Demir çarık giymiş demirden asası ile nice on yıllardan beri ülkeyi adım adım dolaşıp milleti uyaran ve uyardığı her konuda da mutlaka haklı çıkan bir ilim-fikir ve siyaset adamı; Prof. Dr. Haydar Baş.
Elbette, koşup koşturmalarının, çalışıp çırpınmalarının, feryad-figan ikazlarının ecrini o sadece Allah'tan beklemektedir ama uyarılarından fayda gören kitlelerin de bir teşekkür borçları yok mudur?
Güzel Türkçemizde "kadir-kıymet bilmek" diye güzel bir tabir vardır, hiç olmazsa bu manada bir takdiri hak etmiyor mu sayın Baş?
Özellikle sosyal medyada salya-sümük saldıran aşağılık mahluklara çokça rastlıyoruz, elbette bu tipler milletimizi temsil etmiyorlar ama ayrana dalıp çıkan sinekler mide bulandırıyorlar.
Ehl-i Beyt'i gündem ettiği için, yurt sathında yüzlerce "Ehl-i Beyt" paneli yaptığı için adeta küplere binen, kırmızı görmüş boğalar gibi sivri dilleri ile saldıran güya Müslümanlar var.
"Hamse-i Âl-i Aba" kimlerden oluşuyor?
Son elçi, son peygamber, sevgili kızı Fâtıma anamız, damadı Hz. Ali ve "Cennet gençlerinin efendileri" Hasan ile Hüseyin.
Geçen yüz yıllar içinde bu beş ismin konuşulmasından rahatsız olan güya Müslüman tipler oluşmuş!
Hangi dinin mensubu olduklarına dönüp dönüp bakmalı, ölmeden evvel durumlarını ciddi ciddi gözden geçirmelidirler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gündem etti, onun şeceresini, soy ağacını ortaya çıkardı diye, halis-muhlis Müslüman ve Peygamber torunu olduğunu belgeledi diye hop oturup hop kalkanlar var.
İngiliz ve Yunan istihbarat şebekelerinin foyaları ortaya çıktı, iftiraları deşifre oldu diye, onlardan yükselmesi gereken feryat-figan, onların içimizdeki taşeronlarından yükseliyor.
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden kime ne fayda gelir?
Ülke, on beş Temmuz uçurumunun başına gelene kadar, başta siyasi iktidar olmak üzere ülkede ileri gelen ilim-fikir adamları, kanaat önderleri, Üniversite çevreleri özenle hazırlanmış dosyalar ve klasörlerle sayın Haydar Baş tarafından uyarıldılar, yaklaşan tehlikeden haberdar edildiler, hepsi kulaklarının üstüne yattı, ülke duvara tosladı birisi de kalkıp sayın Baş'a teşekkür etmedi.
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden ne oldur?
ABD konusundaki uyarılarında haklı çıktı.
AB kara sevdasının karşılıksız bir sevda olduğunu yıllarca söyledi haklı çıktı.
Dış politikadaki yanlışlar üzerine ikazlarında haklı çıktı.
Tepe-taklak uçuruma doğru giden ekonomi konusundaki ikazlarında haklı çıktı.
İktidar çevresinden olsun, üniversite çevrelerinden olsun, kanaat önderlerinden olsun birisi de çıkıp demedi ki; "Haydar Hoca'yı dinlemedik, her defasında duvara tosladık, bari dönüp bir teşekkür edelim."
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden ne olur?
Elbette, koşup koşturmalarının, çalışıp çırpınmalarının, feryad-figan ikazlarının ecrini o sadece Allah'tan beklemektedir ama uyarılarından fayda gören kitlelerin de bir teşekkür borçları yok mudur?
Güzel Türkçemizde "kadir-kıymet bilmek" diye güzel bir tabir vardır, hiç olmazsa bu manada bir takdiri hak etmiyor mu sayın Baş?
Özellikle sosyal medyada salya-sümük saldıran aşağılık mahluklara çokça rastlıyoruz, elbette bu tipler milletimizi temsil etmiyorlar ama ayrana dalıp çıkan sinekler mide bulandırıyorlar.
Ehl-i Beyt'i gündem ettiği için, yurt sathında yüzlerce "Ehl-i Beyt" paneli yaptığı için adeta küplere binen, kırmızı görmüş boğalar gibi sivri dilleri ile saldıran güya Müslümanlar var.
"Hamse-i Âl-i Aba" kimlerden oluşuyor?
Son elçi, son peygamber, sevgili kızı Fâtıma anamız, damadı Hz. Ali ve "Cennet gençlerinin efendileri" Hasan ile Hüseyin.
Geçen yüz yıllar içinde bu beş ismin konuşulmasından rahatsız olan güya Müslüman tipler oluşmuş!
Hangi dinin mensubu olduklarına dönüp dönüp bakmalı, ölmeden evvel durumlarını ciddi ciddi gözden geçirmelidirler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gündem etti, onun şeceresini, soy ağacını ortaya çıkardı diye, halis-muhlis Müslüman ve Peygamber torunu olduğunu belgeledi diye hop oturup hop kalkanlar var.
İngiliz ve Yunan istihbarat şebekelerinin foyaları ortaya çıktı, iftiraları deşifre oldu diye, onlardan yükselmesi gereken feryat-figan, onların içimizdeki taşeronlarından yükseliyor.
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden kime ne fayda gelir?
Ülke, on beş Temmuz uçurumunun başına gelene kadar, başta siyasi iktidar olmak üzere ülkede ileri gelen ilim-fikir adamları, kanaat önderleri, Üniversite çevreleri özenle hazırlanmış dosyalar ve klasörlerle sayın Haydar Baş tarafından uyarıldılar, yaklaşan tehlikeden haberdar edildiler, hepsi kulaklarının üstüne yattı, ülke duvara tosladı birisi de kalkıp sayın Baş'a teşekkür etmedi.
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden ne oldur?
ABD konusundaki uyarılarında haklı çıktı.
AB kara sevdasının karşılıksız bir sevda olduğunu yıllarca söyledi haklı çıktı.
Dış politikadaki yanlışlar üzerine ikazlarında haklı çıktı.
Tepe-taklak uçuruma doğru giden ekonomi konusundaki ikazlarında haklı çıktı.
İktidar çevresinden olsun, üniversite çevrelerinden olsun, kanaat önderlerinden olsun birisi de çıkıp demedi ki; "Haydar Hoca'yı dinlemedik, her defasında duvara tosladık, bari dönüp bir teşekkür edelim."
Kadir-kıymet bilmeyenin bilgisinden ne olur?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025