Hiç düşündünüz mü bir insan yetiştirmenin ne kadar zor olduğunu? Doğadaki bir ağacı bile yetiştirmek o denli meşakkatliyken peki ya insan yetiştirmek, insan yetiştirmenin meşakkatini bilir misiniz? Bebeklik döneminden çocukluk çağına, ergenlikten gençlik yıllarına kadar hayatın her döneminde insana bir şeyler katabilmek, onu kendisi ve toplum adına kazanabilmek, en sıkıntılı anlarda gereken anlayışı ve sabrı gösterebilmek ne kadar zordur değil mi? İşte bu zorlukları ancak gönül erbabı mürebbilerin katkılarıyla aşanlar tarihe isimlerini izzetle nakşederler. Bizim Fatih diye tanıdığımız, sevdiğimiz Sultan Mehmed nasıl yetişti? 12 yaşında tahta çıkacak donanıma nasıl sahip oldu da İstanbul'u fetheden o nebevî müjdenin sahibi oldu? Acaba hangi gönül erbabı mürebbinin elinde yetişti Sultan Mehmed? Ya da şöyle mi sormak lazım; Sultan Mehmed'i Fatih yapan sır neydi acaba? Şehzade Mehmed'in çok zeki, yerinde duramayan günümüz tabiriyle hiperaktif ve haylaz bir çocuk olduğu bilinmektedir. Bu haylazlığı sebebiyle derslerine çalışmayıp kaytarmakta ve hocalarının sözünün dinlememekteydi. Bu durumun farkına varan babası haylaz Mehmed'le baş edebilecek bir gönül erbabı Mürebbi bulmuştu: Molla Gürani Hz. Padişah, Molla Gürani Hazretlerini yollarken, "Eti de senin, kemiği de. O bundan böyle senin oğlun. Var bildiğin gibi işle!" demiştir. Mola Gürani Hz, haylaz, şımarık Şehzade'ye sözle laf dinletmekte zorlanıldığını farkedince Şehzade'yi karşısına alır ve üstüne basa basa "Dövmek" fiilini çeker. Şehzade'nin şaşkın bakışları arasında sesini yükselterek misallendirir: "Döverim, seni döverim, seni öyle bir döverim kiiii!..." Şaşkınlık yerini korkuya bırakmış ve ağlamaklı gözlerle Hocasının dediklerini harfiyyen uygulamıştır Mehmed. Zamanla Molla Gürani Hz'nin tatlı sert tutumu Şehzadeyi çok etkiler ve artık geceleri ders çalışır, ezberlerini aksatamaz.Molla Gürani, düşmanlarının dillerini de öğrenmen şart, diyerek Latince, Sırpça ve Rumca öğrenmesini sağlar Şehzade Mehmed'in. Ardından satır satır Avrupa Tarihi okutturur. Bununla da yetinmez aritmetik, geometri, astronomi, fizik, coğrafya, edebiyat alanlarında eğitim aldırır. Öyle ki; Şahi denen topu icat edecek bir mucit, Avni mahlasıyla şiirler yazan bir edip olarak da tarihe geçecektir Sultan Fatih.Böylesi büyük bir ilimle donatılan, çocuk yaşta terbiyesini Molla Gürani Hz'den alan Sultan Mehmed'in kanının en deli aktığı çağlarda, onu dizginleyecek, yol gösterecek bir Mürşid-i Kamile o denli ihtiyaç vardı ki.. Tam bu esnada Hacı Bayram-ı Veli'nin aşk ocağında ehlibeyt nefesiyle pişmiş, nur yüzlü, bir gönül erbabı giriverdi Sultan Mehmed'in dünyasına: Akşemseddin Hz. Zira bir sultan için en tehlikeli şey; kibir ve gurur tuzağına düşüp nefsine yenilmekti. Bu zorlukları Akşemseddin'in terbiye ve himmetiyle aşan Sultan Mehmed, gün geçtikçe pişiyor, adeta "Konstantin mutlaka fetholunacaktır, Onu fetheden Kumandan Ne güzel Kumandan" diye hücrelerine kadar işleyen Nebevî müjdeye hazırlanıyordu.Akşemseddin Hz, Sultan Mehmed'i öyle işliyor, öyle etkiliyordu ki; Akşemseddin Hz'nin "Sen şartlar teslim olmazsan şartlar sana teslim olur" düsturu, Fatih'in "Ya ben İstanbul'u alırım, ya İstanbul beni" kararlılığına dönüşüyordu.Sultan Mehmed'i tam bir maneviyat, teslimiyet ve kararlılıkla donatan Akşemseddin Hz, Sultan Mehmed'e tasavvufun aşk deryasından öyle lezzetler tattırmıştır ki; Sultan Mehmed tacı, tahtı bırakıp derviş olmayı talep etmiş ancak bu isteği Sultanlığa devam etmesi gerektiği ifade edilerek Akşemseddin Hz tarafından reddedilmiştir. Molla Gürani Hz de Akşemseddin Hz de, gönül gözü açık birer Allah dostuydu ve Şehzade Mehmed'in kumaşını en iyi işleyecek, ona Fatih olma ruhunu nakşedecek en mükemmel ustalardı. Onlar gönül gözleriyle, Şehzade Mehmed'de diğer hocaların göremediği ışığı gördüler. Mehmed'in ufkunu açtılar, ilmini artırdılar, özgüven aşıladılar; istenirse gemilerin karadan, kağnıların sudan yürüyebileceğine inandıran müthiş bir inanç ve kararlılıkla yetiştirdiler. Bu yüzden İstanbul'a girerken kendisine çiçek uzatan kızlara Fatih Sultan Mehmed Han, hocalarını işaret ederek "asıl FATİH onlardır, çiçekleri onlara veriniz" demiştir. Bu yüzden Sultan Mehmed'in nasıl FATİH olduğunu anlamanın yolu Molla Gürani Hz. ile Akşemseddin Hz'ni tanımaktan geçer.Dünden bugüne bir ders çıkaracak olursak; Günümüzde kibir ve gururunun esiri olmuş, halkına hakaret eden, ilmî donanımdan uzak liderlerin neden böyle olduklarını anlamak için onları yetiştiren hocalarına iyi bakmak gerek. Hocası devletle, askerle kavgalı olan talebenin milleti kucaklayıp kardeş etmesini beklemek hayaller aleminde dans etmek demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fatih Akburak / diğer yazıları
- Derbi beraberlik kokuyor / 21.03.2021
- Kasket düştü sirtaki göründü / 01.03.2021
- Benim defansım senin defansını yener / 20.02.2021
- Kıran kırana derbi / 01.12.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 29.11.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 28.11.2020
- Hz. Muhammed filmi-II / 18.11.2016
- Hz. Muhammed filmi-I / 17.11.2016
- Çanakkale geçilmez Atatürk silinmez! / 19.03.2015
- Soma'dan Türkiye'ye 19 Mayıs mesajı / 20.05.2014
- Kasket düştü sirtaki göründü / 01.03.2021
- Benim defansım senin defansını yener / 20.02.2021
- Kıran kırana derbi / 01.12.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 29.11.2020
- Hakem tartışmaları gölgesinde derbi / 28.11.2020
- Hz. Muhammed filmi-II / 18.11.2016
- Hz. Muhammed filmi-I / 17.11.2016
- Çanakkale geçilmez Atatürk silinmez! / 19.03.2015
- Soma'dan Türkiye'ye 19 Mayıs mesajı / 20.05.2014