Yabancıların makale ve kitaplarını ihtiyatla okurum. Bu demek değildir ki, onlarda bulduğum hikmeti bırakırım. Hikmet yitik malımız olduğu için, kabına bakmadan alırım. İşte bu anlayışla, John Perkins'in "Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" adlı kitabını okudum. Perkins, itiraf diye şunları anlatıyor : "Diğer milletleri, en büyük şirketlerimizi, hükümetlerimizi ve bankalarımızı yöneten şirketokrasiye (şirketlerin egemen olduğu yönetim) boyun eğmeye zorlayan koşulları yaratmak için, uluslararası finans kuruluşlarını kullanan seçkin bir grubuz biz. Mafyadaki karşıtlarımız gibi, biz 'ekonomik tetikçiler' de iyilik yaparız. Bunlar genellikle, altyapı -elektrik santralleri, otoyollar, limanlar, havaalanları, sanayi siteleri- yatırımları için verilen borçlardır. Bu tip borçların bir şartı da, tüm bu projelerin kendi ülkemizin mühendislik ve inşaat firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. İşin aslı, paranın çoğu Amerika Birleşik Devletleri'ni terk etmez bile; sadece Washington'daki banka ofislerinden New York, Houston veya San Francisco'daki mühendislik ofislerine aktarılır. Paranın bu şekilde, şirketokrasi üyesi olan işletmelere (yani alacaklı tarafa) nerede ise anında geri gelmesine rağmen, borçlu ülke hem anaparayı hem faizini son kuruşuna kadar ödemek zorundadır. Eğer bir ekonomik tetikçi gerçekten başarılı ise, verilen borç miktarı o kadar fazla olur ki, borçlu ülke birkaç sene sonra ödemelerini yapamaz hale gelir" (s.8).Evet, oyun böyle oynanıyor, ülkeler böyle borçlandırılıyor. Bunlar, bilinen oyunlar. Fakat, ne hikmetse, oyun bir türlü bozulmuyor. Bozulmadığı içindir ki, oyunun ayrıntılı bir şekilde anlatılmasına müsaade ediliyor. Ama yine de Perkins'in itiraflarını okumak yararlı oldu. Çünkü bu itiraflar, tersinden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı doğruluyor. Bir örnek verelim. Perkins diyor ki: "Küresel imparatorluk büyük ölçüde, doların dünyada standart para birimi olarak kullanıldığı ve Birleşik Devletler darphanesinin de bu doları basmaya yetkili olduğu gerçeğine dayanır... Birleşik Devletler'in bastığı paranın arkasında altın desteği yoktur... Dolar basma olanağımız bize inanılmaz bir güç sağlamaktadır. Bu, diğerlerinin yanında, hiçbir zaman ödenmeyecek borçlar vermeye devam edebileceğimiz ve kendimizin de yüksek miktarlarda borca girebileceğimiz anlamına gelir" (s.295). Allah aşkına söyleyin, Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır bu gerçekleri seslendirmiyor muydu?Perkins, devam ediyor: "Dünya standart para birimi olarak doları kabul etmeye devam ettiği sürece, bu aşırı borç şirketokrasi için ciddi bir engel oluşturmaz. Ancak, başka bir para birimi gelip de doların yerini almaya kalkacak olursa ve Birleşik Devletler'in alacaklarından bazıları (örneğin Japonya veya Çin) alacaklarını istemeye karar verirlerse, bu durum radikal olarak değişir. Birleşik Devletler, kendini birdenbire son derece tehlikeli ve nazik bir durumda bulabilir" (s.296). Perkins'in sözünü ettiği 'radikal değişiklik' ne olabilir? Bazı larına göre bu, dünya para sisteminin çökmesidir. Dünya para sistemi çökünce, toprak satanlar, Afrikalılar gibi olurlar. Afrikalı Kenyatta, "misyonerler geldiğinde onların elinde incil, bizim de topraklarımız vardı. Gözlerimizi kapayarak bize dua etmesini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda, incil bizim, topraklar onların olmuştu" demişti. Aynen bunun gibi, toprak satanların elinde, hiçbir işe yaramayan dolarlar kalır, toprakları gider. "ABD hiper güçtür, her istediğini yapar" diyerek, milleti korkutanlar, Perkins'in şu sözlerine dikkat etsinler: "OPEC, standart para birimi olarak dolar yerine avro kullanmaya karar verirse, bu, şirketokrasiyi temelinden sarsar. Böyle bir şey olur da, bir veya iki büyük alacaklı, borçlarımızı avro cinsinden ödememizi talep ederlerse, bunun etkisi çok büyük olur" (s.296). Bu gerçekleri ifade etmekten daha önemlisi çözüm sunmaktır. Peki, Perkins çözüm sunuyor mu? Hayır, o diyor ki, "Bu kitap bir reçete değildir, sadece bir itiraftır, o kadar". (s.310). Türkiye'de ve dünyada, çözüm arayanlar için tek adres, Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli"dir. Başkaları ancak, itiraf eder, sorunları sıralar.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018