Tarihten günümüze yaşanmış, ibretlik birçok olay var. Bunlar çoğumuzu etkiler, sohbetlerimize konu olur, insanları uyarmak ve hatalarını düzeltmelerini sağlamak için kıssadan hisse olarak anlatırız.
Burada önemli bir hususu unutmamak lazım. Çünkü, çoğu zaman farkında olmadan, hep başkaları ders alsın diye anlatırız. Sanki kendi ihtiyacımız yokmuş gibi…
İnsanoğlu işte, bazen kendimizi öyle bir yere konumlandırırız ki, sanki biz nice makamları aşmış gidiyoruz da böyle öğütlere ihtiyacımız yok diye düşünürüz!
Eğer ruh haliniz böyle ise duyduğunuz güzel sözler, kıssalar ne kadar ilginizi çekse de, size tesir etmez. 'Verdikleri mesaj bana değil, başkalarına, onların ihtiyacı var, onların faydasına' kanaati belirir içten içe…
Kanaatimce, hayatımızdaki birçok sorunun temeli de bu noktada başlıyor. Kendi ruh dünyamızda yaşadığımız özgüven patlaması, hata üstüne hata yaptırıyor.
Ben de yukarıdaki hataya düşmeden, önce kendi nefsime öğüt olsun diye ve sonra da siz kıymetli okuyucularıma hatırlatma babında birkaç şey yazmak istiyorum.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, "İnsan gönüldür, gönül" sözü hepimizin içine işlemiş ve tarihe altın harflerle geçmiş bir vecize…
Ne kadar ihtişamlı, insanı nasıl da derinden etkiliyor değil mi?
Yunus Emre'nin; "Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim" sözünü duyunca, Üstadımızın vecizesinin manası apaçık ortaya çıkmıyor mu?
Bu söz üzerine çok şey konuşulur, yazılır.
Demek ki, 'gönül' dostun evi, yani Hakk'ın evi, Allah'ın kulunda tecelli ettiği özel mekan…
Bu nedenle batı dünyasında 'gönül' kelimesinin karşılığı yok. Nasıl olsun ki?
Hem bir kutsi hadiste demiyor mu Cenab-ı Hakk; "Ben yere göğe sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım" diye…
İşte o kalp yani gönül, itinayla korunmalı, ona özenle davranmalı, incitmemeli, kırmamalı…
Bu noktada yine Derviş Yunus'a kulak verelim, bakın ne diyor;
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
Kıssalardan, özlü sözlerden nasiplenmek lazım. Kıssanın hissesidir insanın nasibi… Susamış insanın suyun yanına gidip beklemesinin bir anlamı var mı? Kabını doldurup içmedikten sonra…
Ancak gönüller zaman zaman darbe alabiliyor, inciniyor ve ne yazık ki istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Tabii birçok sebep buna yol açabilir.
Ama insanın güvendiği, sözüne inandığı birinin kendisine olan güveni yıkması, sözünde durmaması herhalde bunların başında geliyor.
Çünkü biz güven ve sözünde durmanın önemini Peygamberimizin hayatından öğrendik. O'nun her zemin ve şartta "Muhammed'ül Emin" sıfatından asla taviz vermediğini hepimiz biliyoruz.
Haydar Baş hocamız Makalat eserinde gençlere seslenirken; "eğer sever ve sevilirseniz davanıza ram edemeyeceğiniz kimse yoktur" demiyor mu?
Peki sevmek ve sevilebilmek için 'emin' olmak gerekmez mi? Sözünde durmak, dirayetli olmak, dürüst olmak gerekmez mi?
Bütün bunların yanında karşındaki insanın bir gönüle sahip olduğunu ve Hakk'ın tecelligahı olan o gönüle girilebildiği zaman yaptıklarımızın bir anlam ifade ettiği gerçeğini neden unutuyoruz?
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021