İnsan önce kendi ile barışık olmalıdır
İnsanın, vahdete evvela kendi iç dünyasında kavuşması lazımdır. Kendi içinde kavgalı olanın, dış tabiatında faydalı olması mümkün değildir
04.01.2021 00:17:00





"Mekke'nin fethinin çağrıştırdığı bir güzel manada şudur; Nasıl ki, yeryüzünün kalbi hükmünde olan Kâbe'nin putlardan temizlenmesi, insanlığın kurtuluşu yolunda hayati önem taşıyorsa, aynı şekilde beden ülkesinin merkezi olan insan kalbinin her türlü putlardan ve masivadan temizlenmesi de insan için hayati önem taşımaktadır.
Mekke'de, Kâbe Beytullah olduğu gibi, gerçekte insandaki kalpte Beytullahtır. Zahirde Kâbe'nin putlardan temizlenmesinin anlamı, hakikatte kalplerin putlardan ve masivadan temizlenmesidir…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:220)
İnsanların ekserisi güçlünün yanındadır

"Yine Mekke'nin fethi göstermiştir ki, hakla beraber kuvvetinde bir arada toplanması, ekseriya insanların rağbetini celbeder. İnsanların ekserisi güçlünün yanındadır.
Her an Hakk'a tabi olanlar ise gerçek dava adamlarıdır. Hak'la beraber güçlü olmak ise zayıf insan tabakalarının Hakk'ı tercihine sebep olacaktır. Bu bakımdan her devirde, hususiyetle günümüzde Müslümanların güçlü olmaları ve karşılarında ittifak etmiş şer güçlere karşı, güçlerini birleştirmeleri büyük önem taşımaktadır…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:226)
İnsanın ilk önce kendisi ile barışık olması lazımdır

"İslam'da muvaffakiyetin tek şartı Allah (c.c) yolunda olmaktır. Mühim olan bu yolda emre uymaktır. Emre uyulmuş, istenen itaat gerçekleşmiştir. Gerisi kader-i ilahinin cilvesidir. Mühim olan Allah'ın (c.c) hesabıdır ve mü'minin bu hesaba rıza göstermesidir…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:191)
"İnsanın, vahdete evvela kendi iç dünyasında kavuşması lazımdır. Kendi içinde kavgalı olanın, dış tabiatında faydalı olması mümkün değildir. İnsanın önce kendi, kendi ile uyumlu olması lazımdır. Bu da kendinde inancı hâkim kılmasıyla mümkündür…" (Mektubat sh:92)
Tebliğ nedir?

"Tebliğ başlı başına bir nezaket ve hikmet ölçüleri yumağıdır. Güzel ahlakın ve insani davranışların tamamı tebliğin muhtevasında mevcuttur.
Tebliğde her şeyden evvel (sözden ziyade) hal ve ameller asıldır. Halden maksat ihlâsı, samimiyeti ve dürüstlüğü ahlak edinmektir. Amelden maksatta, İslam'ı kâmil manada yaşamak ve sözünün eri olmaktır…
Tebliğin şartları üçtür;
1-Tatlı dil, anlaşılır bir lisan
2-Güler yüz, mütevazı tavır
3-Hikmetle öğüt vermek. (Din Tahripçilerine K.Kerimin Cevabı sh:221–27)
Tebliğci şunu çok iyi bilmelidir

