İran ile İngiltere arasında yaşanan "rehine krizi" ile birlikte zaten diken üstünde olan bölgenin ateşi biraz daha yükseldi. Tam da ABD'nin İran'a yönelik operasyon hazırlıkları yaptığı ve bu hazırlıkları kamuoyuyla paylaşma evresinde olduğu bir vasatta böyle bir krizin patlak vermesi pek hayra alamet değil. Kriz sıradan değil, çünkü İngiltere yerlerde sürünen imajını toparlayabilmek adına ABD'nin her isteğini yerine getirebilecek kıvamda. Bu istekler arasında İran'a operasyon da var. Diken üstü günlerde patlak veren bu krizin İran'a savaşa tahvil edilip edilmeyeceği bir yana, bu krizden Türkiye olarak çıkarmamız gereken çok önemli dersler var. Çünkü bu rehine krizinin, bakış açısına göre değişen birçok yönü bulunuyor. Birinci yön; bu kriz İran ile İngiltere'yi savaşın eşiğine getirebilecek kadar mühimdir.İkinci yön; kriz bölgede tam da ABD'nin istediği nitelikte bir gerilim senaryosuna hizmet etmektedir.Üçüncü yön; kriz "Bush'un finosu" olmakla eleştirilen ve İngiltere'yi etkisiz eleman haline getirmekle suçlanan Blair'e indirilmiş çok ağır bir darbedir.Dördüncü yön; İran bu krizi de kendi lehine çevirmeyi başarmış ve son yıllarda bölgede yükselen imajına parayla ölçülemez bir katkı sağlamıştır.Beşinci yön; Bu bir çuval geçirme hadisesidir?Özetle İngiltere karizmayı fena halde çizdirmiş, İran ise başarılı kriz yönetimiyle yükselen imajını katmerlendirmiştir.Türkiye olarak b krizin bizi en fazla ilgilendiren yönü "çuval" hadisesi olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye de yakın geçmişte acı bir çuval hadisesine maruz kalmış ve o müessif hadisenin kötü imajı halen tamir edilememiştir.Bu bakımdan İran'ın sergilediği politika ve duruştan alınması gereken dersler vardır. İran, meşru müdafaa hakkını kullanarak, karasularını pek de iyi niyet taşımayan bir şekilde ihlal eden İngiliz askerlerini gözaltına alıyor. Burada kendisiyle ilgili kötü planlar yapan ABD ve müttefiklerine de etkili bir mesaj vermiş oluyor İran. Kendi topraklarına yapılacak saldırı ve ihlallere göz yummayacağını ve tetikte beklediğini gösteriyor. Bu gözaltı alımından sonra İngiltere ile İran arasındaki kriz patlak veriyor. Zaten asıl maharet, asıl diplomasi başarısı da bundan sonra geliyor. Bu aşamada "kriz yönetimi" ve diplomasi ustalığı devreye giriyor. Fikret Bila'nın da ifade ettiği üzere "İran, bu tür krizleri yönetmekte deneyimli bir ülke." Bu deneyimini ve kararlı duruşunu bu olayda da ortaya koyan İran'ın attığı her adım ustaca düşünülmüş ve ileriye dönük hesaplar içeren birer satranç hamlesi gibi. İngiltere bu krizde sergilediği politikayla batmaya devam ederken, İran ise her hamlesiyle ülke çıkarlarını bir adım daha yukarı taşıyor. İngiltere'nin tehdit, baskı ve diplomatik ilişkileri kesme adımına (daha doğrusu çaresizliğine), esir İngilizlerin gözleri bağlı görüntülerini dünya medyasına servis ederek karşılık veren İran, İngiltere'yi daha ilk hamlede mat etti. Krizin İngiltere'ye en ağır faturası "diplomatik savaşın" daha ilk anlarında yayınlanan bu görüntüler oldu. Çünkü İngiltere bu görüntülerle birlikte tedavisi mümkün olmayan ağır bir yara aldı. Ardından İran çok etkili başka bir hamleyle devam etti. Kadın İngiliz askeri serbest bırakacağını açıkladı. Bu da dünya kamuoyuna verilen ve İran'ın insani yönüne atıf yapan bir hamleydi. İran son olarak da, İngiltere'nin, hata yaptığını ve denizcilerin İran'ın karasularına girdiklerini kabul etmesi halinde, krizin çözüleceğini söyleyerek, İngiltere'yi tabir yerindeyse topun ağzına verdi. Peki Türkiye ne yaptı?Tıpkı ABD'nin BOP'unda olduğu gibi "arabuluculuk" gibi ara bir makamın üzerine balıklama atladı.AKP hükümetiyle Türkiye'nin indiği pozisyon işte bu ara nokta, bu acı nokta!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012