Türkiye Cumhuriyeti devletinin son yüzyıldaki en önemli kazanımı olan Kıbrıs adası üzerindeki hesaplar hiç bitmiyor.
Özellikle Denktaş’ın vefatından sonra adadaki Türk hâkimiyetinin varlığını silme yönünde atılan adımlar, hızla devam ediyor.
Hatırlanacaktır, 2004 senesinde AB’ye tam üyelik sürecinde yapılan birleşik Kıbrıs referandumuna, Rum Kesimi ‘hayır’ derken, Kıbrıs Türk kesimi ‘evet’ oyu kullanmıştı.
Bu evet, aslında 1983’te bağımsızlığını ilan eden ve dünya üzerinde sadece Türkiye tarafından tanınan şehit yadigârı toprakları yok saymaktı.
Ve bu yok sayış, ne hazin tecellidir ki, Rum Kesiminin bizi istememesi ile duraklamıştır.
AB sürecinde Prof. Dr.
Haydar Baş Bey’in, “Hıristiyan Avrupa, Müslüman Türkiye’yi arasına almaz ve almayacaktır” öngörüsünün bir örneğidir 2004 referandumu.
Öyle ki, Kıbrıslı Türkler AB’li olmak için devletlerini bıraksa da, Rumlar onları kabul etmemişti.
Kıbrıslı Türkler bu ayrımı yapamayabilir ama o süreçte mevcut hükümetimiz de aynı mantıkla hareket etmiş ve birleşmeden yana tavır koymuştu.
Son olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Finlandiya’da verdiği bir konferansta Rum büyükelçinin Türkiye’ye Kıbrıs konusundaki eleştirilerine cevap verirken bu tavrı hatırlattı.
Türkiye’nin tüm taahhütleri yerine getirdiğinden bahsederek şunları söyledi:
“AB’ye tam üye olmuş ve bizimle iyi komşuluk ilişkileri olan bir birleşmiş Kıbrıs olacaktı. Ada’da Türk askeri olmayacaktı. Türkiye ile Kıbrıs arasında tam ekonomik entegrasyon sağlanacaktı ve Rumlar bundan herkesten fazla faydalanacaktı. Siz de bugün iflas etmiş bir ekonomiye sahip olmayacaktınız, çünkü Türkiye’nin müthiş ekonomik potansiyelini kullanıyor olacaktınız. Siz ‘hayır’ dediniz, seçimi siz yaptınız, biz değil.”
Gerçekten de bugün Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nden bahsedebiliyorsak, bu Türkiye’nin veya Kıbrıslı Türklerin şuurlu davranışından değil, Rum kesiminin bizi istememesinden kaynaklanmaktadır.
Zira Türk hükümeti de, adadaki Türklerin garantisi Türk askerini bir anda adadan tasfiye etmeyi kabul etmiş, birleşmiş Kıbrıs’ı onaylamıştı.
Ancak unutulmamalıdır ki, Kıbrıs Akdeniz’de güvenlik gemisi konumundadır.
Kıbrıs’a sahip olan Akdeniz coğrafyasında işgal harekâtı için önemli bir üs kazanmış olur.
Son dönemde, Suriye işgaline destek verecek İngiliz ve ABD gemileri Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki bir üste bekletiliyor.
Türkiye dış politikada o kadar ABD yanlısı hareket ediyor ki, önümüzdeki süreçte, referandumsuz bir birleşmiş Kıbrıs projesi hazırlansa, eminiz gözü kapalı kabul görecektir.
Suriye’de yapılan ve madden büyük zarara ve Ortadoğu’daki prestij kaybına sebep olan dış politika hatalarının, Kıbrıs konusunda yapılmaması gerekir.
Çünkü Kıbrıs giderse, Türkiye’nin güney güvencesi kalmayacaktır.