Öyleyse davetçi çok iyi bilmelidir ki iman, yemek, içmek gibi Fıtraten var olan bir duygudur. Aç olduğu halde ailesine kızdığı için, inat edip akşam sofraya oturmayan ve bu halini, 'ben aç değilim' diyerek, inkârla izah eden çocuğun hali neyse, 'Allah'a (c.c) inanmıyorum' diyen insanın hali de aynıdır.
Dolayısıyla davetçi, muhatabının yüzde yüz bu şekilde olduğuna inanmalı, rahat ve kendinden emin olmalıdır. Doktor, nasıl hastasının feryadı, figanından etkilenmeden onu soğukkanlılıkla tedaviye devam ederse, davetçide, münkirin inkâr çığlıklarına takılıp direncini yitirmemeli, karamsarlığa kapılmamalıdır…" (Rahmet-el lil Alemin -1- sh:175–176)
Mekke'de, Kâbe Beytullah olduğu gibi, gerçekte insandaki kalpte Beytullahtır. Zahirde Kâbe'nin putlardan temizlenmesinin anlamı, hakikatte kalplerin putlardan ve masivadan temizlenmesidir…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:220)
İnsanların ekserisi güçlünün yanındadır

"Yine Mekke'nin fethi göstermiştir ki, hakla beraber kuvvetinde bir arada toplanması, ekseriya insanların rağbetini celbeder. İnsanların ekserisi güçlünün yanındadır.
Her an Hakk'a tabi olanlar ise gerçek dava adamlarıdır. Hak'la beraber güçlü olmak ise zayıf insan tabakalarının Hakk'ı tercihine sebep olacaktır. Bu bakımdan her devirde, hususiyetle günümüzde Müslümanların güçlü olmaları ve karşılarında ittifak etmiş şer güçlere karşı, güçlerini birleştirmeleri büyük önem taşımaktadır…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:226)
İnsanın ilk önce kendisi ile barışık olması lazımdır

"İslam'da muvaffakiyetin tek şartı Allah (c.c) yolunda olmaktır. Mühim olan bu yolda emre uymaktır. Emre uyulmuş, istenen itaat gerçekleşmiştir. Gerisi kader-i ilahinin cilvesidir. Mühim olan Allah'ın (c.c) hesabıdır ve mü'minin bu hesaba rıza göstermesidir…" (Rahmet-el lil Alemin -2- sh:191)
"İnsanın, vahdete evvela kendi iç dünyasında kavuşması lazımdır. Kendi içinde kavgalı olanın, dış tabiatında faydalı olması mümkün değildir. İnsanın önce kendi, kendi ile uyumlu olması lazımdır. Bu da kendinde inancı hâkim kılmasıyla mümkündür…" (Mektubat sh:92)
Tebliğ nedir?

"Tebliğ başlı başına bir nezaket ve hikmet ölçüleri yumağıdır. Güzel ahlakın ve insani davranışların tamamı tebliğin muhtevasında mevcuttur.
Tebliğde her şeyden evvel (sözden ziyade) hal ve ameller asıldır. Halden maksat ihlâsı, samimiyeti ve dürüstlüğü ahlak edinmektir. Amelden maksatta, İslam'ı kâmil manada yaşamak ve sözünün eri olmaktır…
Tebliğin şartları üçtür;
1-Tatlı dil, anlaşılır bir lisan
2-Güler yüz, mütevazı tavır
3-Hikmetle öğüt vermek. (Din Tahripçilerine K.Kerimin Cevabı sh:221–27)
Tebliğci şunu çok iyi bilmelidir

Öyleyse davetçi çok iyi bilmelidir ki iman, yemek, içmek gibi Fıtraten var olan bir duygudur. Aç olduğu halde ailesine kızdığı için, inat edip akşam sofraya oturmayan ve bu halini, 'ben aç değilim' diyerek, inkârla izah eden çocuğun hali neyse, 'Allah'a (c.c) inanmıyorum' diyen insanın hali de aynıdır.
Dolayısıyla davetçi, muhatabının yüzde yüz bu şekilde olduğuna inanmalı, rahat ve kendinden emin olmalıdır. Doktor, nasıl hastasının feryadı, figanından etkilenmeden onu soğukkanlılıkla tedaviye devam ederse, davetçide, münkirin inkâr çığlıklarına takılıp direncini yitirmemeli, karamsarlığa kapılmamalıdır…" (Rahmet-el lil Alemin -1- sh:175–176)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.