11 Eylül 2019 tarihli 'erkek cinayetleri meşru mu oldu?' başlıklı yazımızda "bir kadının cinayete kurban gitmesi bu denli elim ve vahim bir olay iken neden bir insanın (bir erkeğin de) cinayete kurban gitmesi aynı oranda vahim bir olay değildir?" sorusunu gündeme getirmiş ve yazımızı "bir insanın katlinin adeta kanıksanmaya başlandığı bir toplumda bir kadının katlinin de bu vahametten payını alması kaçınılmazdır." diyerek sonuçlandırmıştık.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu Hocamız da 26 Eylül 2019 tarihli ve "kocalarını öldüren kadınlar" başlıklı yazısında da konunun hukuksal boyutunu incelemişti, www.yenimesaj.com.tr sitemizden okumanızı tavsiye ederim.
Konu insanımızın hayatı olunca biraz daha derinlemesine araştırma yapmaya karar verdiğimde hepsinden daha vahim bir tablo ile karşılaştım.
Kayıp insanlar farklı başlık altında kayıtlara geçirildiğinden dolayı aslında insan hayatına kast edilen ve muhtemelen ölümle sonuçlanan vakalar bildiklerimizin çok üzerinde.
Üstelik kayıp vakalarının önemli bir kısmını da çocuklar oluşturmakta.
Resmi verilere göz atalım:
Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı istatistiklere göre 2008-2016 yılları arasında kayıp olduğuna dair müracaatı yapılan çocuk sayısı 104 bini aştı.
8 yıl, yani 2922 gün. Dikkat buyurunuz, her gün 36 evladımızın kayıp olduğuna dair yakınları resmi makamlara başvurmakta. Kurumun verilerinde bu çocuklardan kaçına ulaşılabildiğine dair bir veri yer almadığını da belirtelim.
Kayıp vakalarının bir kısmının "cansız bedenine ulaşıldı" cümlesi ile birlikte başta elbette ailesi olmak üzere hepimiz için üzücü bir şekilde sonuçlandığı ise zaten malumunuz.
"Bu çocuklar nerede" cümlesi ile birlikte zihinlerimizde son derece karamsar bir tablo oluşturmak yerine "doğru sosyal politikalar izlenseydi bu çocuklar aslında nerede olurdu" diye sormak çok daha doğru olacaktır.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak yıllardır "Sosyal Devlet – Milli Devlet" diye adeta haykırıyoruz. Devletin vatandaşına oğlu gibi sahip çıkan 'Baba Devlet' olması gerektiğinin altını çizerken "Milli Ekonomi Modeli" ile birlikte tüm bu girdaplardan çıkış yolunu gösteriyor, paylaşıyor ve birlikte uygulayalım diyoruz.
Milli Ekonomi Modeli'nin başta vatandaşlık ve ev hanımı maaşı olmak üzere sosyal devlet politikaları başlığını yazımızdaki vahim tabloyu aklınızın bir köşesinde tutarak okumanızı özellikle tavsiye ederim: https://www.milliekonomimodeli.com/makale.php?id=65
Başlığımıza atıfta bulunarak bitirelim:
…İstanbul'dur.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020