ABD Senatosu İstihbarat Komitesi, eski ABD Başkanı George Bush'un döneminde, CIA'nın yaptığı işkenceleri bir rapor halinde yayımladı. Büyük bir infiale neden olan raporu savunan Bush, işkenceci CIA elemanlarını "vatanseverler" olarak nitelendirdi ve şöyle dedi: "Bizim adımıza CIA'da sıkı bir şekilde çalışanlara sahip olduğumuz için şanslıyız."Eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney de, "11 Eylül saldırılarından sonra terör şüphelilerine yönelik gözaltı ve işkencelerin amacına ulaştığını" belirti ve "işkencecilere nişan verilmesi gerektiğini" söyledi. Cheney, ABD Senatosu İstihbarat Komitesi raporunu da eleştirdi ve şöyle dedi: "İşkence programı için Başkandan ve Adalet Bakanlığından yetki aldık. Program işe yaradı? Bunu şimdi de yaparım."CIA şefi John Brenna, işkence teknikleri için "tiksindirici" ifadesini kullandı ve ardından ekledi: "Bu teknikler dehşet verici olmasına rağmen ülke güvenliği açısından olumlu sonuçlar getirmiştir." ABD yetkililerinin bu itirafları, ABD'nin işkenceyi bir devlet politikası olarak benimsediğini ortaya koymaktadır. ABD, 11 Eylül saldırılarından sonra, terörle mücadele yöntemi olarak söz konusu işkence programını uygulamıştır. İngiltere'nin Edge Hill Üniversitesi öğretim üyelerinden terörle mücadele uzmanı Rizwan Sabir, ABD'nin işkence programının yanlış olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: "İşkence bir terör uygulamasıdır. Terörle mücadele adına terör uygularsanız, mücadele ettiğiniz soruna bizzat kendiniz düşersiniz." ABD'nin yaptığı tam da budur. ABD, terör örgütlerinden daha büyük terör uyguluyor, sonra da terörle mücadele ettiğini söyleyerek, destek ve itibar bekliyor.Guantanamo tutuklusu İngiliz vatandaşı Moazzam Begg, şu anlamlı soruyu soruyor: "ABD'nin yaptıklarını başkaları yapsaydı yargılanırdı, ABD'ye niçin muafiyet sağlanıyor?" Doğru, nerede uluslararası mahkemeler ve örgütler, neden harekete geçmiyorlar? Geçmezler, çünkü işkenceye tabi tutulanlar Müslümanlardır. ABD, işkence karakolu haline getirdiği uçaklarla İslâm ülkelerinden ve özellikle Afganistan ve Pakistan'dan topladığı Müslümanları Guantanamo işkence kampına götürdü. Fransa Ulusal Cephe Partisi Başkanı Marie Le Pen, ABD'yi, bu uygulamalarından dolayı şiddetle eleştirdi. Fransız halkının da tepki göstermesini istedi ve şöyle bir teklifte bulundu: "Eğer herkes ABD'nin uyguladığı işkencelerden dolayı öfkeliyse, o zaman NATO'dan çıkalım.""Nerede bir mazlum varsa, onun yanındayız" diyen AKP hükümeti, neden Le Pen gibi, ya da en azından onun yarısı kadar bir tepki göstermiyor? Bu tepkisizlik, Türkiye üzerinden yüzlerce kişinin şüpheli sıfatıyla CIA'ya teslim edildiği iddialarını kuvvetlendirmiyor mu? O iddialar yalanlanmadığına göre "sükût ikrardandır" hükmü geçerli olmaz mı? Dahası, işkenceyi devlet politikası olarak uygulayan ABD ile stratejik ortaklık ve doğal müttefiklik nasıl kurulabilir?Bakınız Le Pen, "NATO'dan çıkalım" diyor. Ondan önce bunu Türk hükümetlerinin söylemesi gerekirdi. Hem de şimdi değil, Soğuk Savaşın bitişinden sonra İskoçya'da yapılan NATO toplantısında, NATO'nun yeni düşmanı İslâm ilân edildiği gün, Türkiye NATO'ya resti çekmeliydi. Bugüne kadar o restin çekilmemesi, AKP hükümeti de dâhil, Türk hükümetlerinin zihniyetini deşifre etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018