İstanbul'u bilenler bilir, kentin en merkezi noktalarından biridir Çağlayan.
Çağlayan Meydanı'nda Türkiye'nin en büyük adliyesi olan İstanbul Adalet Sarayı bulunur.
İstanbul Adliyesi ve ek binaları Sirkeci, Gülhane, Levent, Beyoğlu, Şişli, Fatih, Sarıyer ve Eyüp adliyeleri olmak üzere 11 ayrı binada bulunan adliyeler, 2011'de taşındı ve İstanbul Adliyesi adı altında birleşerek, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na taşındı.
Binalar büyüyüp, mahkemeler saraylara taşınmış olsa da Türkiye'de adalete erişmek de bu zaman zarfında bir o kadar zorlaştı maalesef.
Adalet müessesesinde olmaması gereken konular gündeme geldiğinde tüm dünyada ilk verilen örnek maalesef ülkemiz Türkiye oluyor.
Yani adalet konusunda düştüğümüz vahim durum kitaplara konu olacak hale gelmiş durumda.
Yazıya İstanbul Adalet Sarayı'ndan başlayınca bu ifadeleri not düşmeden olmazdı, zira kanayan yaralarımızdan en kronik olanı adalet…
Ama benim bahsetmek istediğim şey çok daha farklı.
Efendim, İstanbul Adalet Sarayı'nın bulunduğu Çağlayan'da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla 24 Şubat'ta önemli bir program gerçekleştirildi.
2 binden fazla insan sosyal medya mecralarından takip ettikleri Haydar Baş Bey ile buluşmak ve onunla tanışmak için toplandılar.
Çok muhteşem bir buluşma oldu.
Kar yağdı kent köy oldu!
İstanbul'da bu kış hiç yağmayan kar, 24 Şubat'ta yağdı. Kar diyorsak çok zannetmeyin 5-10 santimetre bile değildi yağan kar.
Ben de yağmur ya da kar yağdığında İstanbul trafiğinin ne kadar çekilmez bir hal aldığını yakinen bildiğimden toplu taşıma ile gideyim dedim programa.
Önce tramvay, ardından da metrobüse binip saat 19.30 sularında Çağlayan durağında indim.
Programın yapılacağı salona ulaşmak için İstanbul Adliye Sarayı'nın önünden yürümem gerekiyordu.
Yürümeye başladım ve az sonra kendimi, erimeye yüz tutmuş kar birikintilerinin arasında buldum. Nereye adım atsam, yarı su yarı kar birikintilerinin içerisinde buluyordum ayaklarımı.
Nispeten kuru bir yer var mı diye çevreme bakındım, koca adalet sarayının önündeki meydanın tamamı aynı durumdaydı.
İstanbul'un en önemli yapılarından birinin önünde neredeyse mahsur kalmak üzereydim.
Yaşadığım bu manzaranın tek bir izahı var; İstanbul'da belediye hizmetleri bitmiş…
Birazcık yağmur, birazcık kar yağdığında makyaj siliniyor ve kentin çirkinliği tüm heybetiyle önünüze dikiliyor.
İstanbul'un suçu yok…
Elbette canım İstanbul'un bu konuda hiçbir suçu yok, onu hizmetsiz bırakanlarda bu sorumluluk.
İstanbul, Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığından bu yana Ak Partili başkanlarca yönetiliyor.
2004 yılından bu yana İstanbul, Ak Partili belediye başkanları tarafından yönetiliyor.
İstanbul'un ne halde olduğunu gösteren vahim bir tablo yaşadığım Koskocaman megakent, azıcık bir yağmur ve kar yağışında ilkel bir köye dönüşüyor.
Bu tablonun müsebbibi olan Ak Partisidir. Dolayısıyla da İstanbullulardan oy isteyen Ak Partili Binali Yıldırım'a verilen her oy, İstanbul Adalet Sarayı'nın önündekine benzer içler acısı durumlara 'evet' demektir.
Nasıl bir İstanbul?
Oysa her İstanbullu gibi ben de daha yaşanabilir bir İstanbul'a 'evet' demek istiyorum.
İnsana yakışan bir dünya kenti olan İstanbul'a 'evet' demek istiyorum.
Göçmenlerin doldurduğu bir İstanbul'a değil, eski İstanbul'a 'evet' demek istiyorum.
Borca batmış, onlarca yandaş vakfa para aktaran bir İstanbul'a değil, kazandığı her kuruşu İstanbulluya hizmet olarak harcayan bir İstanbul'a 'evet' demek istiyorum.
İşte o yüzden İstanbul'da değişim için zamanın geldiğini düşünüyorum.
İstanbul'da herkesin özlediği bu değişimi başarabilecek tek aday, Bağımsız Türkiye Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Selim Kotil'dir.
Bu yüzden Selim Kotil'in çıktığı her televizyon programında katıldığı her toplantının sonunda sorduğu, "oylar kime" sorusuna bende de yüz binlerce İstanbullu gibi "oylar Selim Kotil'e" diyerek cevaplıyorum.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023