Türkiye'den boru hattıyla KKTC'ye götürülen suyun yönetimi konusunda iki ülke hükümetleri arasında uzunca bir süredir kriz yaşanıyordu.
AKP hükümeti suyun yönetimini KKTC hükümetine vermek istemiyor ve KKTC'nin 'biz yönetelim' teklifini kabul etmiyordu.
Hatta bundan dolayı Türkiye tarafında vanaların kapatıldığı ve bir süredir KKTC'ye su verilmediği de iddia edilmişti.
Bu krizin aşıldığı haberleri geldi.
Ben de tam 'iyi oldu' diyecekken, anlaşma şartlarındaki "Türkiye suyu üçüncü ülkelere satabilir" yazısını okuyunca vazgeçtim.
Anlaşma şartları şöyle:
- Türkiye yılda 75 milyon metreküp suyu KKTC'ye ulaştıracak.
- Su Ada'ya ulaştığı noktada güvenlik sorumluluğu KKTC devletine devredilecek.
- Türkiye, suyu aynı sistemi kullanarak üçüncü ülkelere satabilecek.
- Su, KKTC'de tarımsal ve kullanım amaçlı olacak.
Haziran 2015 seçimlerinden sonra kurulan seçim hükümetinde partisi MHP'nin tepkisine rağmen görev alan ve daha sonra partisinden ayrılıp AKP'den aday olan, AKP'yle hiçbir kan uyuşmazlığı yaşamayan ve hâlihazırda Kıbrıs'tan da sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Tuğrul Türkeş, KKTC'ye götürülen suyun Rumlara ve İsrail'e satılabileceğinin işaretini zaten vermişti.
AKP hükümetinin bu suyun yönetimi elde etme konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğu şimdi daha iyi anlaşılmış oldu.
İsrail için ölüm kalım anlamına gelen su sıkıntısı AKP hükümeti tarafından KKTC'ye götürülen suyla çözülecek.
Yani sizin anlayacağınız AKP hükümeti İsrail'in 'can suyu' olacak.
Yıllar önce Şimon Peres AKP hükümeti için 'Türk lokumu' demişti.
İsrail'e böyle büyük hizmetler (!) yapan partiye 'lokum gibi' demeyecek de kime diyecek İsrail?
Ayrıca KKTC hükümetiyle yaşanan su anlaşmazlığının çözüme kavuşmasıyla İsrail'le Türkiye arsından İsviçre'de yapılan görüşmelerde imza aşamasına gelinmesinin aynı döneme denk gelmesi de tesadüf olamaz.
KKTC ve İsviçre'deki kapalı kapılar ardında ne gibi pazarlıklar yaşandığını bilemiyoruz.
Ama 2004 yılına kadar yaptıklarıyla Amerikan Yahudi lobilerinden 'Üstün Cesaret Madalyası' alan siyasilere İsrail'e can suyu ulaştırmak, eminim bir kaç tane daha cesaret madalyası kazandıracaktır.
AKP hükümeti suyun yönetimini KKTC hükümetine vermek istemiyor ve KKTC'nin 'biz yönetelim' teklifini kabul etmiyordu.
Hatta bundan dolayı Türkiye tarafında vanaların kapatıldığı ve bir süredir KKTC'ye su verilmediği de iddia edilmişti.
Bu krizin aşıldığı haberleri geldi.
Ben de tam 'iyi oldu' diyecekken, anlaşma şartlarındaki "Türkiye suyu üçüncü ülkelere satabilir" yazısını okuyunca vazgeçtim.
Anlaşma şartları şöyle:
- Türkiye yılda 75 milyon metreküp suyu KKTC'ye ulaştıracak.
- Su Ada'ya ulaştığı noktada güvenlik sorumluluğu KKTC devletine devredilecek.
- Türkiye, suyu aynı sistemi kullanarak üçüncü ülkelere satabilecek.
- Su, KKTC'de tarımsal ve kullanım amaçlı olacak.
Haziran 2015 seçimlerinden sonra kurulan seçim hükümetinde partisi MHP'nin tepkisine rağmen görev alan ve daha sonra partisinden ayrılıp AKP'den aday olan, AKP'yle hiçbir kan uyuşmazlığı yaşamayan ve hâlihazırda Kıbrıs'tan da sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Tuğrul Türkeş, KKTC'ye götürülen suyun Rumlara ve İsrail'e satılabileceğinin işaretini zaten vermişti.
AKP hükümetinin bu suyun yönetimi elde etme konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğu şimdi daha iyi anlaşılmış oldu.
İsrail için ölüm kalım anlamına gelen su sıkıntısı AKP hükümeti tarafından KKTC'ye götürülen suyla çözülecek.
Yani sizin anlayacağınız AKP hükümeti İsrail'in 'can suyu' olacak.
Yıllar önce Şimon Peres AKP hükümeti için 'Türk lokumu' demişti.
İsrail'e böyle büyük hizmetler (!) yapan partiye 'lokum gibi' demeyecek de kime diyecek İsrail?
Ayrıca KKTC hükümetiyle yaşanan su anlaşmazlığının çözüme kavuşmasıyla İsrail'le Türkiye arsından İsviçre'de yapılan görüşmelerde imza aşamasına gelinmesinin aynı döneme denk gelmesi de tesadüf olamaz.
KKTC ve İsviçre'deki kapalı kapılar ardında ne gibi pazarlıklar yaşandığını bilemiyoruz.
Ama 2004 yılına kadar yaptıklarıyla Amerikan Yahudi lobilerinden 'Üstün Cesaret Madalyası' alan siyasilere İsrail'e can suyu ulaştırmak, eminim bir kaç tane daha cesaret madalyası kazandıracaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- PKK’nın yerini DEAŞ mı dolduracak? / 31.12.2025
- Enerji masasında Türkiye neden yok? / 08.11.2025
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Enerji masasında Türkiye neden yok? / 08.11.2025
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
































































































