Hz. Âdem'in iki oğlunun kavgasının ve Kabil'in Habil'i katletmesinin üzerinden kaç milyar yıl geçmiştir bilmiyoruz, doğrusunu Allah bilir.
O menfur olaydan sonra elbette yeryüzünün birçok yüzünde, yedi iklim dört bucakta sayısız savaşlar olmuş, katliamlar yaşanmış ve insanoğlunun hafızası demek olan tarih sayfalarına nice acılar kaydolmuştur.
Mümkün olsa her birini tek tek inceleyip masaya yatırsak ve Kerbela katliamıyla karşılaştırsak göreceğiz ki insanlık tarihi boyunca böyle bir vahşete, böyle caniliğe denk gelecek bir benzer olay yoktur.
Kerbela hadisesi insan soyunun alnında kara, hem de kapkara bir lekedir ve kıyamete kadar da böyle anılacaktır.
Katliama uğrayan kafile son elçi, son peygamberin evlad u iyali ve katliamı gerçekleştirenler ise o son elçiye inanma iddiasındaki sürüler…
Katliama uğrayan bir avuç kutlu kervan, Hz. Fatıma'nın kuzuları ve onları kılıçtan geçirenler ise Hz. Fatıma'nın Peygamber babasına inandıklarını söyleyen nasipsizler…
İnsanlık tarihinde eşi-benzeri yaşanmamış bir felaket, bir vahşet ve bir dehşet tablosu.
Kerbela çölünde o kutlu kafilenin erkekleri kılıçtan geçirildikten ve atlara çiğnetildikten sonra kafilede bulunan kadınlar ve çocuklar bin bir çile ve işkence altında Şam'a doğru götürülürken yolda geçtikleri her yerleşim yerinde ağlayanlar, acı acı sızlayanlar olduğu halde Şam'ın girişinde bin bir hakaretle, bin bir küfürle karşılanırlar.
Başta Hz. Zeynep olmak üzere o yaralı, o acılı kafilede bulunanlar bu duruma bir anlam veremezler ve daha sonra anlaşılır ki Yezid şehirde şu yalanı yaymıştır:
"Hz. Osman'ın katilleri yakalandı başkentimize doğru getiriliyorlar."
Kerbela vahşetinden sonra İslam âleminde oluşturulan algı, yapılan algı operasyonu açısından bu olay ayrıca incelenmelidir, hatta günümüzdeki gelişmeleri doğru değerlendirmek için de önemli bir ölçü kabul edilmelidir.
Kerbela'da hem bir vahşet yaşanmıştır, akıllara zarar canilikler sergilenmiştir, değil Son Peygamberin çocuklarına her hangi bir insana, hatta herhangi bir canlıya yapılmayacak alçakça muamele yapılmıştır hem de bu vahşeti sonraki kuşaklardan saklamak için yine muazzez din kullanılmıştır.
Kerebla hadisesi ve sonrası gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde çifte cinayetle karşı karşıya olduğumuz görülecektir.
Katliamı gerçekleştiren Yezid ve avanesi tepeden tırnağa suçlu oldukları halde "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" ifadesinde olduğu gibi dini de kullanarak tarih boyunca hep seslerini yükseltmişlerdir.
Kerbela hadisesi, insan soyunun alnında asla silinmeyecek olan kapkara bir lekedir ve bu kapkara leke Yezid'in ve onu Ümmetin başına bela eden babasının eseridir.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024