IŞİD'in Kobani'deki sınır kapısını ele geçirme girişiminde havaya yükselen dumanlar Suruç ilçemizden rahatlıkla gözüküyor. ABD Maliye Bakanlığı'na göre IŞİD, Türkiye'deki aracılara, Iraklı Kürtlere ve hatta Esad rejimine sattığı petrolden günde 1 milyon dolar gelir elde ediyor. Böyle bir ABD iddiası, hükümetin IŞİD'le savaş konusunda aslında asıl tavrını da ortaya koymaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in altını çizdiği hakikate göre; Irak, İran, Suriye ve Türkiye'den alınacak topraklarla oluşturulacak Kürt devleti Yahudi olacaktır. ABD'nin Kobani'de Barzani'nin gelişi ile silah yardımına başlaması, burayı PYD'den alan IŞİD'e müdahale etmemesi de bu görüşün doğruluğunu desteklemektedir. Türkiye de Barzani tarafıdır. Peşmergenin Kobani'ye yerleşmesi için bölgeden Alevi Kürtleri süren IŞİD'in, eğer iddialar doğruysa, petrolünü almamız, ona bir manada sahip çıkmak olmuyor mu? Tıpkı Irak merkezi hükümetinin, Maliki'nin karşı çıkmasına rağmen Barzani'nin petrolünü almamız gibi? Her zaman cevapsız kalan şu soruyu tekrar soralım: Türkiye kime ve ne karşılığında yardım ediyor? Kurulacak Yahudi Kürt devletinden veya sonrasında hayata geçecek Büyük İsrail'den bize ne? Sayın Erdoğan son BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada neredeyse boş sıralara seslendi. Giderek itibar kaybeden Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, tüm sermayesini harcadığı Kobani'de de Yahudi Kürt devletine giden yolu döşerken dahi değişmeyen bir yalnızlık içinde? Bu süreçte, uçuşa yasak bölge kurulmalı ısrarı karşısında, ABD bunu istemediğini söylemedi mi? Kobani'ye destek için Esad şartını öne sürdüğünde, Birleşik Devletler anında Esad planımız yok demedi mi? Erdoğan Kobani düştü düşecek dediğinde, Kobani'nin el değiştirmesi için ABD alenen silah yardımında bulunmaya başlamadı mı? Son dönemde Kobani çıkışları ABD sözcüsü Harf'in ağzından devamlı yalanlanmasına ne demeli? Erdoğan "PYD'ye yapılan yardımların terör örgütüne gittiğini Obama'ya söyledim" dediğinde, Harf derhal, "Türk hükümeti ancak kendi adına konuşabilir" ikazını yapmadı mı? Peşmerge geçişiyle ilgili olarak, ABD'ye Peşmergelerin toraklarımızdan geçişini ben teklif ettim dediği an, Kerry, Peşmerge geçişi konusu bizim talebimizin kabulüdür" deyivermedi mi? Kısaca Erdoğan; Barzani, İsrail ve ABD ile ilişkileri iyi tutmaya çalışsa ve bu uğurda her şeyi yapsa da, sanki güvendiği güçler kendini dışlamaya başladı. Ne diyelim. Bundan iki yıl evvel Sayın Baş, Erdoğan hakkında, "Sonun Hüseyin bin Ali'nin kaderi gibi olacak. Dünyada sığınacak delik bulamayacaksın" demişti. Ben Sayın Baş'ın her dediğinin gerçekleştiğine şahidim, tıpkı onu takip eden milyonlar gibi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018