Bu makalemizde de İmam Hüseyin'in kıyamı hakkında farklı görüşlere yer vermeye devam ediyoruz: (2. Görüşten devam)
İmam Ali(a.s.), İmam Hasan(a.s.), İmam Hüseyin(a.s.), diğer Ehl-i Beyt imamları ve taraftarları ya zulüm görmüş ya da şehit edilmiştir.
Bunların haklarını savunmamak hakkın gaspına göz yummaktır. Sadece yapacağınız bir empati bile bu fikirde olanların kendi yanılgısını tespitte yeterli olacaktır.
Birileri gelecek sizin evladınızı günlerce aç ve susuz bırakacak, sonra 1 yaşında çocuğunuzu dahi katledecek, evladınızın başını kesecek, cesetlerini çırılçıplak soyacak vücudunu binlerce atlıya çiğnetecek, sonra da onun hanım ve çocuklarını zincire vuracak, başları mızrakta diyar diyar gezdirecek sizin ciğeriniz yanmayacak, ilgisiz kalacak ve matem tutmayacak mısınız? Bırakın bunları yapana lanet okumayı elinize geçse ona neler yaparsınız?
O halde, sevilmesi farz olan bu ciğerparelerin düştüğü bu duruma ilgisiz ya da tarafsız kalanların, yarın mahşerdeki durumunu tahmin bile etmek insanı ürkütüyor. Varsın böyle düşünenler böyle düşünsün. Er kişi yarın hak divanda belli olur.
3- Hüseyin hilafet konusunda Yezid'e biat etmediği için bu bedeli ödemiştir.
Hüseyin, Kıyam yerine keşke biati tercih etseydi diyenler de var. Bu görüş sahibi olanlar ne Allah'ı ne Kur'an'ı ne Peygamberi ve Onun Ehl-i Beyt'ini tanımaktan uzak kimselerdir.
Zaten bu düşünce sahiplerinin dikkate alınacak bir tarafı yoktur.
Onların imanla sıkıntıları olduğu için Allah kimseyi bu hale düşürmesin, düşenleri de ayıktırsın, ayıkmayana da hak ettiğini bulmasını dilemekten başka bir söze gerek görmüyorum.
Aslında İmam Hüseyin'in(a.s.) bütün hayatı kıyamla geçmiştir. Hz. Hasan (a.s.) döneminde yapılan anlaşmaya sadık kalmak için sabır yolunu tercih etmiş, ama her yanlış davranışa hutbeler irad ederek karşı görüşünü beyan etmiştir.
O hiçbir zaman haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan tavrını sergilememiştir. O her zaman hakkı savunmuş, haksızlık karşısında tavır ortaya koymuştur.
Şayet İmam Hüseyin'in (a.s.) Kıyamı sadece Kerbela ile sınırlandırılırsa haksızlık edilmiş olur. Çünkü Onun Medine'yi terk edip Mekke'ye, Mekke'den de Kûfe'ye hareketi Yezid'e biat etmediği için kanının dökülme ihtimalini düşünerek, "kutsal beldeleri hemen terk etmeliyim ki buralar benim kanımla sulanmamalıdır." Diyerek kutsal beldelerin şerefine özen göstermiştir. Onun bütün hayatı, her zaman ve her şartta kıyam olarak kabul edilmelidir.
Onun Kûfe'ye hareketi on binlerce mektupla verilen mesajın vebalinden kurtulmak, şehit edileceği mekânı ve şeklini bildiği halde Kerbela'ya gitmeye imanı ve teslimiyeti sebebiyet vermiştir.
Kûfe'den gelen mektuplarda ana tema şuydu:
"Gel bizi Yezid'in zulmünden kurtar, halife olarak sana biat edeceğiz. Şayet gelmezsen ortada din diye bir şey kalmayacak, sünnetler ortadan kalktı. Yezid ve onun emrinde görevli olanlar Allah'ın hükmünü hiçe sayıyor, gece gündüz sarhoş ve eğlenceyle Müslümanın haklarını gasp ediyorlar. Ehl-i Beyt ahbaplarına da ölüm kusturuyorlar."
Elbette bir İmam'a yakışan Hz. Hüseyin gibi davranmaktan başka bir şey olamazdı.
