Burada insan–tabiat karşıtlığı ve mücadelesi var. Akif ise İslam’da insan–tabiat–Allah bütünlüğünü ortaya koyuyor. Yine Batı modernizminin ikiz kardeşi olan Komünizm de Kapitalizm gibi insanı muhakkar bir vücut olarak gördü. Kapitalizmde insan, gözünü hırs bürümüş zenginin kölesi olarak aşağılanıyordu, komünizmde ise Marksist ideolojinin emrine verilen bir köleye dönüştürüldü. Batı kaynaklı kapitalizm, komünizm gibi beşerî sistemler tarafından varlığı silinen, ezilen, yok edilen, insanlığından çıkarılan insanın böylesine muhakkar görülüşünü yine bir başka batılı yazar, simgesel ironik bir göndermeyle ele alıp işlemiştir.Prag’da doğan Franz Kafka (1883–1924), 1912'de yazdığı Dönüşüm adlı anlatısına şu cümlelerle başlar: "Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. (…) Ne olmuş bana böyle? diye düşündü. Gördüğü, düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de öyleydi." (Franz Kafka, Dönüşüm, çev. Ahmet Cemal, Can Yayınları, İstanbul 2008, s. 13)Bu anlatıda pazarlamacı olan bir kişinin temsilciliğinde insanların materyalist Batı modernizminin kurguladığı bir hayatta ne hâle getirildiği anlatılır. İnsan denen saygın bir varlığın, Batı, kapitalist sistem, modern zamanlar, çevre, aile, değişik kurumsal yapılar tarafından ezilişini izleriz. Bu eserde muhakkar bir varlık hâline getirilen ve böcekleştirilen insanın, içinde yaşanılan hayatı bir böcek olarak izleyişini, böcekleştirilen insana diğer insanların insanlık dışı davranış biçimlerini görürüz. Burada insanın böceğe dönüşmesi, aslında Batı medeniyetinin insanı insanlığından uzaklaştırdığının bir göstergesidir. Batı medeniyet sisteminde insan, insanlığından koparılmış, kendi yaratılışına, fıtratına, özüne yabancılaştırılmış, bütün anlam ve değerlerinden uzaklaştırılmış ve yerlerde sürünen bir böcek kadar önemsiz bir seviyeye düşürülmüştür. İnsanın insanlığından uzaklaştırılıp böcekleşmeye doğru itilmesi süreci, bugün de batıl batıcılık anlayışı içinde devam edip gitmektedir. İnsanın böcekleşmesi motifi o kadar yaygınlaşmış ki Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde Garipçiler olarak bilinen akımın öncüsü olan Orhan Veli, “Böcekler” adlı şiirinde bu duruma şöyle yer verir: “Düşünme, / Arzu et sade! / Bak, böcekler de öyle yapıyor” (Orhan Veli, Bütün Şiirleri, İstanbul 1959, s.110.)Burada düşünmeyen, yani insan olarak var oluşunun temel işlevlerinden biri olan özgür düşünce üretmeyen, ya da üretemeyen insanın trajedisi yansıtılıyor. Mutlak hakikattan uzak olan, onu bulamadığı için bunalıma giren, hayatı sadece biyolojik ihtiyaçları doğrultusunda yaşayan, büyük manevi, ruhani, kutsal, soyut hakikatleri reddeden bir insanın trajedisi dillendiriliyor. Bu materyalist zihniyete göre insan, böcekler gibi, hayvanlar gibi yer içer, yatar, eğlenir ve bu dünya cifesinde sürünerek ölür gider. Bütün varlığı, değeri, anlamı, işlevi bundan ibarettir. Kutsallarından uzaklaştırılmış insanın çıkabileceği en yüksek mertebe, sadece arzularına, duyularına, nefsine, içgüdülerine göre yaşayan bir böcek olmaktır. Batı modernizmi insanı getire getire sürüngen bir böceğe dönüştürdü. İşte Orhan Veli, bu şiirinde bu insan trajedisini traji–komik bir üslupla böyle ortaya koyuyor. Yine aynı dönemlerde Batı modernizminin ruh krizini yaşamış ama sonradan hakiki manada İslam imanıyla kendisini kurtarmış olan Necip Fazıl, insanın Batı medeniyeti tarafından böcekleştirilmesi olgusuna şöyle yer verir: “Hiç kalmadı soran: Ne var insanda? / Ben duvarda ezik bir böcek miyim? / Yoksa, pırıl pırıl, tek damla kanda, / Kâinatı süzen bir mercek miyim?” (Necip Fazıl Kısakürek, Çile, 7. baskı, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul 1979, s.215) Necip Fazıl, aşağı yukarı 1922–1934 yılları arasında modernizm kaynaklı bir ruh krizi içinde böcekleştirilmiş, kendi ifadesiyle duvarda ezik bir böcek hâline getirilmiş bir varlık olarak yaşadı. Yani kendisini duvarda ezilmiş bir böcek kadar değersiz gören bir algı içinde yaşadı. Ancak 1934’te hakiki manada bir İslâm imanıyla buluşunca kendisinin muhakkar bir böcek değil, muhterem bir insan olduğunun farkına vardı. Bu farkına varış yüksek bir şuura dönüştü ve bu şuuru yine aynı yükseklikte ifadeye dönüştüren şiirler, yazılar yazdı. Necip Fazıl’ın gençliğindeki bohemlik döneminden şuurlu Müslümanlık dönemine geçmesi demek, duvarda ezik bir böcek olmaktan kâinatı süzen bir mercek olan insanlık katına çıkması demekti. Aslında Necip Fazıl’ın insanı İslâm imanıyla kâinatı süzen bir mercek olarak algılaması, hem Mehmet Akif hem de bir başka büyük Türk şairi olan Şeyh Galip’le aynı duyarlıkta birleşmesi demektir. Nitekim Şeyh Galip de bir Terci–i Bendinde şöyle der:“Hoşça bak zâtına kim zübde–i âlemsin sen / Merdüm–i dîde–i ekvân olan âdemsin sen” (Kendine iyi bak, dikkat et ki sen âlemin özüsün, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.) (Abdülbaki Gölpınarlı, Şeyh Galip, Varlık Yayınları, İstanbul 1953, s.34)Bu beyitte ayrıca Kur’an’da geçen “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Ettîn Suresi, Ayet Nu: 5) ayetinin bir yansıması da vardır.Bütün bunlardan sonra şu söylenebilir: Yaşanabilir, huzurlu bir dünya, salt maddeye dayalı materyalist bir dünya kurgusundan vazgeçip, saf İslam imanının insan fıtratına tamı tamına uyan yüksek insanlık medeniyetinin yeniden inşasıyla mümkündür. İnsana hakiki değerini iade eden, insanı ezik, sürüngen bir böcek konumundan; saygın bir insan seviyesine çıkaran İslâm’ın yeniden keşfi gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015