- Dünyada iken, Allahü teâlânın dinine razı olduğu şekilde doğru hizmet edenler, Allahü teâlânın kullarının müşküllerini halledenler, mahşerde, tahtlar üzerinde, kürsülerde, gölgelerde oturacaklar. Allahü teâlâ onlarla konuşacak. Onlar için ne hesap var ne azap var. - En zor iş İslamiyet'e hizmet etmektir. Çünkü Allahü teâlâ en zor işi en güvendiğine en çok sevdiğine vermiştir. Peygamberlere ve vârislerine vermiştir.- Başarının sırrı, birlik-beraberlik, dürüstlük, iyi hedef seçmektir.- Yanan bir evden birini kurtarmak çok büyük sevap olduğu halde Cehennem ateşinden kurtarmak yanında hiç kalır. Bir kişi daha yanmaktan kurtulsun diye uğraşmalı. Hiç kimse yanmasın düşüncesinde olmalı.- Müslümanlık dünya ve ahiret saadetidir. Allahü teâlânın en sevdiği şey imandan sonra kullarına hizmet etmektir. - Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey verir. Birincisi; sevdiği bir kulunu ona tanıştırır. Ashab-ı kirama Peygamber Efendimizi tanıttığı gibi. İkincisi; ona hayırlı bir iş verir. En hayırlı iş Peygamber Efendimizin yaptığı iştir.- Allah'ın dinini, Allah'ın kullarının ayaklarına kadar götürmek ne büyük zevktir. - Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye sarf etmektir.- Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü çektirmemektir.- Tasavvuftan maksat, kendini zorlamadan her an Allahü teâlâyı hatırlamaktır.- İnsanın kıymeti; idrakinin, Ehl-i Sünnet büyüklerinin hakikatlerini anladığı kadardır.- İnsana lazım olan önce Ehl-i Sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir.- Bütün kerametleri bize verseler, fakat itikadımız düzgün değilse, hâlimiz haraptır. Eğer bütün haraplıkları, çirkinlikleri verseler itikadımız düzgün ise, hiç üzülmemeliyiz. Doğru itikad, düzgün itikad, ehl-i sünnet itikadıdır.- Allahü teâlâ insanları Cennetine davet ediyor. Davetçi olarak da Peygamberimizi gönderdi. Davetiye olarak da İslamiyet'i gönderdi. Fakat insanların çoğu bu davete icabet etmedi. Zaten bunun için Kur'an-ı kerimde sık geçiyor: Ekserisi kâfir, ekserisi fasık diye. - Para, şan şöhret insanı rahatlatmaz. İslamiyet ile kontrol altına alınmazsa, insanı dünyada ve ahirette perişan eder.- Göz bakınca, kalb inanınca görür.- Dünya için çalışana rahat yoktur. Rahat etmek için ölüme hazırlanmak lazım. Ölümü düşünen rahat eder. Dünya için çalışan yorulur. Ahiret için 24 saat çalışan yorulmaz. Çünkü onun hedefi var. Allah rızası için çalışır. - Başarılı olmak için nefsi terbiye etmek, çürütmek lazım. Tohumu toprağa atınca çürümeden ağaç meyve vermez. Nefs tohuma benzer. İnsanlara hizmet etmek için nefsi çürütmek lazım. O zaman meyve verir. Öyle insanı herkes sever. - Büyükleri tanımak çok büyük nimettir. Büyükleri tanıyanla tanımayan arasındaki fark, görenle kör arasındaki fark gibidir. Görmek şart değil, tanımak önemli. Ebu Cehil de Peygamber efendimizi gördü ama inkâr etti. Büyükleri tanıyanlar Peygamber efendimizin döneminde yaşasaydı, eshab-ı kiramdan olurlardı. Büyükleri tanımayanlar ise yaşasaydı inkâr ederdi. - Göz bakınca, kalb inanınca görür. -Kör tarifle görmez, sağır feryatla duymaz. Herkese anladığı dilden konuşmak gerekir.- Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının yayıldığı her yer bir kablo gibidir, ucunda cereyan vardır. Ampulünü takan aydınlanır. - İnkâr mahrumiyettir. İmtihan mahrumiyettir. Teslimiyet saadettir.