"Halk kendini sevene karşı kuşkulu, kendisini aldatana karşı ise saftır. Ağızlarına çalınan iki parmak bal ile cezbedilen halklar kadar ne avcı düdüğüne kanıp tuzağa düşen saf bir kuş, ne de yem için oltaya takılan alık bir balık olabileceğini düşünün." (Etienne de la Boetie, Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev, Çeviri ve Yorum: Prof. Dr. Mehmet Ali Ağaoğulları, İmge Yayınları)
La Boetie'nin 1550'lerde yaptığı bu tespit ne kadar bildik değil mi? Özellikle de bedava kömür, yiyecek dağıtımı gibi ufak tefek çıkarlar karşısında halkın nasıl da oltaya geldiği… Yardım adı altında yapılanların aslında iktidarların kendi çıkarlarına uygun ideolojileri alıştırmayı hedeflediği, görünen köy durumundadır.
Köy görünse de, toplum cehalete asıldığından, aymazlığa düşmesi önlenemiyor. Hele hele aymazlığın yaygınlaşması için aydınların (!) "iktidar aydını" olma uğruna yarıştığı şu günlerde.
Örnek mi? Bill Gates'in "21. Yüzyılda Kapitalizme Yeni Yaklaşımlar" adlı etkinlikte yaptığı konuşma…
Bilindiği gibi Gates, globalizmin en gelişkin havarisi. Bilgi işlem ve iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeyle sermayeye sınır tanımaz yapı kazandırma ideolojisinin en kazançlı yöneticisi.
Her nedense, sistemin en fazla sıkıştığı, başka bir ifadeyle kapitalizmin krizinin zirve yaptığı noktada birden yoksulları hatırladı ve… "Kapitalizmin zengin insanlara olduğu kadar yoksul insanlara da hizmet etmesinin bir yolunu bulmalıyız" deyiverdi.
Hatta, bizim gibi azgelişmişlere kapitalizmin yaratıcı yüzünü göstermeye kalkıştı! Bunun için de:
*Büyük şirketleri kısa dönemli kârlar beklemeden yatırımlarını yoksul bölgelere yöneltmeye… Yani, sürekli yenilenen bilgiişlem ve iletişim ve de tıp teknolojilerinin eskilerini bu ülkelere satmaya çağırdı.
*Büyük şirketleri, dünyadaki eşitsizliklerin azaltılması için sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışmaya çağırırken de sivil toplum örgütlerinin (STÖ) projelerini fonlayarak liberalizmin yeni formatına göre insan yetiştirileceğini müjdeledi.
Aslında Bill Gates'in söyledikleri hiçbirimiz için yeni değil. Hepimiz kapitalizmin düştüğü krizden sermayeyi küreselleştirerek çıkmaya çalıştığını, bunun da "yönetişim" denilen yani, sermaye ile toplum kesimlerinin temsilcisi görevini üstlenen STÖ'leri birbirine kaynaştırmak üzerine kurulu bir yönetim biçimiyle sağlanacağını biliyorduk.
Kaldı ki, kapitalizmin yaratıcı yönünden söz edebilmek için önce "yıkıcı" yanına bakmak gerekir;
1-Kapitalizm krizlerle beslenen bir sistem ve…
2-Kapitalizmin krizleri, aşırı risk yüklenen girişimcileri ve firmaları sistemden eler.
3-Eleğin üstünde kalanların varlıklarını devam ettirebilmeleri, kendilerini yenilemelerine bağlıdır.
Bill Gates'in masallarını dinleyecek olanlar dinlesin…
Pof.Dr. Haydar Baş'ın rahle-i tedrisinden geçmiş olanlar ne saf bir kuş, ne de oltaya gelen alık balıktır.
Milli Ekonomi Modeli (MEM), insan onuruna yaraşır bir hayatın sırlarına bizi götürür;
Kapitalizm ise, Voltaire'in deyimiyle, tüm yoksulları tüm zenginler hesabına çalıştırmanın sırrına götürür!..
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023