İMAM HÜSEYİN'İN KIYAMININ SEBEPLERİ
Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin (a.s.) eserinde İmamın kıyamının sebeplerini şöyle izah etmiştir:
"İmam Hüseyin'in (a.s.) kıyamı zaman açısından Kûfe halkının mektuplar göndererek Kûfe'ye İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın davetle ilgisi yoktur.
Kûfe halkı, Yezid'in halifeliğine karşı İmam Hüseyin'den (a.s.) yardım istemiştir. Ama İmam'ın kıyamı, Kûfe halkı için değildir.
Kerbela şehadeti ile noktalanan kıyam, hak ile bâtılın mücadelesidir.
Bu kıyam, Cenab-ı Hak tarafından naspedilen imamet makamı kendisine hak olan Hz. Hüseyin'in (a.s.) batıl olana karşı ikazıdır.
Bu kıyam, Yezid gibi birinin İslam'ı temsil etmemesi gerektiğinin haykırılışıdır.
Bu kıyam, Sakife'den başlayan bozulmanın sona ermesi için canından geçen bir İslam önderinin iman tavrıdır.
Bu kıyam, "Allah beni öldürülmüş görmek istiyor" ölçüsünde kendini bulan Allah rızası için ölümü göze almanın adıdır.
Bu kıyam, Halife Hz. Osman döneminde Medine, Mekke, Kûfe, Basra ve Mısır şehirlerinde ve köylerinde, yanlış icraatlara ayaklanan halkı, o gün yaşanan cinayetler karşısında tekrar harekete geçirmenin yoludur.
Yani İmam Hüseyin (a.s.)'ın kıyam edişinin Kûfe halkı ile ilgisi yoktur. Bu karar Mekke'de alınmıştır ama İmam Hüseyin, Kûfe halkından gelen yardım çağrılarına cevap anlamında önce Kûfe'ye gitmeye karar vermiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş/ İmam Hüseyin (a.s.) / sayfa 321-322)
(Devam edecek...)
İmam Ali(a.s.), İmam Hasan(a.s.), İmam Hüseyin(a.s.), diğer Ehl-i Beyt imamları ve taraftarları ya zulüm görmüş ya da şehit edilmiştir.
Bunların haklarını savunmamak hakkın gaspına göz yummaktır. Sadece yapacağınız bir empati bile bu fikirde olanların kendi yanılgısını tespitte yeterli olacaktır.
Birileri gelecek sizin evladınızı günlerce aç ve susuz bırakacak, sonra 1 yaşında çocuğunuzu dahi katledecek, evladınızın başını kesecek, cesetlerini çırılçıplak soyacak vücudunu binlerce atlıya çiğnetecek, sonra da onun hanım ve çocuklarını zincire vuracak, başları mızrakta diyar diyar gezdirecek sizin ciğeriniz yanmayacak, ilgisiz kalacak ve matem tutmayacak mısınız? Bırakın bunları yapana lanet okumayı elinize geçse ona neler yaparsınız?
O halde, sevilmesi farz olan bu ciğerparelerin düştüğü bu duruma ilgisiz ya da tarafsız kalanların, yarın mahşerdeki durumunu tahmin bile etmek insanı ürkütüyor. Varsın böyle düşünenler böyle düşünsün. Er kişi yarın hak divanda belli olur.
3- Hüseyin hilafet konusunda Yezid'e biat etmediği için bu bedeli ödemiştir.
Hüseyin, Kıyam yerine keşke biati tercih etseydi diyenler de var. Bu görüş sahibi olanlar ne Allah'ı ne Kur'an'ı ne Peygamberi ve Onun Ehl-i Beyt'ini tanımaktan uzak kimselerdir.
Zaten bu düşünce sahiplerinin dikkate alınacak bir tarafı yoktur.
Onların imanla sıkıntıları olduğu için Allah kimseyi bu hale düşürmesin, düşenleri de ayıktırsın, ayıkmayana da hak ettiğini bulmasını dilemekten başka bir söze gerek görmüyorum.
