ABD'nin Kudüs kararından sonra hiçbir mezhep, siyasi görüş gözetmeksizin topyekûn kutsal mabede sahip çıkmamız acı skandalın sevindirici tarafı.
Fakat bir hadiseye tepki gösterirken dar bir pencereden bakarak değil bilakis tarihin gerçeklerini göz önüne alarak tavrımızı ortaya koymamız gerekir.
Örnek olarak, AKP ve Cumhurbaşkanı Kudüs için ABD ve İsrail'e tepki gösterse de 10 yıl önce İsrail Başbakanı Şaron'un Kudüs'e gelen Erdoğan'ı 'Yahudi milletinin ve İsrail'in başkenti Kudüs'e hoş geldiniz' sözleriyle karşılaması ve güzel geçen görüşmeyi iktidar cephesi unutmuş gibi gözüküyor.
Mavi Marmara'nın sonucunda yaşanan hezimeti saymıyorum bile.
Meydanlarda Kudüs naraları atan Milli Görüş'çülerden yola çıkarak biraz daha eskiye gidersek eğer; Erbakan'ın İsrail'le gizli kalması suretiyle yaptığı ve günümüzde hala geçerli olan 19 maddelik anlaşmalar unutuldu.
Biraz daha geriye gidersek; İsrail'in temellerinin II. Abdulhamit'in verdiği tavizler sayesinde atıldığı gerçeğini kabul etmemiz gerekir.
Yahudi devletinin hayata geçirilmesi fikrini ortaya atan ilk kişi Haham Zevi Hirsch Kalischer'dir. Kalischer 1836 yılında Mayer von Rothschild'e Kudüs'ü satın almasını rica etmiş ve akabinde Osmanlı'da yaşayan Yahudilerle ilgili saraydan imtiyazlar alınmıştır. (Arslan, agm, s.12).
Osmanlı Devleti 16 Haziran 1869 tarihinde 'Ecanibe Toprak Satışı' isimli kanunu yürürlüğe sokmuştur. Bu kanun Rothschild ailesi için çıkarılmış olacak ki 1918 yılı raporlarına göre Filistin'in 650.000 dönüm toprağı Museviler'e aittir. (Osmanlı Devleti ve Rothchild, Osmanlı Belgelerinde Filistin, BDAGMY, İstanbul 2009, s.258).
Rothchild ailesi Filistin'in özellikle Kudüs bölgesinde 1900'lu yıllarda 150'den fazla koloni kurmuştur.
1854 yılında Kudüs'te Misgav la-Dakh isminde bir hastane, 1888 yılında Safed kazasında Rothschild isminde bir hastane kurulmuştur. 1854 yılında ise Kudüs'te iki ayrı Rothschild isminde Yahudi okulu açılmıştır. (Osmanlı Devleti ve Rothchild, (BOA, İ. MMS, No:110/4726, leff 9, 4 Mart 1306/16 Mart 1890).
Bugün Kudüs meselesini konuşurken Osmanlı Devleti olsaydı demek büyük cehalettir.
Aslında İslam dünyasının Irak, Suriye, Filistin gibi meselelerinde etkisiz ve güçsüz kalmasının sebebi Müslüman devletlerin başlarında Atatürk gibi tek bir lider olamamasındandır.
Eğer ki bugün Atatürk yaşasaydı ya da O'nun çizdiği yoldan giden tek bir Müslüman lider olsaydı bugün kara kara düşünen Müslümanlar değil, Kudüs'e göz dikenler olurdu.
Fakat bir hadiseye tepki gösterirken dar bir pencereden bakarak değil bilakis tarihin gerçeklerini göz önüne alarak tavrımızı ortaya koymamız gerekir.
Örnek olarak, AKP ve Cumhurbaşkanı Kudüs için ABD ve İsrail'e tepki gösterse de 10 yıl önce İsrail Başbakanı Şaron'un Kudüs'e gelen Erdoğan'ı 'Yahudi milletinin ve İsrail'in başkenti Kudüs'e hoş geldiniz' sözleriyle karşılaması ve güzel geçen görüşmeyi iktidar cephesi unutmuş gibi gözüküyor.
Mavi Marmara'nın sonucunda yaşanan hezimeti saymıyorum bile.
Meydanlarda Kudüs naraları atan Milli Görüş'çülerden yola çıkarak biraz daha eskiye gidersek eğer; Erbakan'ın İsrail'le gizli kalması suretiyle yaptığı ve günümüzde hala geçerli olan 19 maddelik anlaşmalar unutuldu.
Biraz daha geriye gidersek; İsrail'in temellerinin II. Abdulhamit'in verdiği tavizler sayesinde atıldığı gerçeğini kabul etmemiz gerekir.
Yahudi devletinin hayata geçirilmesi fikrini ortaya atan ilk kişi Haham Zevi Hirsch Kalischer'dir. Kalischer 1836 yılında Mayer von Rothschild'e Kudüs'ü satın almasını rica etmiş ve akabinde Osmanlı'da yaşayan Yahudilerle ilgili saraydan imtiyazlar alınmıştır. (Arslan, agm, s.12).
Osmanlı Devleti 16 Haziran 1869 tarihinde 'Ecanibe Toprak Satışı' isimli kanunu yürürlüğe sokmuştur. Bu kanun Rothschild ailesi için çıkarılmış olacak ki 1918 yılı raporlarına göre Filistin'in 650.000 dönüm toprağı Museviler'e aittir. (Osmanlı Devleti ve Rothchild, Osmanlı Belgelerinde Filistin, BDAGMY, İstanbul 2009, s.258).
Rothchild ailesi Filistin'in özellikle Kudüs bölgesinde 1900'lu yıllarda 150'den fazla koloni kurmuştur.
1854 yılında Kudüs'te Misgav la-Dakh isminde bir hastane, 1888 yılında Safed kazasında Rothschild isminde bir hastane kurulmuştur. 1854 yılında ise Kudüs'te iki ayrı Rothschild isminde Yahudi okulu açılmıştır. (Osmanlı Devleti ve Rothchild, (BOA, İ. MMS, No:110/4726, leff 9, 4 Mart 1306/16 Mart 1890).
Bugün Kudüs meselesini konuşurken Osmanlı Devleti olsaydı demek büyük cehalettir.
Aslında İslam dünyasının Irak, Suriye, Filistin gibi meselelerinde etkisiz ve güçsüz kalmasının sebebi Müslüman devletlerin başlarında Atatürk gibi tek bir lider olamamasındandır.
Eğer ki bugün Atatürk yaşasaydı ya da O'nun çizdiği yoldan giden tek bir Müslüman lider olsaydı bugün kara kara düşünen Müslümanlar değil, Kudüs'e göz dikenler olurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018