‘Kardeşlere verilen ziyafetin hesabı yoktur’
Hz. Hasan (r.a.) buyurdu ki: "Yemek kim için olursa olsun; ister anası, ister babası için olsun, yarın hesabı verilecektir. Ancak, kardeşlere verilen ziyafetin hesabı yoktur çünkü bu ziyafet ateşten saklayan perde olacaktır"
14.06.2023 21:00:00 / Güncelleme: 15.06.2023 10:15:12
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Gazali Hazretleri yemek adabıyla ilgili olarak buyurdu ki:
Yemek bitince, kırık lokmaları toplamak ve tabağı sıyırmak sünnettir.
Demişler ki: "Yemekten sonra kim tabağını sıyırır, artan suyunu içerse, bir köle azad etmiş kadar sevap alır."
Yemekten sonra şu dua yapılmalı: "Nimetleri ile salihlerin halini tamamlayan, bereket inzal eden Allah'a hamd olsun. Allah'ım, yediğim bu yemek, isyana kuvvet olmasın."
Bu duadan sonra İhlâs ve Kureyş sûresini okumalı.
Tabaklar kalkmadan, sofra alınmadan oturulan yerden kalkmak doğru olmaz.
Bir başkasının sofrasında yemek yiyorsa, onlara da dua okumalı; "Allah'a hamd olsun. Bizi yedirdi, içirdi, taamınızdan ebrar -evliya zümresi- yesin, oruçlular sofranızda iftar etsin. Melekler sizin için, Allah'a bağış talebinde bulunsun gibi...
Şu duayı da okumak iyidir: "Bizi yediren, içiren, esirgeyen, sahip olan Allah'a hamd olsun. O, efendimiz ve mevlâmızdır."
Sonra el yıkanır, yemek faslı biter.
Yemek toplu halde yeniyorsa, en yaşlı zatın başlaması beklenmeli.
Yemekte, daima güzel şeyler konuşulmalı. Yanındaki arkadaşa iyi muamele etmeli. Yemesi için kimseye yemin ettirmek doğru olmaz.
En düşük taam, üzerinde yemin edilendir. Hz. Hasan (r.a.) böyle buyurmuş.
Sofrada bulunanlara üç defa "yiyiniz" demekte mahzur yoktur.
Yemek sonunda el yıkanırken, kendine, daha önce yıkaması ikram kabilinden teklif edilen kimse; bu teklifi kabul etmeli. Bir gün Enes ve Sabit Benanî, bir sofrada buluştular. Enes, Sabit Benanî'ye ikram olarak, leğeni önüne getirdi. Sabit Benanî kabul etmedi. Bunun üzerine Enes şöyle dedi: "Bir kardeşin ikramda bulunursa kabul et, reddetme. O ikram Allah tarafındandır."
Sofra başında, orada bulunanların hoşuna gitmeyen işi yapmak doğru olmaz. Orada bulunanlardan önce el çekmek, az yediğini belirtmek için çabuk kalkmak iyi olmaz, yakışmaz.
Ca'fer b. Muhammed (a.s.) der ki: "Kardeşlerinizle sofraya oturduğunuz zaman, bu oturuşunuzu uzatınız. Oturduğunuz bu az zaman ömrünüzden mahsup edilmez."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Sizden sofra kuran herkese; sofrası devam ettiği müddet melekler, Allah'tan bağış talebinde bulunur."
Hz. Hasan der ki: "Yemek kim için olursa olsun; ister anası, ister babası için olsun, yarın hesabını verecektir. Ancak, kardeşlerine verdiği ziyafetin hesabı yoktur çünkü bu ziyafet ateşten saklayan perde olacaktır."
Hz. Ali (r.a.) der ki: "Kardeşlerime bir kâse çorba ikram etmem, benim için bir köle azadından sevimlidir."
Bir yere toplanıp Kur'an okuyan kimseler, bir şeyler tatmadan dağılmamalıdır.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yemek bitince, kırık lokmaları toplamak ve tabağı sıyırmak sünnettir.
Demişler ki: "Yemekten sonra kim tabağını sıyırır, artan suyunu içerse, bir köle azad etmiş kadar sevap alır."
Yemekten sonra şu dua yapılmalı: "Nimetleri ile salihlerin halini tamamlayan, bereket inzal eden Allah'a hamd olsun. Allah'ım, yediğim bu yemek, isyana kuvvet olmasın."
Bu duadan sonra İhlâs ve Kureyş sûresini okumalı.
Tabaklar kalkmadan, sofra alınmadan oturulan yerden kalkmak doğru olmaz.
Bir başkasının sofrasında yemek yiyorsa, onlara da dua okumalı; "Allah'a hamd olsun. Bizi yedirdi, içirdi, taamınızdan ebrar -evliya zümresi- yesin, oruçlular sofranızda iftar etsin. Melekler sizin için, Allah'a bağış talebinde bulunsun gibi...
Şu duayı da okumak iyidir: "Bizi yediren, içiren, esirgeyen, sahip olan Allah'a hamd olsun. O, efendimiz ve mevlâmızdır."
Sonra el yıkanır, yemek faslı biter.
Yemek toplu halde yeniyorsa, en yaşlı zatın başlaması beklenmeli.
Yemekte, daima güzel şeyler konuşulmalı. Yanındaki arkadaşa iyi muamele etmeli. Yemesi için kimseye yemin ettirmek doğru olmaz.
En düşük taam, üzerinde yemin edilendir. Hz. Hasan (r.a.) böyle buyurmuş.
Sofrada bulunanlara üç defa "yiyiniz" demekte mahzur yoktur.
Yemek sonunda el yıkanırken, kendine, daha önce yıkaması ikram kabilinden teklif edilen kimse; bu teklifi kabul etmeli. Bir gün Enes ve Sabit Benanî, bir sofrada buluştular. Enes, Sabit Benanî'ye ikram olarak, leğeni önüne getirdi. Sabit Benanî kabul etmedi. Bunun üzerine Enes şöyle dedi: "Bir kardeşin ikramda bulunursa kabul et, reddetme. O ikram Allah tarafındandır."
Sofra başında, orada bulunanların hoşuna gitmeyen işi yapmak doğru olmaz. Orada bulunanlardan önce el çekmek, az yediğini belirtmek için çabuk kalkmak iyi olmaz, yakışmaz.
Ca'fer b. Muhammed (a.s.) der ki: "Kardeşlerinizle sofraya oturduğunuz zaman, bu oturuşunuzu uzatınız. Oturduğunuz bu az zaman ömrünüzden mahsup edilmez."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Sizden sofra kuran herkese; sofrası devam ettiği müddet melekler, Allah'tan bağış talebinde bulunur."
Hz. Hasan der ki: "Yemek kim için olursa olsun; ister anası, ister babası için olsun, yarın hesabını verecektir. Ancak, kardeşlerine verdiği ziyafetin hesabı yoktur çünkü bu ziyafet ateşten saklayan perde olacaktır."
Hz. Ali (r.a.) der ki: "Kardeşlerime bir kâse çorba ikram etmem, benim için bir köle azadından sevimlidir."
Bir yere toplanıp Kur'an okuyan kimseler, bir şeyler tatmadan dağılmamalıdır.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.