Kabir azabı ile ilgili yazımızdan sonra Peygamber Efendimiz'in (s.a.a.) kimlerin kabir azabından korunacağını ve kabir azabından korunmanın yollarını anlatan hadislerini nakletmeye devam ediyoruz:Avf b. Mâlik radiyallahu anh'dan; Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, cenaze namazı kıldırdı, O'nun dualarından şunu ezberledik: "Allah'ım! Onu bağışla, ona acı, ona rahatlık ver, onu affet! Makamını mübarek eyle! Girdiği yeri (kabrini) genişlet! Onu su, kar ve buzla yıka! Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi onu hatalardan temizle! Ona, evinden daha iyi bir ev, ailesinden daha iyi bir aile, eşinden daha iyi bir eş ver! Onu cennete koy, kabir azabından kurtar ve koru!"Avf dedi ki: "O ölünün yerinde olmayı çok istedim." (Müslim, cenâiz no. 85-86, s. 662-3; Tirmizî, no. 1025; Nesâî, cenâiz 77/1-2, IV, 73 ve İbn Mâce, no. 1500). Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan; Bir siyahî kadın mescidi süpürürdü -ya da şöyle dedi: bir delikanlı mescidi süpürürdü-. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem o kadını ya da delikanlıyı göremeyince, sordu: "O kadın (ya da delikanlı) nerede?" "O kadın (ya da delikanlı) öldü" dediklerinde, "Neden bana bildirmediniz?" buyurdu. Sanki kadını ya da delikanlı(nın ölümünü) küçümsemiş bir halleri vardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kabrini Bana gösterin!" Kabrini gösterdiler; gitti orada onun namazını kıldı ve şöyle buyurdu: "Bu kabirler karanlıklarla doludur. Allah, onlar için kıldığım namazım sebebiyle kabirlerini nurlandırır." (Tayâlisî, s. 322; Ahmed, II, 353, 388, 406; Buhârî, salât 72, 74, I, 118; cenâiz 67, II, 92). Bir Yahudi kadın Âişe'ye sormak için geldi ve dedi ki: "Allah seni kabir azabından korusun!" Âişe de bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e sordu: "İnsanlar kabirlerinde azaba uğratılacaklar mıdır?" Allah'a bundan sığınarak (evet). Sonra bir sabah merkebe bindi. O esnada Güneş tutuldu. Kuşluk vakti döndü. Hacer-i Esved'in etrafından geçti. Arkasında insanlar namaz kıldı. Benzerini nakletti. Ancak burada şöyle geçmektedir: "Sonra onlara kabir azabından sığınmalarını emretti." (Amre) Dedi ki: "Ondan sonra ben onun (Âişe'nin) sık sık ateş ve kabir azabından Allah'a sığındığını duydum." (Mâlik, küsûf 1, s. 186; Buhârî, küsûf 2, II, 24; 13/2, II, 29; Müslim, küsûf 1-2, s. 618; Ebû Dâvud, no. 1191 ve Nesâî, küsûf 11/3, III, 132). "İdrardan sakının! Çünkü kabirde kulun ilk hesaba çekileceği şey odur." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de). "Herhangi bir Müslüman, Cuma günü yahut Cuma gecesi ölürse, Allah onu kabir fitnesi (azabı)ndan korur." (Tirmizî, no. 1074)."Sadaka veren kimsenin sadakası kabirlerin ateşini söndürür. Kişi Kıyamet gününde verdiği sadakanın gölgesinde olacaktır." (Taberânî el-Mu'cemu'l-Kebîr'de). "Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutarak gece namazı kılmaktan daha hayırlıdır. Kim nöbette ölürse, kabir sorgusundan korunur, bunun sevabı kıyamet gününe kadar defterine artırılarak yazılır." (Müslim, imâret no. 163, s. 1520; Tirmizî, no. 1665 ve Nesâî, cihâd 39/1-2, VI, 39). "Allah katında şehidin altı hasleti vardır. İlk önce bağışlanır; cennette yerini görür; kabir azabından emin olur; Feza-ı ekber (Kıyametten) emin olur; bir yakutu dünya ve içindekilerden daha kıymetli olan yakuttan kendisine taç giydirilir; yetmiş iki (ceylan gözlü) hurî ile evlendirilir; (kendisine) akrabalarından yetmiş kişiye şefaat etme hakkı verilir." (Tirmizî, no. 1663). "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbından bir adam kabir olduğunu bilmeden bir kabrin üstüne çadır kurdu. İçinden gelen bir ses Mülk sûresini okuyordu. Onu sonuna kadar dinledi. Sonra gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bu durumu haber verdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: O (sûre) önleyici ve kurtarıcıdır. Kişiyi kabir azabından kurtarır." (Tirmizî, 2890). "Bakî'de bir ateş gördük; gittik baktık ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kabirde duruyor ve şöyle diyordu: 'Haydi adamı verin!' Onu kabrin yan tarafından verdiler. Baktık ki, sesli zikreden adamın cenazesi değil mi?" (Dâvud, no. 3164). İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan; İbn Ömer'le bir cenazede bulundum. Onu kabre indirirken şöyle dedi: "Bismillahi ve fî sebîlillahi ve alâ milleti Rasûlillahi (sallallahu aleyhi ve sellem)." Sonra lahdin üstüne kerpiçler dizilmeye başlanınca, şöyle dedi: "Allah'ım! Bu cenazeyi şeytandan ve kabir azabından koru! Allah'ım! Yeri onun iki yanından uzaklaştır! Ruhunu yukarı çıkart ve onu rızana kavuştur!" Dedim ki: "Ey İbn Ömer! Bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den mi duydun, yoksa kendiliğinden mi söyledin?" İbn Ömer (bu konuda), "Senin dediğin gibi olsa, benim söz söylemeye gücüm yeter. Amma öyle değil; bilakis ben bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den duydum" dedi. (İbn Mâce, no. 1553).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016