunun sorulması üzerine şu ayetler nazil olmuştur."Sana Ruhtan soruyorlar. De ki: O Allah'ın emridir. Bu hususta size çok az bir ilim verilmiştir" (İsra, 17/85)İnsanın özünün, cevherinin, zübdesinin ruh olması münasebetiyle, bizim benliğimiz ruhumuzdur, ruhumuzda gizlidir. Bunun da Cenabı Hakk'ın emri olması münasebetiyle insanı tanımak zor belki de imkansız gibi görünüyor. Bu münasebetle dikkat ederseniz insanı ele alıp ifade etmeye çalışan yazarlar ne kadar izah ederlerse etsinler onu anlatmada yeterli olamıyorlar.Çünkü onda Cenabı Hak'tan bir nefha var. "Ademoğluna kendi ruhumdan üfledim" (Hicr, 15/29;; Sad, 38/72) buyuruyor, Cenabı Hak. Yani bizdeki ruh Hakk'ın nefhasıdır, nefhai ilahidir.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.