Aslında İmam Hüseyin'in(a.s.) bütün hayatı kıyamla geçmiştir. Hz. Hasan (a.s.) döneminde yapılan anlaşmaya sadık kalmak için sabır yolunu tercih etmiş, ama her yanlış davranışa hutbeler irad ederek karşı görüşünü beyan etmiştir.
O hiçbir zaman haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan tavrını sergilememiştir. O her zaman hakkı savunmuş, haksızlık karşısında tavır ortaya koymuştur.
Şayet İmam Hüseyin'in (a.s.) Kıyamı sadece Kerbela ile sınırlandırılırsa haksızlık edilmiş olur. Çünkü Onun Medine'yi terk edip Mekke'ye, Mekke'den de Kûfe'ye hareketi Yezid'e biat etmediği için kanının dökülme ihtimalini düşünerek, "kutsal beldeleri hemen terk etmeliyim ki buralar benim kanımla sulanmamalıdır." Diyerek kutsal beldelerin şerefine özen göstermiştir. Onun bütün hayatı, her zaman ve her şartta kıyam olarak kabul edilmelidir.
Onun Kûfe'ye hareketi on binlerce mektupla verilen mesajın vebalinden kurtulmak, şehit edileceği mekânı ve şeklini bildiği halde Kerbela'ya gitmeye imanı ve teslimiyeti sebebiyet vermiştir.
Kûfe'den gelen mektuplarda ana tema şuydu:
"Gel bizi Yezid'in zulmünden kurtar, halife olarak sana biat edeceğiz. Şayet gelmezsen ortada din diye bir şey kalmayacak, sünnetler ortadan kalktı. Yezid ve onun emrinde görevli olanlar Allah'ın hükmünü hiçe sayıyor, gece gündüz sarhoş ve eğlenceyle Müslümanın haklarını gasp ediyorlar. Ehl-i Beyt ahbaplarına da ölüm kusturuyorlar."
Elbette bir İmam'a yakışan Hz. Hüseyin gibi davranmaktan başka bir şey olamazdı.
İMAM HÜSEYİN'İN KIYAMININ SEBEPLERİ
Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin (a.s.) eserinde İmamın kıyamının sebeplerini şöyle izah etmiştir:
"İmam Hüseyin'in (a.s.) kıyamı zaman açısından Kûfe halkının mektuplar göndererek Kûfe'ye İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın davetle ilgisi yoktur.
Kûfe halkı, Yezid'in halifeliğine karşı İmam Hüseyin'den (a.s.) yardım istemiştir. Ama İmam'ın kıyamı, Kûfe halkı için değildir.
Kerbela şehadeti ile noktalanan kıyam, hak ile bâtılın mücadelesidir.
Bu kıyam, Cenab-ı Hak tarafından naspedilen imamet makamı kendisine hak olan Hz. Hüseyin'in (a.s.) batıl olana karşı ikazıdır.
Bu kıyam, Yezid gibi birinin İslam'ı temsil etmemesi gerektiğinin haykırılışıdır.
Bu kıyam, Sakife'den başlayan bozulmanın sona ermesi için canından geçen bir İslam önderinin iman tavrıdır.
Bu kıyam, "Allah beni öldürülmüş görmek istiyor" ölçüsünde kendini bulan Allah rızası için ölümü göze almanın adıdır.
Bu kıyam, Halife Hz. Osman döneminde Medine, Mekke, Kûfe, Basra ve Mısır şehirlerinde ve köylerinde, yanlış icraatlara ayaklanan halkı, o gün yaşanan cinayetler karşısında tekrar harekete geçirmenin yoludur.
Yani İmam Hüseyin (a.s.)'ın kıyam edişinin Kûfe halkı ile ilgisi yoktur. Bu karar Mekke'de alınmıştır ama İmam Hüseyin, Kûfe halkından gelen yardım çağrılarına cevap anlamında önce Kûfe'ye gitmeye karar vermiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş/ İmam Hüseyin (a.s.) / sayfa 321-322)
(Devam edecek...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -15- / 14.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -14- / 13.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -13- / 12.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -12- / 11.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -11- / 10.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 09.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9- / 08.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -8- / 07.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 06.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 05.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -14- / 13.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -13- / 12.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -12- / 11.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -11- / 10.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 09.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9- / 08.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -8- / 07.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 06.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 05.07.2025