Önce İspanya, ardından Honduras ve devamında Dominik Cumhuriyeti.
Irak'taki işgal ittifakı, bir bir asker çekmeye başladı.
Durumun vehametini kavrayan ülkeler, yavaş yavaş Irak'tan kaçmanın hesabını yapıyor.
Üstüste patlayan bombalar, havaya uçurulan karargahlar, nereden geldiği bilinmeyen kurşunlar, alınan ve verilen canlar...
Çekilmemek için bir neden yok.
Irak eskisinden daha beter.
Iraklı eskisinden daha huzursuz ve daha bir kin dolu.
Bir diktatörün kapattığı kapıdan yeni diktatörler çıktı.
Silsilenin başında Bush, Ardında Blair, onun ardında Şaron.
Diğer arkadakiler ise önlerindeki kaosu gördükçe bu silsileden kopma telaşına kapıldılar.
Kopanların başını yeni işbaşı yapan İspanyol lider Zapatero çekti.
Ve devamı da gelecek. Hatta geliyor.
Irak'ta ne için ve kimler için, hangi niyetle dahi bulunduklarını bilmeyen çoğu orta sınıf ailenin çocukları, pişmanlıkla beraber korku yaşıyor.
Enselerinde ne zaman patlayacağını hesap edemedikleri bir tüfeğin onlar için anlamı hatta anlamsızlığı büyük.
Saddam'ın sorgulanması için yer tayini yapılırken Beyaz Saray kuklaları da bir bir sorgulanmaya başlandı.
Tüm bu sorgulamalar arasında, Irak kazanından askerlerin sorusu yükseliyor.
Ne zamana kadar burada kalacağız?
Bush'a bakılırsa; İslam'a karşı başlatılan Haçlı Seferi sürecek. Haçlı seferlerinin yüzyıldan fazla sürdüğünü hesap edecek olursak, işler bölgedeki askerler için vahim.
Zaman uzadıkça ölümler artacak.
Blair'in dediğine bakarsak; o da işgalin uzun zaman alacağı ve bölgeye demokrasi gelmedikçe çıkış yok.
Bu daha da kötü bir hedef.
21'nci yüzyıla kadar bir türlü getirilemeyen, getirilmesine müsaade edilmeyen bir demokrasiyi beklemek anlamsız olacak.
Şaron'a bakılırsa; kasap durumdan memnun görünüyor.
İşgal gücü vuruyor, İsrail kuruyor.
İspanya, Honduras ve Dominik gibi ülkeler gerçeği gördü ve çekildiler.
Sırayı diğer ülkeler izleyecek.
Kaçan kurtuluyor
Kalan çıkamıyor.
İşgal sürdükçe İsrail azıyor.
İsrail ve ABD azdıkça kan durmuyor.
Kan aktıkça demokrasi havada kalıyor.
Havada kalan bir demokrasi ile insan hak hukuku çiğneniyor.
Bu böyle uzayıp gidiyor,
İttifak dağıldıkça ve
İşgal uzadıkça..
öylesi bir ikilem, çoklu dengesizlik.
Irak'taki işgal ittifakı, bir bir asker çekmeye başladı.
Durumun vehametini kavrayan ülkeler, yavaş yavaş Irak'tan kaçmanın hesabını yapıyor.
Üstüste patlayan bombalar, havaya uçurulan karargahlar, nereden geldiği bilinmeyen kurşunlar, alınan ve verilen canlar...
Çekilmemek için bir neden yok.
Irak eskisinden daha beter.
Iraklı eskisinden daha huzursuz ve daha bir kin dolu.
Bir diktatörün kapattığı kapıdan yeni diktatörler çıktı.
Silsilenin başında Bush, Ardında Blair, onun ardında Şaron.
Diğer arkadakiler ise önlerindeki kaosu gördükçe bu silsileden kopma telaşına kapıldılar.
Kopanların başını yeni işbaşı yapan İspanyol lider Zapatero çekti.
Ve devamı da gelecek. Hatta geliyor.
Irak'ta ne için ve kimler için, hangi niyetle dahi bulunduklarını bilmeyen çoğu orta sınıf ailenin çocukları, pişmanlıkla beraber korku yaşıyor.
Enselerinde ne zaman patlayacağını hesap edemedikleri bir tüfeğin onlar için anlamı hatta anlamsızlığı büyük.
Saddam'ın sorgulanması için yer tayini yapılırken Beyaz Saray kuklaları da bir bir sorgulanmaya başlandı.
Tüm bu sorgulamalar arasında, Irak kazanından askerlerin sorusu yükseliyor.
Ne zamana kadar burada kalacağız?
Bush'a bakılırsa; İslam'a karşı başlatılan Haçlı Seferi sürecek. Haçlı seferlerinin yüzyıldan fazla sürdüğünü hesap edecek olursak, işler bölgedeki askerler için vahim.
Zaman uzadıkça ölümler artacak.
Blair'in dediğine bakarsak; o da işgalin uzun zaman alacağı ve bölgeye demokrasi gelmedikçe çıkış yok.
Bu daha da kötü bir hedef.
21'nci yüzyıla kadar bir türlü getirilemeyen, getirilmesine müsaade edilmeyen bir demokrasiyi beklemek anlamsız olacak.
Şaron'a bakılırsa; kasap durumdan memnun görünüyor.
İşgal gücü vuruyor, İsrail kuruyor.
İspanya, Honduras ve Dominik gibi ülkeler gerçeği gördü ve çekildiler.
Sırayı diğer ülkeler izleyecek.
Kaçan kurtuluyor
Kalan çıkamıyor.
İşgal sürdükçe İsrail azıyor.
İsrail ve ABD azdıkça kan durmuyor.
Kan aktıkça demokrasi havada kalıyor.
Havada kalan bir demokrasi ile insan hak hukuku çiğneniyor.
Bu böyle uzayıp gidiyor,
İttifak dağıldıkça ve
İşgal uzadıkça..
öylesi bir ikilem, çoklu dengesizlik.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005