‘Kalpleri hasta, zahirleri ise temizdir’
Hz. Ali (a.s.) münafıklar hakkında buyurdu ki: “Onlar saptırıcı sapıklar ve hata işleyip insanı hataya sevk edenlerdir. Renkten renge giren, her türlü entrikayı çeviren, her yoldan sizi kasteden, her gözetleme yerinde sizi gözetleyenlerdir. Kalpleri hasta, zahirleri ise temizdir. Sinsi sinsi yürür, görünmeden gizlice hareket ederler”





İmam Ali (a.s.) bu hutbesinde münafıklardan bahsetmektedir:
"Bizi kendisine itaate muvaffak ettiğinden ve günahtan koruduğundan dolayı Allah'a hamd ederiz. Üzerimizdeki nimeti tamamlamasını ve kitabına bağlılığımızı artırmasını dileriz. Muhammed'in (s.a.a.), O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederiz.
O, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için her türlü meşakkate dayandı, her derdi, kederi içti. Yakınları ikiyüzlülüğe düşmüşler, uzak olanlar aleyhine toplanmışlardı. Araplar Peygamberle savaşmak için dizginlerini çözmüş, bineklerinin karnını tekmeleyerek uzak yerlerden ve evlerden gelip, bulunduğu yere düşmanlıklarını indirdiler.
Ey Allah'ın kulları, Allah'tan korkup sakınmanızı, münafıklardan çekinmenizi tavsiye ederim. Onlar saptırıcı sapıklar ve hata işleyip insanı hataya sevk edenlerdir. Renkten renge giren, her türlü entrikayı çeviren, her yoldan sizi kasteden, her gözetleme yerinde sizi gözetleyenlerdir. Kalpleri hasta, zahirleri ise temizdir. Sinsi sinsi yürür, görünmeden gizlice hareket ederler. Nitelendirmeleri deva, sözleri şifa (gibi görünür), ama yaptıkları işler, dermansız bir derttir. Ferahlıkta olanı çekemezler, belaya düşenin beter olmasını isterler, ümitli olanları ümitsiz kılarlar.
Onlar her yolda bir ölü, her kalpte bir yol ve her musibette akıtacak gözyaşı olan kimselerdir. Birbirlerine övgüyü borç verirler ve karşılığını beklerler. İstedikleri zaman istediklerinde ısrar eder, kınadıkları kişinin sırrını yayar, hükmettikleri zaman haddi aşıp, aşırı giderler. Onlar her hakka karşı bâtıl, her doğruya karşı eğri, her canlıya karşı bir katil, her kapıya bir anahtar, her geceye karşı bir lamba hazırlamışlardır.
Ümitsizliklerini açığa vurarak arzularına ulaşmak, pazarlarını canlı tutmak ve eşyalarını böylece pahalı satmak isterler.
Konuştuklarında hak ve bâtılı birbirine karıştırırlar, bir şeyi nitelendirince kandırırlar, yolu önce kolay gösterirler, dar geçitlerinde çıkmaza sürüklerler. Onlar şeytanın cemaati ve ateşin alevleridir.
'İşte onlar şeytanın hizbidir; en çok hüsrana uğrayanların işte o şeytanın hizbi olduğunu bilin.' (Mücadele: 19)."
(Nehcü'l-Belağa'dan...)