Kadınlar daha fazla böbrek hastası oluyor
Kadınların erkeklere oranla daha fazla böbrek hastası olduğunu belirten Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, böbrek hastalığının çok sinsi bir şekilde ilerlediğini ve bu konuda dikkat edilmesi gerektiğini söyledi
10.03.2018 00:00:00
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu'nun önderliğinde Dünya Böbrek Günü'ne dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için "Böbrek ve Kadın Sağlığı" konulu konferans düzenlendi. Etkinlikte aynı zamanda Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla da böbrek hastalıklarının kadınları nasıl etkilediği ele alındı.
Böbrek hastalığının çok sinsi bir şekilde ilerlediğini ve bu konuda dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, özellikle kadın böbrek hastalarının erkeklere oranla daha fazla olduğunu dile getirdi. Kadınların daha çok böbrek hastası olmasının sebeplerini sıralayan Kazancıoğlu, "Dünyada kadınların yüzde 14'ü böbrek hastası.
Türkiye'de de 7 kişiden biri böbrek hastası. Bir kısmı biliniyor bir kısmı bilinmiyor. Oran olarak baktığımızda da kadınlarımızın yüzde 18'i böbrek hastası. Bunun sebebi birçok faktöre bağlı. Kilolu olmanın, obezitenin ve diyabetin kadınlarda biraz daha fazla olması gibi birçok nedenin yanında özellikle kadınlara özel durumlar da bu oranın daha fazla olmasına sebep oluyor.
Gebelik ve gebelikle ortaya çıkan böbrek hastalıkları ile ilgili olarak ortaya çıkan bir durum daha var. Sonuçta gebelik fizyolojik bir durum. Gebelik esnasında fark edilmez ya da ortaya çıkmaz fakat böbreklerin daha fazla çalışması, yer değiştirmesi, genişlemesi ile birlikte tabii ki de böbreklerde de rahatsızlıklar çıkabiliyor.
Yine aynı şekilde kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunu daha fazla görüyoruz" şeklinde konuştu.
Nasıl tedbirler almalıyız?
"Böbrek sağlığımızı korumak için öncelikle genel sağlığımızı korumamız gerekiyor" diyerek böbrek sağlığının korunması için yapılması gerekenlerden bahseden Kazancıoğlu, "Senede bir kan basıncı ölçtürmek, hiçbir şikayetiniz yoksa bile bir idrar tahlili yaptırmak, kan şekerinize baktırmak ilk yapacağınız işler.
Sonrasında eğer bunlarla ilgili bir probleminiz çıkarsa diyetinize çok dikkat etmek, özellikle tuz miktarınızı azaltmak, şekerinizi çok iyi kontrol etmek, kan basıncınızı kontrol altında tutmak için düzenli egzersiz yapmak ve en önemlisi de sigaradan vazgeçmek durumundayız. Bu şekilde böbreklerinizi koruyabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
'Tuzu az, sıvıyı çok tüketmeliyiz'
Özellikle tuz kullanımının ülkemizde çok fazla olduğunu belirten ve bununla ilgili uyarılarda bulunan Kazancıoğlu, su tüketimi ile ilgili bilinenden farklı olarak "sıvı tüketiminin" daha önemli olduğunu söyledi.
Kazancıoğlu, "Tuz ile ilgili olarak bizim için böbrek gözüyle baktığımızda sodyum klorür olan tüm tuzlarda etkimiz aynı. Ülkemizde yapılan bir çalışmada bizim günlük tuz tüketimimizin 16-18 gramlara kadar ulaştığı ortaya konuldu. Bizim önerdiğimiz günde 4 ile 6 gram arası iken bu rakamlar cidden çok fazla.
Sıvı miktarına gelince vücudunuz zaten sinyaller veriyor ve bu sinyalleri dinleyerek vücudunuzun ihtiyacı olan sudan onu esirgemeyin diye söylüyoruz. Burada şöyle bir hata yapıyoruz; hep su diyoruz, aslında sıvı dememiz gerekiyor.
