Mustafa Kemal, 17 Şubat 1923 günü İzmir İktisat Kongresi'nde önemli bir konuşma yapar. Bu konuşmada hem bağımsızlık ve ulusal kalkınma konusundaki görüşlerini açıklar hem de, ekonomik ayrıcalıklar için Lozan görüşmelerinin tıkanmasına neden olan batılılara çok açık bir yanıt verir. Mustafa Kemal, İzmir'de şunları söyler:"Tam bağımsızlık için şu ilke vardır. Ulusal egemenlik ekonomik egemenlik ile pekiştirilmelidir. Bu kadar büyük amaçlara, bu kadar kutsal ve ulu hedeflere, kağıtlar üzerinde yazılı genel kurallarla, istek ve hırslara dayanan buyruklarla varılamaz. Bunların bütün olarak gerçekleşmesini sağlamak için tek kuvvet, en kuvvetli temel, ekonomik güçtür... Sanayi gelişmesini ihmal etmemeliyiz. Ticaretimizi yabancıların eline bırakamayız. Bırakırsak, yurt kaynaklarını değerlendirme fırsatını kaybederiz..."("Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Birinci Sanayi Planı 1938" Prof. Dr. Afet İnan, TTK Yay. 1972, sf. 34-45).Mustafa Kemal, Bağımsızlık Savaşı'nın sürdüğü 1 Mart 1922 günü, TBMM'nin 3.toplantı yılını açarken ekonomi ve ulusal kalkınmayı temel alan uzun bir konuşma yapar. Bu konuşmada şunları söyler: "Memleketimizin kaynakları milli davamızın güvenle sonuçlandırılmasına yeterlidir. Milli gücümüz, dış devletlerden borç almadan, yetersizlikler içinde olmasına rağmen memleketi yönetebilecek ve amacına ulaştırabilecek durumdadır. Bununla beraber ben, yalnız bugün için değil özellikle gelecek yıllarda devletin, memleketin refahını sağlama açısından, mali bağımsızlığımıza büyük önem veriyorum. Bizim bugünkü uğraşımızın amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlık ile gerçekleşebilir. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olursa, o devletin yaşantısını sağlayan bütün bölümlerinde bağımsızlık felce uğramış demektir". ("Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Birinci Sanayi Planı 1938" Prof.Dr.Afet İnan, TTK Yay. 1972, sf. 2934) 27 KASIM 2005 tarihinde İstanbul'da Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde Prof. Dr. Haydar Baş, ortaya koymuş olduğu modelle tarihe not düşer ve özetle şöyle der:" Milli Ekonomi Modeli bir "milli devletin olmazsa olmazı"dır. Ve küreselleşmenin tek panzehiridir. Yıllarca "bize ait olmayan kültürlerin mahsulü" olan ekonomi politikalarının uygulanması, bizi içinde bulunduğumuz noktaya taşımıştır. Kalkınamayan, kalkınmak için çırpındıkça global bataklıkta dibe vuran topluluklara müjdeler olsun!.. Milli Ekonomi Modeli ile Ulusal Sosyal Devlet projesini ortaya atan, zayıf devleti değil, her işte halkı ile eşit şartlarda el ele güçlü bir devleti, yani "baba devlet"i tanıtan ve takdim eden bu tez kurtuluşunuza kaynak olacaktır. Şunu asla unutmayınız; bu model ekonomide bir alternatif model değildir. Dünyada diğer iktisadi görüşlerin devri bitmiş, Milli Ekonomi Modelinin devri başlamıştır. Aziz milletimize ve bütün insanlığa hayırlı olsun." Tanzimat Fermanı'nın açıklanmasından bugüne dek geçen 170 yıl içinde, iktidar gücünün ulusal egemenlikten alındığı ve yönetim yetkisinin hiçbir dış etkiye bağlı kalmaksızın özgürce kullanıldığı tek dönem 1919-1938 arasıdır diyebiliriz. Bu dönemde egemen kılınan ve ulusal bağımsızlığı hedefleyen politik tavır, Batı'ya karşı girişilen ve başarıya ulaştırılan, milli kalkınma mücadelesi içinde oluşturulmuştur. 1919'da dile getirilen, "ulusu ulusun kendi azim ve kararlılığı kurtaracaktır" anlayışı; ülkenin askeri işgalden kurtarılmasıyla sınırlı olmayan geniş kapsamlı milli bir dünya görüşüdür. Kendine ve halkına güveni esas alan, her türlü dış etkiyi yadsıyan ve hiçbir koşulda tam bağımsızlıktan ödün vermeyen bu görüşün yerinde, 1938 den bu yana maalesef bugün yeller esmektedir. Şükürler olsun ki, tek ümit ışığı olarak Prof.Dr. Haydar Baş bey'in 'bağımsız Türkiye' fikri ve ortaya koymuş olduğu'Milli Ekonomik Model' yegane kurtuluş yolu olarak görülmektedir.Bu has maya tutmuş ve sömürülen tüm devletlerin tutunacağı bir model haline gelmiştir.İşte olayı ilk sahiplenen Azerbeycan? 2526 Mart 2006 tarihlerinde Azerbeycan'da gerçekleştirilecek olan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi şimdiden hayırlı olsun?
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023