




Abdulkadir Geylani hazretleri şöyle buyurdu:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah-ü Teâlâ Cehennem zebanilerine, onları kalacakları yere ve herkesi kendi yerine götürünüz buyurur. Cehennem zebanileri önce onlara vurdukları, taktıkları zincir ve bukağıların daha seri ve uzunları ile gelip, her bir melek o zincirlerden birini alıp bir gurubu, ayet-i kerimede bildirildiği gibi, birbirlerine yaklaşık olarak o zincire dizer, zincirin bir ucunu boynuna alır, onlara arkasını dönerek, onları yüzleri üzerine sürüyerek, o gurubun arkasında yetmiş bin melek onları demirden gürzlerle döverek gider. Onları, elleri boyunlarına, alınları ayaklarına bağlı, sertlik, şiddet ve gazapla Cehennem kapısına iletip orada durdururlar."
Yine buyurdu, "Sonra melekler Tür sûresi, on dördüncü ayet-i kerimesi olan, 'İşte bu, sizin dünyada inanmadığınız ateştir. Bu gördüğünüz azap büyü müdür? Yahut siz onu görmez misiniz? Çünkü siz, dünyada iken ona inanmaz, vahiy ve Kur'an-ı Kerim'e büyü, azaba yalan derdiniz. Siz şu ateşe girin. İster o azaba sabredin, ister etmeyip feryat ve figan edin. İkisi de eşittir. Orada sonsuz kalırsınız. O, dünyada işlediğiniz şirk ve yalanın cezasıdır' derler."
Yine buyurdu: "Cehennem kapısında durdurulduklarında, Cehennem kapıları, onlar için açılır. Şiddetli alev ve dumanlar çıkıp, gökteki yıldızlar kadar kıvılcımlar saçılıp, binlerce yıllık yol miktarı yukarı çıkarlar. O yüksekten Cehennem ehlinin başlarına düşerler. Saçlarını yakıp, beyinlerini sarsar."
Yine buyurdu: "Sonra Cehennem yüksek sesle, 'Ey Cehennemlikler, bana geliniz. Yakînen biliniz, Rabbimin izzet ve celâline yemin ederim ki, elbette sizden intikam alırız' diye bağırır. Sonra Cehennem, 'Allah-ü Zülcelâl Hazretlerine hamt ederim ki, buğz ve gazabı için beni insanlara gazap edici kıldı. Beni düşmanlarından intikam alıcı kıldı. Ya Rabbi, hararetim üzerine hararet ekle. Kuvvetime kuvvet ilâve et' diye sena ve dua eder."
Yine buyurdu: "Bu halde Cehennemden başka melekler çıkıp, Cehennemliklerden her gurubu karşılayıp, onları elleri ile kaldırıp, hor olarak yüzleri üzerlerine atarlar. Yetmiş bin yılda Cehennemdeki dağların başına varırlar. Oraya varmadan ve dağ başlarında kalmadan her birinin yetmiş kere derisi yanıp değişir."
Yine buyurdu: "Onların Cehennem dağlarının başında yedikleri, dışı çok sıcak, çok acı ve çok dikenli zakkumdur."
Yine buyurdu: "Onlar o zakkumu çiğnemekte iken, melekler gelip onlara gürzler ile vururlar. Kemiklerini kırarlar. Sonra ayaklarından tutup başları aşağı Cehenneme otarlar. Onlar Cehennemin vadi ve derelerine doğru yetmiş bin yıl bu hâl üzere giderler. Oraya varmadan her birinin yetmiş kere derisi yanıp değişir."
(Günyetü't-Tâlibîn'den…)
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah-ü Teâlâ Cehennem zebanilerine, onları kalacakları yere ve herkesi kendi yerine götürünüz buyurur. Cehennem zebanileri önce onlara vurdukları, taktıkları zincir ve bukağıların daha seri ve uzunları ile gelip, her bir melek o zincirlerden birini alıp bir gurubu, ayet-i kerimede bildirildiği gibi, birbirlerine yaklaşık olarak o zincire dizer, zincirin bir ucunu boynuna alır, onlara arkasını dönerek, onları yüzleri üzerine sürüyerek, o gurubun arkasında yetmiş bin melek onları demirden gürzlerle döverek gider. Onları, elleri boyunlarına, alınları ayaklarına bağlı, sertlik, şiddet ve gazapla Cehennem kapısına iletip orada durdururlar."
Yine buyurdu, "Sonra melekler Tür sûresi, on dördüncü ayet-i kerimesi olan, 'İşte bu, sizin dünyada inanmadığınız ateştir. Bu gördüğünüz azap büyü müdür? Yahut siz onu görmez misiniz? Çünkü siz, dünyada iken ona inanmaz, vahiy ve Kur'an-ı Kerim'e büyü, azaba yalan derdiniz. Siz şu ateşe girin. İster o azaba sabredin, ister etmeyip feryat ve figan edin. İkisi de eşittir. Orada sonsuz kalırsınız. O, dünyada işlediğiniz şirk ve yalanın cezasıdır' derler."
Yine buyurdu: "Cehennem kapısında durdurulduklarında, Cehennem kapıları, onlar için açılır. Şiddetli alev ve dumanlar çıkıp, gökteki yıldızlar kadar kıvılcımlar saçılıp, binlerce yıllık yol miktarı yukarı çıkarlar. O yüksekten Cehennem ehlinin başlarına düşerler. Saçlarını yakıp, beyinlerini sarsar."
Yine buyurdu: "Sonra Cehennem yüksek sesle, 'Ey Cehennemlikler, bana geliniz. Yakînen biliniz, Rabbimin izzet ve celâline yemin ederim ki, elbette sizden intikam alırız' diye bağırır. Sonra Cehennem, 'Allah-ü Zülcelâl Hazretlerine hamt ederim ki, buğz ve gazabı için beni insanlara gazap edici kıldı. Beni düşmanlarından intikam alıcı kıldı. Ya Rabbi, hararetim üzerine hararet ekle. Kuvvetime kuvvet ilâve et' diye sena ve dua eder."
Yine buyurdu: "Bu halde Cehennemden başka melekler çıkıp, Cehennemliklerden her gurubu karşılayıp, onları elleri ile kaldırıp, hor olarak yüzleri üzerlerine atarlar. Yetmiş bin yılda Cehennemdeki dağların başına varırlar. Oraya varmadan ve dağ başlarında kalmadan her birinin yetmiş kere derisi yanıp değişir."
Yine buyurdu: "Onların Cehennem dağlarının başında yedikleri, dışı çok sıcak, çok acı ve çok dikenli zakkumdur."
Yine buyurdu: "Onlar o zakkumu çiğnemekte iken, melekler gelip onlara gürzler ile vururlar. Kemiklerini kırarlar. Sonra ayaklarından tutup başları aşağı Cehenneme otarlar. Onlar Cehennemin vadi ve derelerine doğru yetmiş bin yıl bu hâl üzere giderler. Oraya varmadan her birinin yetmiş kere derisi yanıp değişir."
(Günyetü't-Tâlibîn'den…)
HAKAN AKKUŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.