Çünkü yediğimiz meyvelerde de su ve sıvı var. Çay ve kahveden de sıvı alıyoruz. Yani total sıvı dersek daha iyi olur" dedi.
İHA
Böbrek hastalığının çok sinsi bir şekilde ilerlediğini ve bu konuda dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, özellikle kadın böbrek hastalarının erkeklere oranla daha fazla olduğunu dile getirdi. Kadınların daha çok böbrek hastası olmasının sebeplerini sıralayan Kazancıoğlu, "Dünyada kadınların yüzde 14'ü böbrek hastası.
Türkiye'de de 7 kişiden biri böbrek hastası. Bir kısmı biliniyor bir kısmı bilinmiyor. Oran olarak baktığımızda da kadınlarımızın yüzde 18'i böbrek hastası. Bunun sebebi birçok faktöre bağlı. Kilolu olmanın, obezitenin ve diyabetin kadınlarda biraz daha fazla olması gibi birçok nedenin yanında özellikle kadınlara özel durumlar da bu oranın daha fazla olmasına sebep oluyor.
Gebelik ve gebelikle ortaya çıkan böbrek hastalıkları ile ilgili olarak ortaya çıkan bir durum daha var. Sonuçta gebelik fizyolojik bir durum. Gebelik esnasında fark edilmez ya da ortaya çıkmaz fakat böbreklerin daha fazla çalışması, yer değiştirmesi, genişlemesi ile birlikte tabii ki de böbreklerde de rahatsızlıklar çıkabiliyor.
Yine aynı şekilde kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunu daha fazla görüyoruz" şeklinde konuştu.
Nasıl tedbirler almalıyız?
"Böbrek sağlığımızı korumak için öncelikle genel sağlığımızı korumamız gerekiyor" diyerek böbrek sağlığının korunması için yapılması gerekenlerden bahseden Kazancıoğlu, "Senede bir kan basıncı ölçtürmek, hiçbir şikayetiniz yoksa bile bir idrar tahlili yaptırmak, kan şekerinize baktırmak ilk yapacağınız işler.
Sonrasında eğer bunlarla ilgili bir probleminiz çıkarsa diyetinize çok dikkat etmek, özellikle tuz miktarınızı azaltmak, şekerinizi çok iyi kontrol etmek, kan basıncınızı kontrol altında tutmak için düzenli egzersiz yapmak ve en önemlisi de sigaradan vazgeçmek durumundayız. Bu şekilde böbreklerinizi koruyabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
'Tuzu az, sıvıyı çok tüketmeliyiz'
Özellikle tuz kullanımının ülkemizde çok fazla olduğunu belirten ve bununla ilgili uyarılarda bulunan Kazancıoğlu, su tüketimi ile ilgili bilinenden farklı olarak "sıvı tüketiminin" daha önemli olduğunu söyledi.
Kazancıoğlu, "Tuz ile ilgili olarak bizim için böbrek gözüyle baktığımızda sodyum klorür olan tüm tuzlarda etkimiz aynı. Ülkemizde yapılan bir çalışmada bizim günlük tuz tüketimimizin 16-18 gramlara kadar ulaştığı ortaya konuldu. Bizim önerdiğimiz günde 4 ile 6 gram arası iken bu rakamlar cidden çok fazla.
Sıvı miktarına gelince vücudunuz zaten sinyaller veriyor ve bu sinyalleri dinleyerek vücudunuzun ihtiyacı olan sudan onu esirgemeyin diye söylüyoruz. Burada şöyle bir hata yapıyoruz; hep su diyoruz, aslında sıvı dememiz gerekiyor.
Çünkü yediğimiz meyvelerde de su ve sıvı var. Çay ve kahveden de sıvı alıyoruz. Yani total sıvı dersek daha iyi olur" dedi.
İHA